Ateş düştüğü yeri yakar
Hayal kurarken özgür müyüz? Sanmıyorum. Çünkü hayal kırıklığı ihtimalini sevmediğimizden ve canımızın yanmasını istemediğimizden, ayakları yere basan hayaller kurmayı tercih ederiz, pek çoğumuz. Gelincik Yokuşu’nda yaşayanların da hayalleri vardı. Yoksunluklarından kurtulmak gibi. Buraya kadar her şey normal. Fakat hayat onlara hayallerini gerçekleştirme konusunda bir fırsat sunduğunda işin seyri değişti.

Ateş birazdan elini öpecek, korkma!

Aslında biz bu hikayede, bu fırsatı nasıl değerlendirdiklerini izliyoruz. Milad sayılabilecek bu olayla birlikte hepsi, çok da iyi bilmedikleri taraflarıyla yüzleşiyorlar. Oysa Gelincik’ten kurtulma hayali kuran Nuran, Bahar’ın Atahanlar’ın kızı olduğunu söylemeyi seçseydi, bunların hiç biri yaşanmayacaktı. Bu kadar akıllı bir kadının böylesine zor bir yolu seçip ailesini böyle bir oyuna dahil etmesinin nedenini bazen merak ediyorum. Biliyoruz ki Bahar onları asla yalnız bırakmazdı. Gerçeklerle yol almak bu kadar kolayken, yalanla, kendine ve çocuklarına yaptığı eziyet insanın içini eziyor.

Kütüphane bazı konuları konuşmak için en uygun yer!

Efsun’un ise hayatla derdi bambaşka. Bahar’la girdiği o sonsuz kıyas ömrü boyunca peşini bırakmamış. Zor ve yorucu yolu tercih etmekte bu yüzden bir sakınca görmüyor. Nuran ve Efsun aynı amaçla yola çıkmış gibi gözükseler de artık görüyoruz ki ikisinin de derdi birbirinden farklı. Yalanı sevmek başka bir ruh hali. Efsun’un Ateş ile berber olmadığını kendisinden başka bilen yok mesela. Annesine bile bunu söylemedi. Efsun’un tek derdi Bahar. Çocukluktan gelen ve bir türlü halledilemeyen bir hesap bu. Yoksa mevzu Ateş de değil.

Sonuç “pozitif”. Ama kime göre?

Efsun’un hamilelik kozunu ilk duyduğumda şaşırmamıştım. Elinden ne geliyorsa yapacağını biliyordum. Ama açıkçası hamilelik konusu daha kısa sürede çözülür diye düşünmüştüm. Fakat ne yazık ki, bu konu, benzer bir yerden yara almış bir hemşirenin insafına kalınca, kapı gibi raporu olan bir gerçeğe dönüştü. O noktada biraz canımın sıkıldığını itiraf ediyorum. “Yine mi?” dedim. Ama Efsun bu. Sahte DNA raporu almış biri ne de olsa. Hikayeyi izlerken farkında mıyız bilmem ama sanki birileri vicdanına yenik düşüp her şeyi bir anda anlatacak sanıyoruz. Zaman zaman ümidimiz Nuran, zaman zaman da İlyas olabiliyor. Daha vakit  var, çünkü şu an hepsi vicdanlarına yenilmeyecek kadar büyük bir hedefe odaklanmış durumdalar.

“Gökyüzü herkesindir.”

Bahar’a iyi gelecek onu iyileştirecek her insanı severiz. Onur bu hikayeye dahil edildiyse konu oya gibi işlenebilir. Bahar’ın sevgilisi olacağını sanmam. Ancak bir anlık da olsa “Acaba?” dedirtmek, kafaları biraz karıştırmak kısmına sesim çıkmaz. Bahar’la yaptığı konuşmayı sevdim ama o konuşma sanki Efsun’a daha uygundu.

Arzu için şimdiden üzülüyorum!

Arda karakteri için  biraz daha kalem oynatıldığında Mehmet Emir’i zorlayan bir adam çıkabilir oradan. Yıllar boyunca bir türlü ciddiye alınmamış bu genç adam neden Mehmet Emir için bir rakip olmasın ki? Asım’ı ciddiye almayan Atahanlar’ın Arda’yı ciddiye alması durumu fena olmayabilir. Arda’nın hafiften yakınlaşmaya başladığı Ayten Hanım’ın yardımcısı Arzu’nun da hikayesini merak ediyorum. Ayten Hanım’ın Arzu’yu azarlarken “Geldiğin yere dönersin” demesinin altındaki sebebi merak ettim.

Bu son ağlayışın olsun mu?

Bu hafta aşk adına canım sıkılsa da, henüz gelecek haftanın fragmanını izlememiş olsam da, Bahar için yeni bir sayfa açılacak diye umutluyum. Onu ağlamaktan öte bir şeyler yaparken görmek beni mutlu eder.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER