Eve dönme vakti Thea!
Acı yok Rocy!! Acı yok!!
-Yazı spoiler içermektedir-

Hepimiz bir şeyler kaybettiğimizde ya da kaybeden birini gördüğünde en yakınımıza sığınırız. Sanki düşüyormuşuzcasına tutunacak bir dal ararız. Kim yalnız olmak ister ki bu hayatta? Süper kahraman olmak bile bazen yetmez. İşte bu bölümün ana konularından biri de buydu. Bir aile olmak, birine ihtiyacın olması.


O zaman çok yanlış kişinin yanındasın Thea. Sorry not sorry.

Geçen sezonun sonunda Thea'yı biyolojik babası olan Malcolm Merlyn'le arabada bırakmıştık en son. Bu bölümde o güne dönüp orada neler konuşulduğunu gördük. Ona söylenen yalanlardan sıkılan Thea, artık incinmek istemediğini karar verip bu konuda en deneyimli kişi olan babasına koşuyor. Malcolm gibi oğlu da dahil her şeyini kaybetmiş bir kötü bir adamdan daha iyi bir öğretmen bulamadın mı demek istiyor insan ama kız abisinin bir 'hero' olduğunu nereden bilsin.


Peki.

Thea küçük bir ninja olarak eğitiledursun, ailesinden kalan tek kişi olan kardeşini geri getirmek için harekete geçiyor Oliver. Sara'yı kaybeden Laurel olmasa Thea aklına gelir miydi? Bilemiyorum. Tamam, pek düzgün bir bağlara sahip değil Queen ailesi, yalanlarla ve sırlarla dolular. Birbirlerine güvenmiyorlar. Tek ortak noktaları birbirlerini koruma hevesleri, başka da bir olaylarını göremedim ben bugüne kadar. Bu olayda da son derece başarısızlar bunu da söylemeden geçemeyeceğim. Annesi Thea, babası ise Oliver için hayatlarından vazgeçti. Umarım bunun kıymetini anlarlar da, artık aralarında sır kalmaz. Hiç umudum yok ya, neyse.


Hani Felicity? Bu bölüm kızı pek dışladınız gözümden kaçmadı..

Oliver 'Corto Maltese' e gider de orada olay olmaz mı hiç? Tabii ki olur. Çünkü kahraman olmak bunu gerektirir. ARGUS'a bağlı ajanlardan birinin kayıp durumunda olmasıyla takımımız olay yerindeki yerini alıyor. O sahnelerde Oliver'ın ekmeğini taştan çıkarırcasına yaptığı ok ve yayların altını çizmesem olmaz. Meğer otel odaları silah için ne elverişli yerlermiş. İlginç. Okların yeterli olmadığı ve silahların konuştuğu olayların sonucunda içinde Lyla'nın da bulunduğu ARGUS ajanlarına ait bilgiler kurtarılıyor. Bu oluşumdan kaçmak için bu kadar tehlikeyi göze alan biri karşısında Diggle'ın yaşadığı tereddüt gözlerden kaçmıyor. Aile babası mı yoksa Oliver'ın yardımcısı mı olmaya karar veremeyen Diggle'ın küçük Sara'nın iyiliği için yaptıklarını gördükten sonra kararını verdiğini düşünüyorum ben. İleri ki günlerde Lyla'dan da evinin kadını, çocuklarının anasını olmasını isterse hiç şaşırmam.


Mor sana çok yakışıyor Laurel.


Uuu beybi beybi!! Hep dövüş dersi almak istemişimdir zaten.

Laurel'in 'Black Canary' olma yolundaki adımları hızla ilerlemeye devam ediyor. Bu hızda giderse kendisini 3-4 bölüme gece mesailerinde görebiliriz gibi geliyor. Kardeşinin ölümünün verdiği üzüntüyü içinden bir türlü atamadığı için 'Sara'nın ceketinden' aldığı güçle kendini kahraman ilan etmeye kalktı ama o işler tek ceketle olsaydı.. Yediği dayakla aklı başına geldi ve soluğu Oliver'ın yanında aldı yardım için. Oliver'ı biraz olsun tanısaydı eğer Sara'nın ölümünden kendini sorumlu tuttuğunu ve bir daha asla sevdiği insanları bu işin içine sokmak istemeyeceğini bilirdi diye düşünüyorum ben. Ama düşünen benim tabii burada, Laurel şuan hiçte sağlıklı düşünemiyor. İstediği sadece intikam ve kardeşinin acısını dindirmek. Kendine bu konuda yardım edecek kişiyi de buldu. Ted Grant karakterine hayat veren J.R. Ramirez ile aralarında sadece usta çırak ilişkisi değil, bir aşk ilişkisi de yaşanacağı dedikodularını da yazalım.


Burası nasıl gizli mekan? Elini kolunu sallayan geliyor.

Starling'e geri dönen Thea'nın planları nedir? Ray Palmer neyin peşinde? Nyssa, Sara'nın öldüğünü öğrenince ne yapacak? Hepsi ilerleyen bölümlerde cevaplanmak için bölüm sonunda akılda kalan sorular. İlk iki bölüme göre durgun bir bölümü geride bıraktık. Fragmandan anlaşılacağı üzere bu sezonun kötüsü olan Ra's al Ghul'ün gelişiyle işler iyice kızışmaya başlayacak. Bekleyip göreceğiz.
Haftaya görüşmek üzere.
Kitapkurdu
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER