Bölümün sosyal medya etiketi #AşkTrafiği 'ydi ve bundan daha iyi bir etiket bulunamazdı. İstanbul trafiği gibi... Bunu tekrarladım çünkü yorumun bu sayfasını #AşkTrafiğine ayırdım.
Gülümse
Yeter dizisi başladığı ilk dakikadan itibaren “Yasemin
çarşıyı, pazarı karıştıracak!” derken golü Gül’den yedik. Hakikaten Ne Gül’müş arkadaş?!
Hatta ne Kemal’miş?! Gül ile Kemal arasında olanlar… Ne bileyim biraz fazla mı
hızlıydı sanki? Üstelik aşırı hız da öldürür. Değil mi, Kemal? Seni yanlış tanımak istemeyiz sonuçta.
Bu kadar kontrolsüzlük ve hız... Aman diyelim! Sahiden siz
ehliyeti nereden aldınız? Ama yok, yok. Normali o. Neden? Çünkü biz insanlar, bizi
gerçekten seveni görmeyiz, ciddiye almayız. Ama daha dün tanıdığımız insanların
boynuna atlarız. Gerçeğin dibi!
(Tespitimi yaptığıma göre, devam!)
Aşkın bünyedeki zeka etkisi.
Yalnız var yaaa... Sahneler, bölümler ilerledikçe sizin
de burnunuza Sarp ve Kemal kapışmasının kokusu geliyor mu? Gül için karşı
karşıya geldiklerinde neler olacak, sabırsızlıkla bekliyorum. Ohh Gül ile Kemal aynı hastanede. (Tam da bu yüzden
iş yerinde flört olayına karşıyım. İki kişi senin için karşı karşıya geliyor.
Üstelik biriyle aynı iş yerindesin.) Devamı için iki anahtar kelime veriyorum:
El âlem ve gıybet.
İş görüşmesinde sen nereden çıkıyorsan Sarp da oradan çıktı.^^
Bir de Sarp’ın halletmesi gereken bir iş konusu var!
Sarp’ın ideallerinin peşinden giderken Cem resmen Sarp'ın ayağına bağ oluyor. Cem, işi için
küçük, kendisi için büyük oyunlar peşinde ama Sarp bu numaraları yemez. Cem
stratejik iş ortaklığını ötede oynasın. Oynasın değil pardon, yapsın olacaktı!
Elimden oynasın diye çıktı çünkü Cem’in bu kadar olan biteni hala oyun olarak
gördüğünü düşünüyorum. Çünkü aklı başında olan birisi düğün günü daha “üç” bile
demeden, eşini gelinliği ile yolun ortasında bırakıp, o aradığında da “Bini hili
siviyir.” triplerine girmez.
Mahmut Abi mi Mahmut Hoca mı?
Gül ve Kemal bir yandan, Cem diğer yandan derken
Yasemin ve Sarp ilişkisinin ne zaman yeşilleneceğini ise ayrıca merak ediyorum. Yasemin’in
tatlı tatlı Sarp’ın etrafında dolanması, Sarp’ın yavaş yavaş “ufaklık” dokunuşları…
Olur bunlardan, olur. YaSa bayrağım hazır, istediğiniz zaman asarım. Ama ilk
önce Yasemin’in Sarp’ın iyi niyetini suiistimal etmekten vazgeçmesi şartım var.
Çocuğu parmağında oynatıyor resmen. Sarp’ı en baştan bu yana sevdim. İyi
niyetli, düzgün, efendi bir çocuk. Umarım Yasemin’in kalbinin arkalarından bir
yerinde ufak da olsa bir vicdanı vardır ve vicdanın sesini dinler. (Tam burada
Müslüm Gürses yorumuyla Tanrı İstemezse çalıyor.)
***
Şimdi toparlıyorum:
1- Özdemirlerin, Amerika’ya açılan kapısı yani oğulları
Emre, hapsi boyladığında göre şimdilik gidecekleri (daha doğrusu kalacakları)
en uygun yer Civanlar.
2- Civanlar'da ise herkes kendi havasında. Sarp, Gül
diye dolanıyor, Ayten desen, herkes Ayten'imin ensesinde boza pişiriyor. İsraf gırla.
3- Kemal ile Gül yakınlaştı ama dakika bir gol bir
uzaktan da olsa Kemal’in, Gül’ü Sarp’tan nasıl kıskanacağının kokusunu aldık.
(Gül’ün Kemal’e yalan söylediği gözümüzden kaçmadı.)
O zaman gelsin dördüncü bölüm! :)
***
Tatlı müziğiyle içimize güzel enerjiler gönderen,
ismiyle bile bizi gülümseten herkesin eline, koluna, emeğine sağlık!