Ayrılığı tarif et deseler,
sözün yetemediği kelimeler gelir bulur sizi. Tarifi imkansız, tanımı zor olan
ayrılığı izlemek bir o kadar güç oldu. İliklerime kadar ayrılık oldum bugün.
Sanki canımdan koptu bu aşk, elimden aldılar! Ölüm ile ayrılığı tartmışlar,
elli dirhem fazla gelmiş ayrılık! Tam bu söz üzerine oturtulan bir bölüm oldu.
Biraz ayrılık, biraz fazla hüzün, biraz da aksiyon izledik. Mahir amacına
ulaştı ve Feride'yi kendinden uzaklaştırdı. Tebrikler! Buraya kadar her şey
normal. Asıl mesele buradan sonra olacaklar. Korkuyor muyum hala? Evet,
hikayenin seyri değişiyor sanki. Güçlü olmak için acı çekmek şart oldu. Feride
acıdan güç aldı, Mahir kaybettiklerinden. İki aşık yeniden bir araya gelince
güç tavan yapacak demek ki.
Mahir kış geldi üşüyeceksin oğlum, üzerine bir ceket giy artık.
Biz bugüne kadar Mahir'i hep çaresiz, eli kolu
bağlı gördük. Bazen eli gerçekten kelepçeli oldu, bazen koşmak isterken
imkansıza düştü. En ağır hali bugündü. Tek söz, tek bir laf çıkmadı ağzından Feride'nin
vedasında. Çıksa, 'dur' diyecek Feride'ye, diyemez! Kelime diyecek mecali kalmamış
zaten! Bir insanın hep mi manisi olur hayatına? Mahir'in olmak isteyip
olamadığı şey aslında çok bariz görünüyor. Senin kumaşın güzel, Karadayı'da
olursun, intikamını da alırsın ama sen aileni özlüyorsun, için için sevdiğine
yanıyorsun. Demek ki bir yerde bir olmaz var, olduramamışsın. Mahir artık
herkese koşup, kendine yorulan bir insan. Mahalleliye verdiği sözü tutar ama
önceden verdiği sözlerin hepsini unutur. İlginç bir hal. Racon buysa demek... Ama
onun bile pes edeceği bir zaman dilimi olacak! Sadece bir kıvılcım yetecek Mahir'e. Belli ki bu da kıskançlık olacak! Yoksa kolay çözülecek gibi değil.
Böyle bir durumu görmeye ne kadar dayanabilir ki bir insan?
Feride gördüğü o hazin tabloya, kalp krizi
geçirmeden kendine yakışır şekilde tepki verdi. Ne ses, ne seda. Aksi düşünülemezdi. Kalbi çıkacak gibi atan,
nefes alamayan bir hal içinde olduk Feride'yle beraber. Derin kederi içinde
başını kime dayasa oraya dökülüyor gözündeki inciler. En çok takıldığım
da Mahir'in, Feride'nin çektiği acıyı bile kavrayamaması. Kadın olarak gururu
kırılmış, sevdiği adamın ihanetine bizzat tanık olmuş, hala "Feride
başkasını öpeceğime inanmaz" diyor. Öpmekten farkı yok bu işin zaten!
Feride'nin bu acıyı ne kadar derin yaşayacağını da aslında en iyi Mahir
biliyor. Onlar et ve tırnak! Kopsa acır, kırılsa gene canı yanar. Ne zaman
kolay olmuş ki ayrılıklar? En büyüğü en sona saklanmış bir ayrılık! Umarız ki
bu sondur diyeceğim ama gene korkuyorum.
Yüzüğünün boşluğunu bile bu kadar
çok hisseden Feride'nin, kalbinin boşluğunu nasıl dolduracağını merak ediyorum.
Kime tutsak olsak, orada gönüllü sürgün hayatımız başlıyor. Elbette o da
gidemeyecek bir yere. Ama kendine gelmesi en mühim olandı. Eski hakime geri
döndü! Özlemişim o sert bakışları. Benim için bu ayrılığın iki güzel tarafı var. İlki, Mahir kimsenin vazgeçilmez olmadığını kavramış olacak. Diğeri ise Feride
bir dost daha kazandı. Kırk yıl düşünsem Ayten'in bir gün Feride'yi teselli
edeceği aklıma gelmezdi. Ayten, 'erkektir yapar' dedikçe bizi yanılt Mahir dedim!
Tez vakitte. Kerime Hanım en sonunda gözüktü; o bile inanmadı bu ayrılığa, bir
sebep aradı. Biz nasıl inanalım?
Nereye böyle beyler?
Nazif Baba'yı bugün sadece bir kez gördük,
kabadayı aleminden sıra gelmiyorsa ailemize! Kabadayı alemi çok karıştı
önümüzdeki zamanlarda daha renkli olacaklardır. Necdet pasif, Sosyete asli
görevde. Aslında biz bugün baya baya Belgin resitali izledik. Aşk için kurduğu
iddialı cümleleri elinde patlayacak. Peki, çok erken olmadı mı Belgin için bu
aşkın sinyalleri? Mahir cephesinden ona ekmek çıkmaz boşa bu uğraş! Seyis'in
hikayesi içimizi dağladı, üzüldük. Lakin hala anlamadım aynı acı ile yanmış
biri hala neden can yakıyor? Vicdanı mı bunu yaptıran? Nazif'in kanı elinde, onu
çıkarmak zor.
Keşke Mahir'in o dallarda sürünürken ki halini de görseydik.
Bu hafta benimle aynı fikirde olan ya da olmayan
o kadar çok insanla konuştum ki tek ortak fikrimiz var hepimizin; aşk! Aşka
kıyamıyoruz. Evet, bu aşk çok kıymetli olduğu için bu kadar yaralanmış
hissettik kendimizi. Bunun dönüşü mutlaka düşünülmüştür, bizim ki yersiz kaygı.
Dönüşü de muhteşem olacaktır bu aşkın eminiz. Sadece bu ayrılık biraz
canımızı yakacak, çift taraflı hem de! Onları ayrı izlemek ise kimimize resmen
eziyet.
Yüzük, bir ağaç dalına kondu sonra baktık Mahir'in ellerinde. Feride
elveda deyip ateşe attı günlüğü ve kıyamadı. Günlük Mahir'e gidecek yolu belli.
Demek ki kolay olmuyor hem yanıp, hem yakmak. Kimi teselli edeceğimizi bilmeden
iki tarafa birden üzülüyoruz. Mahir'in yalnızlığı, çaresizliği; Feride'nin
derin yarası! Kimi sarsak onda bir parçamız mevcut sanki. Onlar bir olmadıkça
bize de rahat seyir yok.
Ama unutmamak gerek; her kışın sonu bahar efendim! Zemheri
de geçer!