Geleneksel Nevizade Geceleri
Alkışlar size gelsin Nevizadeler!
Ekibimizin yeni macerası kahvaltıda başladı. Ah bu kahvaltıların hastasıyım - söyleyeceğim söyleyeceğim bir türlü yeri gelmemişti- Nevizadeler’in sofralarına ve sohbetlerine bayılıyorum. Çetemiz Sevilay cadısından kurtulmanın ve kasaya ekledikleri paranın tadını çıkarmak, şöyle ağız tadıyla bir kahvaltı yapmak istediler ve belki bir keyif kahvesi içeceklerdi lakin tabii ki kapı çaldı.

Mahallemizin muhtarı Dulkadir Bey İstanbul’un Köklü Aileleri belgeseli için Nevizadeler’e yapılmak istenen teklifi onlar adına çoktan kabul etmişti. Çünkü muhtar olmak bunu gerektirirdi ve elbette Nevizadeler’in köklü tarihini herkes öğrenmeliydi. Üstelik programı Gazanfer Nevizade’nin bursuyla okumuş ve aileyi yakından tanıyan ünlü tarih Profesörü Dülger Kural sunuyordu! Bizler için de seyirlik bir macera daha böylece başlamış oldu.

Dülger Kutlu rolünde Yılmaz Gruda'yı seyrettik. Bu hafta İlber Ortaylı'ya selam yolladı ekip.

Muhtar teklifi kabul edince ekibimizin yapabileceği tek şey bu operasyondan da alınlarının akıyla çıkmaktı. Öncelikle çocukluk fotoğrafları gerekliydi ve elbette Nevizadeler’in meşhur geçmişlerinin öğrenilmesi gerekiyordu. Fotoğraf meselesi içimi yaktı fazlasıyla. Karlos ve Ferdi’nin bir zamanlar evimiz dedikleri küçük bavuldan çıkan sararmış iki fotoğraf… Ayrı ayrı çekilmişlerdi çünkü fotoğraflarını çekecek kimseleri yoktu. O fotoğraflarda ayrıydılar ama hiç ayrılmadılar. Fotoğraf makinesini çaldıkları adam öyle güzel gülüyordu ki kıyamadılar geri verdiler makineyi. “Güzel gülen insanları üzmeyeceksin” diyorsun ya Karlos, sizi üzen ölsün be Karlitom! Kızlarda da durum pek farklı değildi. Derya’nın elinde annesini kaybettiği yıl çekilmiş bir fotoğrafı, Yaren’in elinde hikâyesini henüz öğrenemediğimiz ama belli ki öğrensek ciğerimizi yakıp kavuracak anıların olduğu bir fotoğraf. Şarkıda da dediği gibi üstadın “benden sana son kalan bir küçük resim şimdi, cevap veremez ama ağlar yalnızlığına”…

Esra'dan 'çok cahilsiniz keşke ölseniz' bakışı

Çocukluk fotoğrafları tamamdı ama Gazanfer Nevizade’ye ait hiç fotoğraf yoktu ellerinde. Dizinin en sevdiğim ikinci(birincisini artık biliyorsunuz Karlos& Yaren) ikilisi Bahadır ve Tuncer’in üniversite performansına bittim! İkili Dülger Hoca’nın ofisine sızarak bu işi- çok kolay olmasa da- hallettiler. Geriye röportaj sırasında Nevizadeler’in geçmişiyle ilgili gelecek soruları yanıtlamak kalmıştı. Bunun için de Hababam Sınıfı’nın bilgi yarışmasında telsizle sufle verdikleri meşhur sahnesini kullandı çetemiz. Bahadır’ın paniği ve pisboğaz Tuncer’in aksiliklerine rağmen muhteşem bir performans sergileyen Nevizadeler hem Dülger Hoca’yı ikna ettiler hem de komşularını büyülediler. Durumu bilmesem inanırdım o derece başarılı bir oyun ortaya koydu çete. Tam her şey bitti, Nevizadeler bu işin de içinden sıyrılıyor derken sözüm ona polislik görevini yapan Esra bombayı patlattı ve Yaren’in pavyon afişini gözler önüne serdi. 

Pavyon mu ne pavyonu? Nevizade ne arar la pavyonda?

Birimiz hepimiz, hepimiz Yaren için!

Esra bu sefer kendinden fazlasıyla emindi ama bilmediği bir şey vardı ki o da bu ekibin çok profesyonel bir başkanı olduğu! Kandemir soğukkanlılığı ve ikna kabiliyetiyle öyle bir konuşma yaptı ki alkışlamak istedim! Başlarında bir belgesel derdi varken bir de Esra Hanım’ın başlattığı pavyon meselesi çıkan çetemiz bir kez daha birbirilerine olan bağlılıklarını gösterdiler ve Yaren için bir operasyon daha hazırladılar. Esra yüzünden, Gazanfer Nevizade’nin anısına ve Yaren’i kurtarmak için ‘Geleneksel Nevizade Gecesi’ tertip ettiler.

Şarkı söylemek utanılacak bir şey değildir!

Pavyonu ayarlamak Karlos ve Ferdi’ye, afiş işi Kandemir ve teknoloji defamız Baho’ya düştü. Esra’ya güzel bir ders vermek isteyen Yaren’de provasını yaptı. Davetiyeler dağıtıldı, heyecan doruktaydı ve karşımızda Nevizadeler! Bağdat Yolu adlı şarkıyı on numara beş yıldız bir performansla sunan ekibimize alkışların hası geliyor! 

Naber Esra nasıl gidiyor hayat?

Esra epey bozulsa da eminim bu performans bile onu inandırmaya yetmemiştir. Bu yola baş koyan Esra, Nevizade’lerin gerçek yüzünü ortaya çıkarıp Ceyhun’un kalbini kazanmak istiyor ama Ceyhun’u adım adım kendinden uzaklaştırdığının farkında değil. Çünkü Şehriban’ın da dediği gibi sinsi davranıyor. Hâlbuki biraz içten olsa belki polisliğin ağırlığından sıyrılıp duygularını açıkça belli etse şimdiye farklı şeyler konuşuyor olabilirdik.

Aman diyeyim şeytan doldurur!

Maalesef Yaren’in meşhur belalısı Malatyalı aramıza döndü. Aramıza döndü dediysem hala hapiste canım! Pavyonda çalışan çocuk Malatyalının adamı Hoyrat’a (isme gel!) Yaren ile Karlos’un haberini uçurunca kör olmayasıca Malatyalı da adamına vur emrini verdi. Ferdi ve Derya belgeseli çeken ekipten kaseti yürütürken Hoyrat da Karlos’u tuvalette kıstırdı. Neyse ki ailemizin polisi, şahin gözlü Ceyhun adamın silahını ta kapıdayken gördü. Hoyrat Karlos’un o masum yüzüne bakıp da o tetiği çekebilecek mi Ceyhun yetişebilecek mi haftaya göreceğiz. Buradan Hoyrat’a sesleniyorum; Hoyrat o tetiği çekme, atma kalbimize derinden pençe!

Her zaman olduğu gibi heyecanlı bir finalle kapattık bölümü. Gelecek bölümü merakla bekliyorum çünkü Karlos için endişeliyim.  E ne de olsa canımız o bizim, canının yanması canımızı yakar. Öyle değil mi? Pek hareketli ve çok eğlendiren bir bölüm olmasa da ben sevdim. Arada bir duygusal ve bazen böyle sakin bölümler iyi geliyor. Emeği geçen herkesin emeklerine sağlık!
 

 

 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER