Geçen bölüm, öğrendikleriyle
olduğu yere mıhlanan Yaman’ın kendini paralaması dışında, MedCezir’in 47. bölümü, tüm
gizlenenlerin açığa çıkması için düğüm bölüm şeklinde tasarlanmıştı ve tüm
düğüm bölümler gibi fırtına öncesi sessizlik özelliği taşıyordu. Yalnız peşin
peşin söyleyeyim, eğer müzayededen “Orkun’un değerlisi”nin çalınma olayı
Yaman’ın üstüne kalırsa, e yakarım buraları…
Yaman’ın kendisine türlü eziyetler çektireceğini biliyorduk
zaten. Ama onu bu saçla görmemize izin vermeseydi iyiydi.
Pişmanlık içindeki Yaman’ın
artık bu işi tek başına çözemeyeceği belli oldu. Tabi yardım edeceklerin, Eylül
ve Mert olamayacağını daha önceki faydasız çabalarından biliyoruz. Yaman’ın yanına
her yaklaşana “bir el at da şu çocuğu dertlerinden kurtar” gözüyle bakıyorum
artık… Selim’in, geçen bölüm karakoldan topladığı Yaman’a kızgınlığı hala taze,
o yüzden o olamaz. Aslında eğer Yaman’ın içinde bir parça çakallık olsaydı,
Mira’ya gider, “pişmanım” der, her şeyi anlatır ve hastalık mevzusu falan hiç
açılmadan barışmalarını izlerdik, buralar da mutlulukla dolardı. Ancak cefakarlık;
fedakar olmanın fıtratında var. Yaman’cığımız da cefaların kralı bir fedakar
olduğundan bu da mümkün değil. Biz de denize düşen yılana sarılır misali,
Orkun’dan, Faruk’tan falan medet umar hale geldik. Orkun, bu sezon yine
yapacağını yapıyor ama sağ kulağından fısıldayan meleğin söylediklerini de
yabana atmıyor, dürüstlük yapıp bazı şeyleri açıklıyor. Mira’ya Yaman’ın yanlış
anlamalarının sebebinin, kendisi olduğunu söyledi ama tabi bir striptiz
edasıyla yaptığı giyinme şovunu anlatmadı.
Sezon başından beri
beklediğimiz Yaman-Faruk konuşması, sonunda ayaküstü de olsa gerçekleşti. Bu
konuşma Mira’nın gözü önünde olunca, her ne kadar Mira Yaman’a sadece öfke ve
kırgınlık duyduğunu söylese de, merakına yenildi, babasına konuşmalarını sordu
ve ayrılıklarını babasının istediğini öğrendi. Tam Yaman’a gidip, “meğer senin
de bir sebebin varmış” ana fikirli konuşmasını yapacaktı ki, önce Elif’in
“na’ber genç” öpücüğü ve Orkun’un “saatimi kim çaldı” çığlıkları buna izin
vermedi. Her bölüm, şuraya; “artık haftaya bu iş tamamen çözülür” yazmaktan
gına geldi ama sanırım haftaya bu iş çözülür(umut fakirin ekmeği).
Dar alanda fark ettirilmemeye çalışılan süzüşler
Fakir demişken müzayedeye
hazırlıklarında, “dar alanda fark ettirilmemeye çalışılan süzüşler”le dolu
Yaman-Mira çalışması sırasında, Mira’nın Yaman’a fakir fakir demesi aslında
Mira’nın da içinde yaşayan bir Orkunç olduğunu gösterdi. Eylül’den aldığı gazla,
yıkılmadım ayaktayım mesajını vermeye çalışan Mira’nın bu halleri, tabi ki
Yaman’a sökmez. Yaman Mira’nın içinde kopan fırtınalardan haberdar. Yaman’ın
“ben onun kalbinin sesini duymuş adamım” demesi bölümün en güzel yeriydi
sanırım.
Vampir olmanın dayanılmaz pişmanlığı
Gelelim Elif’in olaylarına.
Onun da geçmişi öyle çok uzakta kalmış değilmiş hani. Yaman’a o kadar laf etti
ama Yaman’ın yaşadıklarının bir benzerini de kendisi yaşıyormuş meğer. Onun
belalısı Murat da ağır psikopatmış. Önce Yaman’a bir yumruk çıkardı, sonra
okulu bastı, en son da müzayedeye gelip, merdiven boşluğunda içki şişesini
fondipliyordu(ilk gördüğümde ispirto sanmıştım). Yalnız yumruk sonrasında
Yaman, dudağından süzülen kanla tam bir Edward (Twilight) gibi göründü gözüme,
buradan yapımcılara sesleniyorum, bir Turkish vampir uyarlaması düşünülüyorsa,
vampirlerden birini sizin için buldum ben.
Elif Yaman’a konuşmak istiyorum
diye gediğinde bir an, ben Murat’ı hala seviyormuşum, bir anlık kapılmaymış
onunkisi, diyecek zannettim. Ama o herhalde şu evlenme teklifi kuyruklu
yalanından bahsedecekti Yaman’a. Çok merak ediyorum nasıl bir açıklama yapmayı
planlıyordu acaba? Murat’ın bunu Yaman’a soruşunu Mira’nın duyması biraz fazla
zorlamaydı sanki, ortalık zaten yeterince karışık…
İkinci kuşak Altınkoy’lularda
durumlar yine pek iç açıcı değil. Ender’in hamileliğini öğrenen Selim, Sedef’e
çok yüklenmez umarım. Bunu bilmeye belki hakkı vardı Selim’in, ama Sedef’in de
bunu ondan saklamış olmasına hak verilebilir. Bakalım neler olacak. Bu bölüm
hiç görünmeyen Deniz, ortalığı yumuşatır belki.
Sude Kenan durumları ise,
bana geçen sezondaki ateşi hissettiremiyor. Kenan’ın yanına gelen Sude’nin çok
vaktim yok demesi hepimizde aynı düşünceyi yarattı sanırım; hemen sevişelim
gideceğim. Tabiî ki böyle demedi Sude, o kendini Kenan’la sınarken, Kenan da
geçen sezondaki gibi gafil avlanmamaya kararlı. Geçen bölüm ilişkilerini
belgelediği hissi yaratmıştı zaten, bu bölüm de Sude’ye açık açık, bana daha
önce yaptığını yapmana izin vermem dedi. Hadi bakalım Sude, Nadir’in sana bu
konuda da bir yardımı olacak mı? Aaa şu an fark ettim yalnız, acaba Sude
gerçekten Nadir’den yardım istemiş ve Nadir’in adamı da şu hırsızlık olayını
Kenan’ın üzerine yıkılacak şekilde tezgâhlamış olabilir mi, ne dersiniz? Zaten
Kenan’ın o müzayedede ne işi olduğunu anlayamamıştım. Bu arada Asım Şekip’i
yine unutmuşsunuz balım? Adam hapislerde kalp krizleri geçirip hastanelerde
sürünsün, siz onun adı altında gamsız gamsız yardım müzayedeleri yapın??
Çizmeleriyle vedalaşamayan Eylül... Anladık Uzay onları senin için alacak.
Eylül’e gelince, onun bu
sezon Mira’ya verdiği nasihatlerin hastasıyım. Her ne kadar Mira telefonda ona
anlatırken uyuyakalmış olsa da… Ancak kendi yaşamında tam bir bencillik abidesi
yine. Zavallım Mert, şu entrika işlerine o kadar uzak ki, yüzük olayında,
Eylül’ün karşısında hemen yumuşayıverdi. Okulda herkes soruyor bahanesiyle
yüzüğü çıkarmak nedir, kuzum? Tamam, takıyorum deyince hemen yumuşayan Mert, ne
kadar kolay kanıyorsun. Bak eğer bu Eylül’ü elinde tutmak istiyorsan, şu trip
işlerine bir çabuk kanalize olman lazım. Bu arada Altınkoy gençlerinin evde
eşek oynayacak kadar sıkıcı bir yaşantılarının olmasına ne demeli? Tamam “eşek”
çok eğlencelidir ama biraz fazla 80’lerde kalmadı mı o tarz oyunlar? Mert’in
eşek üzerinden kendini tanımlaması da bölümün en eğlenceli sahnesiydi bence…
Leyla’nın vahim durumu ne
olacak sahi? Onun için de “Leyla’yı harcayacaklar matmazel” diye
endişelenmekten helak olduk. Belli ki haftaya Yaman’ın Mira’yla konuşmaktan daha
büyük dertleri olacak yine…
Anlaşıldığı üzere bundan sonra seksi fotoğraflar için, hep beraber "Turunç"diyoruz.
Bu arada her şeyi içine atan
Yaman, Nadir konusunda da biraz böyle davransaydı keşke. Her bölüm arı kovanına
çomak sokuyor. Bu kez de gidip senin Turunç Nadir olduğunu biliyorum demekte
nasıl bir amacı olduğunu anlayamadım ama üstteki güzel kare bu konuşmanın eseri
olduğundan Yaman’ı affedebiliriz sanırım.
İşte şüpheliler!
Şimdi haftaya “Orkun’un
antikasını kimdi çaldı” konulu Agahta Christie romanı gibi bütün şüphelilerin
verildiği, bir düğüm çözülmesi izleyeceğiz belli ki, Turunç Nadir’den fırsat
kalırsa da Yaman’la Mira
da barışır herhalde, hadi inşallah!