Kurt Seyit: Kendine Aşık Bir Adam

Elindeki mektubu bir anlığına bırakıp suyu seyre dalsa, sudaki aksine aşık olup her şeyi unutacak ve oracıkta bir nergis çiçeği olup kök salacak, hikayesi sonlandığında da öylece suya akıp gidecek.

Sen de çok yoruldun Seyit; ama iki kadının da hayatındaki hüznün sebebisin. Şura’dan sonra Murka’nın da hayatına mutsuzluğu getirmeye başladın. Belki de hiç seçim yapmasan en azından birinin kurtuluşunu sağlayabilirdin.

Bu hafta “Murka gitti, Küçük Emine geldi.” diyeceğim; fakat önceki yazımın başlığının yürüdüğü yoldan gitmek istemiyorum. Seyit ve Mürvet evlendiler; ama daha ilk andan aralarına giren soğukluk, Emine’nin de kızına kendi hikâyesinden örnekle destek olmasıyla Mürvet’in Seyit’le arasına mesafe koymasına sebep oldu.

Mürvet artık hikâye anlatmasa da biz de her bölüm kıssadan hisse çıkarmayı bıraksak. Bu hikâye anlatmalar, sahneleri gereğinden fazla uzatıyor. Dizinin zaten yavaş olan ritmini, duraklatıyor. Mürvet’in “çok bilmiş” halleri oyuncunun üzerinde fazla duruyor. Emine ve Seyit arasındaki sürtüşme hala eğlenceli, onlar dışında diziyi sürükleyen bir şey kalmadı. Bir de Celil’in, Anadolu’ya Seyit’in yanına gittiğinde, at üstünde mendille oynadıkları oyun ve fondaki müziği unutmamak gerek. Yeniden Kırım günlerini hatırlattılar.


Nikahtan sonra kız kaçıranı da Seyit sayesinde görmüş olduk.

Seyit, daha nikâh kıyılır kıyılmaz dik başlılığını Mürvet’e de gösterdi. Sonuçta insan ne ise O’dur. Seyit de değişmiyor. Seyit’in inadı, hayatını mahveden bir engel. Mürvet ile evlenmesine sebep olarak da Şura’yı gösteriyor. Öncesinde o kadar kadın tanımış olmasına rağmen bir kadının “Bitti.” demesine inanıyor. Şura ile hala sen dedin, ben dedim, tartışmasında.


Tek mutlu kadın sendin; ama "Bunlar daha iyi günleriniz." der gibi bakıyorsun.

Şu bölümde, tüm kadınlar mutsuz oldu da bir Ayşe mutlu oldu ya, kadın sonunda emeline ulaştı. Gönülsüz vardığı Hakkı’ya nedense kanı ısınıverdi. Ayşe, düğündeki huzursuzluk sonucu geceyi mutlu bitirmek istemiş ya da planlarını rahatça hayata geçirebilmek için kocası ile ilişkisini baştan sıcak tutmanın iyi bir fikir olduğunu, düşünmüş olabilir. Ayşe’nin gazabından korunmak için tek çare onun mutluluğu. Yalnız, bu evde de uğraş olarak Mürvet’i seçtiği için sıkılmayacağı kesin.


Umudun hep boşa çıkacak; ama yine de ayakta kalacaksın.

Şura’nın yakarışını ise sadece biz duyuyoruz. Şura ve Seyit aşkında, Seyit’in asla bilmeyeceği bir şey varsa o da Şura’yı ne kadar üzdüğü ve her verdiği kararda ona acı çektirdiğidir. Şura’nın Pedro’dan uzaklaşacağını düşündüğümüz anda ise, Tina’nın tavrı ile yine kazanan Pedro oldu. Tina’nın kardeşine karşı samimiyetinden şüphe duymaya başlayacağım. Sonunda Serge’in Şura’ya ilgisine de bozuldu. Bu adamla vakit geçirmesi için kardeşini iteleyen o değil miydi? Tina, sanki Şura’nın iyiliğini düşünmüyormuş gibi davranıyor.

Celil ve Güzide’nin hikâyesini daha merak eder oldum; çünkü kitapta Celil’i Kırım’da bırakıyorduk. Şimdi Güzide ile imkânsız bir aşk yaşıyor; ancak sonunda ne olacağını bilmiyoruz. Sanırım Celil’in ızdırabı hiç bitmeyecek. Çok sevdiği Tatya ile birlikteyken Güzide’yi görmemişti; ancak Tatya’yı kaybettikten sonraki derin hüznünden sonra Güzide’yi sevdi; ancak yine (Güzide’nin evli olması sebebiyle) yeniden derin bir hüzne düştü. En azından Anadolu’ya giderek Güzide’ye verdiği sözü tutacak gibi duruyor.

Son sahnede, artık bir mutlu kadınımız daha oldu: Mızıkçılığı ile Şura’yı Pedro’nun kollarına atan Tina. Seyit, Mürvet’in dudaklarına bir öpücük kondurup kucaklarken Şura, gönülsüzce Pedro’ya “Evet” diyordu. Seyit ve Murka için güzel bir sabah olup olmadığını haftaya göreceğiz; ancak Şura’nın gözyaşı hep gözünün kıyısında olacak.

 

 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER