N'olur Ayrılmayalım
"Bu kızı terk edeni var ya… eşşekler tepsin!"
Kafamız çok karışık bu hafta, adı "N'olur Ayrılalım" olan dizide 'ayrılmayalım' diye sosyal medya etiketi açışımızdan belli… Ulaş, Azize, Turgay, Temmuz, Yusuf, hatta Irmak, Saadet ve Çiğdem… Ve ekran karşısında bizler… Açıkçası ben, buralara bu kadar hızlı geleceğimizi düşünmüyordum, laylaylom ilerleriz biraz daha sanıyordum ama ilk duvara tosladık bile, hem de ne duvar!
 
Ulaş'ın kafası karışık; masum olduğunu düşündüğü Azize'nin de kısmet açma efsanesinin peşinde olduğunu anladı. Yine de Azize konuşmaya geldiğinde 'benim seninle konuşacak bir şeyim yok' diye kestirip atmamasını sevdim, karşısına alıp doğru düzgün konuştu Azize ile. Azize'nin açıklaması da bence mantıklıydı ama Azize o kadar kötü oynadı ki, kadınların her halini, tavrını çözmüş olan 'yüzyılın zamparası' Ulaş bunları yemedi. Fakat yine de kafası karışık, çünkü hem masumiyetine çok inanmıştı Azize'nin ve şimdi onun bu hallerinin gerçek olmadığını düşünmek canını acıtıyor, hem de hiç inanmadığı kısmet açma efsanesinden Azize'nin de faydalanmasından, gidip kısmetini bulmasından korkuyor. Ve vardığı nokta: "Bu kızı terk edeni var ya… eşşekler tepsin!" (Evet, bu eşek, en az iki tane ş ile yazılmalı burada.) Ulaş için ilişkiler hep bir oyun gibi gelmiş geçmiş zaten, gidip kısmetini bulmasını istemediği biriyle biraz daha oynarlar, ne var sanki? Mis gibi intikam!


 
Azize, Ulaş'ın ruhsuz bir zamparadan ibaret olmadığını iyi biliyor ve Turgay ne derse desin vicdan yapmaya da devam ediyor. Bu nedenle Ulaş'ın kendisine gerçekten gıcık olmasını ve terk ettikten sonra unutup gitmesini istiyor. Ya da 'istediğini zannediyor' diyelim, çünkü Ulaş ona yaklaştıkça ona kapılmamak için nasıl mücadele ettiğini görüyoruz. Ve Ulaş da bu mücadeleyi 'tılsımdan faydalanmak için benim yanımda duruyor' diye yorumluyor üstelik. Oysaki yıldırma taktikleri, kameraya kılıf örmesi, trip mesajı atmaya çalışması falan oyun ama, Azize'nin Gaye'ye verdiği tepkinin tamamının oyun olduğunu hiç sanmıyorum ben. Doğru kadını ararken yanlış yollara saptığını, ama artık doğru olanı yapmak istediğini söyleyen bir Ulaş'ın (bu arada bu beylik laflardan nefret ettiğimi söylemeden geçmeyeyim), Azize'nin gözü önünde bir kadınla bu şekilde flört etmesine tepki vermesi için Ulaş'tan hoşlanması bile gerekmez ama "ben yönetmenimi kimseye yalvartmam" derken oyun oynamadığını keşke Ulaş da anlayabilseydi ya da futbol oynarlarken Azize'nin kendisini nasıl bir tebessümle izlediğini görebilseydi… Güya Turgay'a âşık olan Azize'nin Çiğdem'e hiç gıcık olmadığını da buraya not ediyorum, ileride daha çok lazım olacak.
 
Öte yandan, Turgay Azize'nin Ulaş'a geri dönüş fikrini beğenip "ben bile sana evlenme teklif edebilirim" dediğinde de yine birkaç saniyeliğine aklını kaybetti Azize. Ama alışkanlıktan sanki bunlar, iki yıldır hep bunun hayalini kurduğundan. Bir gün Ulaş'tan ayrıldığında içinde büyük bir boşluk bulacak Azize. Turgay'a koşmayı umarken ve tılsımdan dolayı Turgay'ın da kendisine koşmasını beklerken -Turgay gerçekten ona koşacak olsa bile- içindeki boşluğun huzursuzluğunu yaşayacak Azize. Ama tabii daha oralara çok var, ondan önce çözmemiz gereken onlarca kafa karışıklığı var.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER