Artık özlemeye başladığımız karlı bir Minnesota sabahından
yine uzaktayız. Aslında kar orada biliyoruz ama evin içindeyiz. Chazz, eşi ve
çocuğu günü nasıl geçireceklerini konuşurlarken, televizyonda fırtına anında büyük bir
hortumun su ve balıkları Bemidji’ye kadar taşıdığı haberini duyuyoruz. Sonrasında
Chazz işe, çocuk okula... Tabii okul çantasında silahıyla beraber.
Polis doğal olarak eve baskın düzenledi ve haberi Chazz’e
kadar gitti. O ağır makinalı tüfeğini bulacaklar diye telaşlanırken zuladan
çıkan kanlı çekiç, kirli kilot ve açık saçık resimler tam bir şok etkisi
yarattı. Karısı çıldırdı, o ise resmen dona kaldı. Minnesota soğuk memlekettir
ama orada hiçbir vakit bir insan bu kadar hızlı donmamıştır. Yaşadığı şeyler insanın
başına gelebilecek en kötü sabahlar listesinin ilk 3’üne rahat girecek
nitelikte.
Lester’i ifade vermeye getirmişler bile. Polis şefi içeri
girince adeta Lester’e patladı ve en sonunda çocuğun okula silah götürdüğünden
bahsetti. Silah boşmuş meğer. Silahın boş olup olmadığını kontrol etmemişti. Bizim
görmediğimiz anlarda etmiş olmalı. Kendini aşabilecek bir kötülüğün
sınırlarında çılgınlar gibi dans ediyor ve ne zaman dengesini kaybedip ne
tarafa düşeceğini kestirmek çok güç.
3G teknolojisinde yep yeni bir soluk... Geldim, gördüm, gömdüm.
Polis tam da Lester’in attığı oltaya başka şansı olmadan
kolayca geldi. “Karının Chazz’le olan ilişkisini biliyor muydun?” Lester cevap
vermedi ama mimikleri her şeyi anlatıyordu. Gerçekler dışında her şeyi... O
andan sonra Lester sazı eline aldı ve kardeşini mağmaya kadar gömdü. İfade
sonrası bir aileyi ve öz kardeşini mahvetmenin suçluluk hissini bir an olsun
yüzünde görebilir miyiz diye an be an dikkatle baktım. Kuş gibi hafiflemiş ve
rahattı.
Nezarethanenin önünden geçerken Chazz onu gördü ve
arkasından çok bağırdı ama Lester bir an olsun dönüp bakmadı bile. Sadece
yüzünde o tanıdığımız gülümseme vardı. İnanılmaz bir adam. Chazz bir gün önce
hastaneye gelip onu aşağılamasa da yine aynı şeyi yapar mıydı hep aklımda bir
soru işareti olarak kalacak. Cevabı içten içe biliyorum ama asla emin
olamayacağım. Zira o sınırda çılgınlar gibi dans etmeyi seviyor.
Bang Bang!.. My baby shot me down. Bang Bang!..
Molly gözlerini hastanede açtı. Tırsak polisimiz hemen
yanında onu bekliyordu ve uyanır uyanmaz onu kendisinin vurduğunu söyledi.
Molly pek takılmadı buna ve aralarında örtbas etmeye karar verdi. Çok geçmeden
babası da geldi. Önce yanına oturdu sonra televizyonu açtı ve ardından biraz
zorlanarak da olsa onunla gurur duyduğunu söyledi. Normalde babasının kızması,
kızını istifaya zorlaması gerekirdi. Babası bunların hiçbirini yapmadı. Molly
farklı yetiştirilmiş bir kadın. Onun en çok sevdiğim özelliği de tam olarak bu.
Malvo nerelerde derken Reno, Nevada’da bulduk. Nevada tam
bir çöl. O karlı iklimden çöle geçmek bir anlık dahi olsa sinir bozucuydu. Bir
adam sıradan bir iş yerine girdi ve özel bir ofisin kapısını açıp ışığını
yaktı. Biraz durdu, sonra kapıyı kapattı. Malvo ayaklarını uzatmış karşısında
oturuyordu. Kısa bir sohbetten sonra Malvo’yu iş yerinden çıkarken gördük.
Süt getirmediğim için kusura bakma. Bana da getirmediler zaten.
Molly bir eliyle serumunu tutarak hastanede dahi işe
koyulmayı başardı. Bu kız yerinde duramıyor diye herhalde 38. yazışım olacak.
Vurduğu işitme engelli adamın odasına gitti ve yazarak anlaşmaya başladılar.
Adam arkadaşını sordu ve öldüğünü öğrendi. Molly ise adamla daha önce Lester’in
ofisinde karşılaştıklarını, onu hatırlayıp hatırlamadığını ve Malvo’yu mu
aramaya geldiklerini sordu. Adam cevap vermeyi reddetti. Ne de olsa o bir
ispiyoncu değildi.
Lester için artık normal hayatına dönme vaktiydi. Hemen
işine geri döndü ama daha masasına bile oturmadan Sam Hess için sigortanın
ödeme yapmayacağını öğrendi ve kötü haberi vermek için Sam Hess'in evine gitti.
Kapıyı eşi açtı. Lester ona gelişmeleri biraz farklı da olsa anlattı. Bir
kadına umut verin o da size karşı adım atacaktır. Tabi bayan Hess'in attığı
adım da kendi meşrebindeydi ve bu Lester'in çok hoşuna gitti. Hess'in son
kalesini de keyifle düşürdü.
Cama yazılar yazarak akıl sağlığımla ilgili topluma oldukça olumlu mesajlar veriyorum.
Molly 'Nash' sonunda hastanede akıl oyunlarına da başladı.
Cama yazı yazmalar falan ama Diğer Nash'den farkı teorisi aslında hemen hemen
tamamen doğruydu. Sadece ispat kısmı sıkıntılı. Tabi Lester'in kardeşini
top yapıp attığı golden de habersiz. Henüz farkında değil ama ihtiyacı olacak,
#DirenMolly !
Genç Osman dediğin bir küçük uşak. Beline bağlamış hafif makineli tüfek of of...
Nevada'dan gereken bilgiyi alır da yerinde durur mu?
Soluğu Fargo'da aldı Malvo. Plan gayet basit. Ön kapıdan gir herkesi vura vura
en üst kata git. Patronu da vur ve arka kapıdan çık. Tıkır tıkır işledi. Binayı
güya gözetleyen iki FBI ajanının yanından geçerek hafif taramalı tüfeğini
çıkartıp on kapıdan girdi, bir sürü gürültüden sonra arkadan çıktı. FBI
ajanları her şey bittiğinde bir şeyler olduğunu anlayabildiler. Yine de
müdahale için içeriye giremediler. Bu müthiş bir detaydı. Polisler idealize
edildiği gibi her zaman kötü adamların üstüne direkt gitmezler. Bunu tırsak
polisimizde de FBI'da da gördük bunu. Müthiş bir deşifre...
Hasta, yorgun ve yoğun bir günün ardından baba - kız eve
dönüş yoluna koyulmuşlardı. Molly eve gitmeden kısa bir süre için polis
merkezine uğramak istedi. Fakat polis merkezi bomboştu. Danışmadaki memurdan
her şeyi Chazz'in yaptığını, Lester'in masum olduğunu öğrendi. Onun için tam
bir yıkım oldu. Aslında haklı olduğu teorilerinde Lester'e yenilmişti. Aslında
doğuştan polis iken şimdi kendisinden dahi şüphe edeceği bir kara deliğe düştü.
Lester rocks!