Yine güzel
ama karlı mı, karsız mı belli olmayan bir Minnesota sabahında bölüme başladık. İlk
bölümlerin dizi-yorum’larından birinde bodrumdaki çamaşır makinesinin Lester’i
simgelediğini yazmıştım. Lester de bütün suçu kardeşinin üzerine atmış,
hayatındaki kötü adamlardan ve karısından kurtulmuş yepyeni hayatına başlarken
ilk işi çamaşır makinesini değiştirmek oldu. Yeni makine, yeni Lester...
Yeni
Lester’in ilk ziyaretçisi Chazz’in eşi oldu. Karşılıklı kahve içerken ortada
zorlama bir sohbet vardı. Lester bir an önce sohbetin bitmesini beklerken
Chazz’in eşinin yolladığı ‘intikam seksi’ sinyallerini ben bile anladım ki bu
konularda çok kötüyümdür. Lester benden daha kötüymüş ki ancak Chazz’in eşi
yanağından öpünce anladı ama artık çok geçti. Şansına küs.
Yeni polis
şefi için de güzel bir gündü. Eşi peynirli ve mantarlı omlet yapmış bir de
sıcak kalması için folyoya sarmış. Ne güzel bir eş. İşte bunlar hep terfinin
getirileri. Şef, ayaklarını masaya uzatmış mesai saatleri içerisinde hiçbir şey
yapmadan mideye indirdiği omleti hazmetmeyi bekliyordu. Şefle kendimi çok yakın
hissediyorum doğrusu.
O kadar geri zekalısın ki sana bakınca ağlamak istiyorum.
Her zaman
birileri keyfin içine eder ve söz konusu Bemidji polis merkeziyse içine eden
isim hep Molly olur. Şefi toplantı odasında bekliyordu. Şef istemeye istemeye
gitti. Molly yine Lester konusunu açtı ve bu sefer daha da sert bir şekilde
reddedildi. Ufak bir kasabada adaletin %100 tecellisinden daha önemli şey kamu
huzuru ve daha az işti. Molly direnmeye çalıştı ama en son aldığı cevap
kapıları tamamen suratına kapattı, “Bazen böyledir işte. Hayat! Başını yastığa
tatmin olmamış şekilde koyarsın. Televizyonda kazanan sayıları açıklarlar ve
sen ilk bir kaçını tutturmuşsundur ve aklında şimdiden jettir, villadır almaya
başlamışsındır ama kaderinde bu yoktur. Kaderinde
bu yoktur!”
Pearl
öldüğünden beri Lester’e yürüyen ofisindeki asyalı kız iş yerinde yine
Lester’le ilgileniyordu ki içeri Gina Hess ve çocukları ellerinde dosyayla
daldılar. Gina bir gün önce ne yaptıklarına dair bağıra bağıra ayrıntılı
detaylar verdi ve tıpkı kocası gibi zorbalıkla akşam üstüne kadar 2 milyon
dolar istedi. “Yoksa çocuklarım seninle ilgilenir!” Çocuklar Lester’i
yakalarından tuttular ama yeni Lester’in daha fazla zorbaya tahammülü yoktu.
Masadaki zımbayı aldı ve iki çocuğunda suratını zımbaladı. Ardından duruma
kısaca açıklık getirdi. Gina Hess’in son ümidi de böylece tükenmiş oldu.
Sessizce ofisten ayrıldı.
Herkesin
hayatı umduğu veya ummadığı şekilde eski sıkıcı haline dönebilir ama Malvo’nun
asla! Yine operasyondaydı. Fargo’nun yolladığı işitme engelli adamın
hastanesindeydi. Tam lokasyon vermemiz gerekirse adamın odasına en yakın
erkekler tuvaletinin bir kabininde odanın önünde oturan polisi bekliyordu.
Nihayet Polis pisuvara geldi ve Malvo arkasından sessizce yaklaşıp boynuna kayışı
geçirdi. Artık tek yapması gereken ayakları yerden kesilecek şekilde adamı
sırtında taşımaktı kısa bir süre. Polis öldü.
Niye kimse bana süt getirmiyor!
İşitme
engelli adam uyandığında Malvo’yu yanı başında otururken buldu. Saldırmak
istedi ama kelepçeler izin vermedi. Malvo önce kendi uslubunca bir konuşma
yaptı ve sonra bir itirafta bulundu. “Senin mi, ortağının mı yüzünden
bilmiyorum ama en çok siz yaklaştınız. Kimsenin yaklaşamadığı kadar
yaklaştınız. Yaşananları unutabilirsen bana gel.” Karnına kelepçenin anahtarını
bıraktı ve gitti. Sanırım yeni bir ortaklık doğuyor. Güzel ikili olurlar.
1 Yıl Sonra...
Orta batı Amerika’nın küçük yerlerindeki sakinlik ve sıkıcılık tekrar
atmosfere hakim olmuşken bir sabah tırsak polisimiz sıradan trafik kontrolü
görevi sıradında Molly’i aradı ve sonunda bir festivale davet etmeyi başardı.
Onlar telefonda konuşurken birden kamera hiç oynamadan yana doğru kaymaya
başladı ve gittikçe hızlandı. Tam bu anda şimdiye kadar sinema da dahil
gördüğüm en güzel geçişlerden birine tanık oldum. Tamam belki 2001: A Space Odyssey’deki maymunun
fırlattığı tahtayla yapılan bir geçiş kadar görkemli değildi ama yine de çok
güzeldi. Arabanın kadraja giriş yönündeki titizlik dahi mest etti diyebilirim.
Tırsak polisimiz başka bir arabada başka bir üniforma giyiyordu ve aradan 1 yıl
geçmişti.
Daha hava kararmadan yemek yiyip gece uyuyuncaya kadar yine acıkıyorlar. Sonra Amerikalılar niye şişman?
Meğer
geçtiğimiz bir yıl tırsak polisimize yaramış. Hem Molly ile belli ki evlenmiş,
hem Molly’den bir bebeği daha olacak hem de polisliği bırakıp hayalindeki
mesleğe kavuşmuş. Küçük yerde yaşayan biri için hayli yol almış. Hamilelik de
Molly’e yakışmış doğrusu ama hala aklı Lester davasında. FBI’a dahi gitmiş ama
tüm kapılar hala suratına kapalı durumda. Her iyi polisin takıntılı olduğu ve
çözemediği bir dava olurmuş. Molly’nin takıntılı davası da bu oldu.
Bir yıl önce
hayatta kalmak için her durumdan bir fayda sağlamayı öğrenen Lester, geçen süre
zarfında öğrenimini daha da ilerletmiş. Bir yıl öncesinin sinik Lester’i bugün
“yılın satış temsilcisi” seçilmiş. Ödülünü güzel bir gecede vasat bir konuşmayla
aldı ama esas ilginç yanı değişen vucut diliydi. Çok daha kendine güvenen biri
gibi duruyordu. Açıkçası bu halini sevmedim. Yaşamak uğruna her şeyi yapan
Lester’in hayranıyım ama o dürtü kendine güven duygusuyla birleşirse insanın
felaketi olabilir.
Hesap lütfen...
Lester’le
ilgili gelişmeler bu kadarla sınırlı değil. Ofiste ona dizinin başından beri
yürüyen asyalı güzel kızla da evlenmiş. Beyaz adamların asyalı kadın merakı hiç
bitmeyecek. Evlenmiş, evlenmesine de gözü de dışarı kayar olmuş. Net olarak bilmiyoruz
ama Pearl gibi bir kadını aldatmayan Lester, asyalı güzeli kolayca
aldatabilecek kıvama gelmiş. Tam çapkınlığa çıkacaktı ki eski bir dostu gördü.
Masada oturmuş, bir grup insana neşeyle hikaye anlatıyordu Malvo. Üstelik artık
sarışındı. Bu ikili bir kez temas ettiğinde Bemidji gibi ufak bir yerde bir
sürü ölüm yaşanmıştı. İkinci temasın faturasını hayal dahi edemiyorum. Çok
heyecanlı!