Bütün sözler heder oldu
Söz uçar yazı kalır!
Geçen sezon, ayrı oldukları zamanlarda Feride’nin bir sorusuna karşılık olarak Mahir; “Ben size daha ne diyeyim? Bütün sözler heder oldu sayenizde” demişti. Benim de bu hafta boyunca ve dahi bölümü izlerken aklımda hep bu söz dolaştı. Çünkü öyle bir şey oldu ki; Feride için de, benim için de söylenecek bütün sözler heder oldu bir anda.

Şöyle bir şey var; ölümle sınananların sevda yeminleri bozulur, kabul. Doğrudur da hangi yeminler bunlar? Misal ben bir yemin hatırlıyorum, baya da okkalı hem de; "Andım namusumdur Feride, sen benden yüzünü çevirmedikçe ben senden vazgeçmem!" Bu yemin de bozulur mu peki? Ona göre tavır alalım Mahir’e çünkü. Hani mahallesinin namusu ondan soruluyor ya, bu yüzden söylüyorum.

Bunu düşünürken bir söz daha geldi aklıma; Feride o çok güzel gülümsemelerinden birini verirken, Mahir de ona “bu gülüşü yıllar sonra da koruyabilirsem, işte o zaman kendime adam derim” demişti. Şimdi kendi ismini bile kullanmaktan imtina etmesi bundan galiba. Bunu buraya bırakayım ve bölümde neler oldu onlara biraz değineyim.

"Ne halt yedim ben" diyen Mahir bakışıyla, "iyilik de yaramıyor buna anacım" diyen Belgin bakışı.

Bir yandan başlangıçtaki o sahneye çok kızıyorum –tamam tamam, ne yandan bakarsak bakalım kızıyorum- bir yandan da diyorum ki; bundan daha ileri gidemeyeceklerine göre, baştan her şeyi gösterdiler sonrasında bizi gerim gerim gerilmekten kurtardılar. Hatta üstüne Ayten de o mükemmel saçlarıyla gelip Feride’nin aklındakilere tuz biber ekince, memnun bile oldum. Çünkü bundan sonra; yok Belgin yanlışlıkla düştü de Mahir onu tutarken Feride gördü de aman yanlış anladı bak şimdi, gibi hayıflanmalarda bulunacağımız sahnelere gerek kalmadı. Her şeyi bir anda tarumar ettiler artık geriye toparlaması kaldı.

Feride Şadoğlu: Hakim

Muhtemelen bundan sonra güçlü bir Feride göreceğiz, asıl işine hakimliğe sarılacak, bu yaşadıklarını da Mahir’in burnundan fitil fitil getirecek. Bunlara bir itirazım yok. Yani kızgın, güçlü, kararlı Feride görmek isterim ama Feride bunların yanında bir de üzgün. Aynı adam tarafından ikinci defa aldatılmanın yıkımını yaşıyor. Mahir’i harcıyor değilim, elbette ki sebeplerini biliyorum ama bu Feride’ye ikinci defa büyük bir yalan söylediği gerçeğini değiştirmez. He ama biliyorum ki bu da geçecek. Daha önce de geçmişti ama, o vakitler iki taraftan birinin çabası söz konusuydu. Şimdi Mahir istediğine ulaştı –tabi ki böyle bir şeyi istemiyor da anladınız siz beni- Feride zaten malumunuz. Kim uğraşacak bunlar kaynaşsın diye? Bir diğer Mahir mağduru olan Ayten mi? Olsun da nasıl olursa olsun, değil! Madem ayrılıklara alıştırıldık o vakit bir diğer alışkanlığımız da yinelensin; her şeyi birbirlerinin ağzından duysunlar lütfen!

Mahir, yaptığı hatadan dolayı pişman olabilir ama senin pişmanlığın çok geç Seyis efendi!

Kızını sevdiğinden ayırmak için düğün arabasına bomba koyan bir baba figürüne bile katlanıyoruz. Çünkü biliyoruz ki o baba sonunda kızının gözünden düşerek çekecek cezasını. Ama bombanın o arabaya koyulmasına vesile olan adamın, o patlamada evladını kaybeden annenin gözünde aklanmasını kabul edemiyorum. Anlattığı hikaye gerçek kabul ederek diyorum ki; Seyis Efendi madem kendi de bir aile kaybetmiş nasıl o patlamaya ön ayak olabildi? Olacakları öngördüğü halde nasıl hiçbir şey yapmadan durabildi?

Assolistlik günlerinde hangi kuaföre gitmeyeceğin belli oldu.

Bölümün ana teması “The Belgin” hakkında söz söylemezsek olmaz. Bütün bölümde aktif olarak görev aldı. Mahir’in dahiyane planını doğaçlamasıyla renklendirdi, gizli sevgilisinin gönlünü eyleyip, bilgileri aldı, kabadayılar içbükey masasında bu bilgileri paylaştı. Bunların üzerine Ayten’e kuaförlük bile yaptı. Yalnız Ayten’den, -Mahir mağduru kadınlardan biri olarak-, hazır bir bahanesi de varken, 'saçımı bu hale nasıl getirirsin' kadın kavgası yapmasını beklerdim. Eğer yapmadıysa Ayten’in de alacağı olsun.

Bizi üzüyor diye ayrılık olmayacak değil elbet. Zaten kavuşmaların güzelliği çekilen hasretin büyüklüğüyle anlaşılmıyor mu? Sitem de ediyoruz, kabul de ediyoruz. Lakin bir kalp daha kaç kere kırılmaya dayanabilir ki? Keşke bu son olsa!

 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER