Yahut Diş Perisi Patrick’in Dion’a söylediği gibi “İhtiyaç
tüm icatların anasıdır.”. “Secret Sauce” isimli olayların gayet hızlı aktığı dördüncü
bölüm oldukça eğlenceliydi ve ilk üç bölüm için söylediğim karakterlere sempati
duyamama eksikliğimi giderdi.
Üçüncü bölümde Aidan’ın kontrat kazığı olarak son anda
karşımıza çıkan şef Kevin özellikle kendi yemeklerini yapmanın hayaliyle
yaşayan Dion için tam bir ‘pain in the ass’ vazifesi gördü bölüm boyunca. Ancak
Dion sakin ve akıllı bir plan yürüterek, hem Kevin’den, hem gerçekten de hayatı
boyunca yumurta bile kaynatmamış gibi görünen torpilli kızından, hem de iğrenç
gizli tarifli sosundan kurtuldu. Demek ki kendisinin kırmızı çizgisi özgürce
yemek yapma hakkının elinden alınmasıymış. ^.^ Plana hâlâ hikâyedeki rolünü tam
algılayamadığım asabi polis abiyi de dahil etmesi dizinin de hayrına oldu
tabii. Buralardan artı puan toplayan Dion, Diş Perisi’nin arttırdığı borcunun
yeni taksidi için güvendiği amcası Stavros’un dağlarına da kamyon çarpınca, mafyanın
malını mafyaya satma aksiyonuna da girdi sonunda. Adamın emanet ettiği
uyuşturucuya kabartma tozu (yanlış görmediysem) karıştırıp satarak adama
borcunu ödemek de bambaşkaymış gerçekten.

Bu arada Tommy’nin geçen bölümde öpüştüğü Pilar’dan “Daha çok
erken, bizden olmaz bişi’.” diye uzaklaşmasıyla kaderin Diş Perisi Patrick’i
Pilar’ın karşısına çıkarması bir oldu. Meğerse Patrick’in babası 19 yerinden
bıçaklanmasına ve ameliyatta felç geçirmesine rağmen ölmemiş henüz. Tesadüfe
bak ki Pilar’ın her daim çok yoğun olan lokantacı bacısı da beklenmedik bir
şekilde bayılıp aynı hastaneye getiriliyor. Bekleme salonunda Patrick’in yanına
oturan Pilar, ablasından girip Thirio’nun açılışı ile ilgili birtakım bürokratik
sorunlardan çıkarak ağlarken araya yüksek yerlerdeki tanıdıklarını sokuveren
sevimli mafya abimiz bir telefon görüşmesiyle Latin kızımızın derdine derman
olup bize de sanki sempatik geliyor ilk defa. Patrick’in Pilar’la tanışmasıyla da
Dion’un etrafındaki çember daralmaya devam edecek gibi duruyor.
Bir diğer sempatik gelen karakter de büyükbaba Aidan oldu bu
bölümde. Meğersem sandığımız kadar zengin değilmiş. Yahudi olduğunu özellikle
belirten muhasebeci ablanın dediği gibi işleri iyice kötüye gider de batmaya
başlarsa oğlunun restoranı kendisi için de bir umut kapısı, bir çıkış yolu
olabilir. Bu arada hastalığının nedenini biz de TJ gibi merak ediyoruz hâlâ.

TJ vasıtasıyla “The Bronx’ta siyahi olmak” konulu bir sosyal
mesaj da verildi. Tommy’nin o zamana kadar çocukla bu konuyu konuşmaması da ne
kadar iyi bir baba olduğu konusunda bizi tekrar düşündürdü. Asyalı sevimli okul
arkadaşından kağıt dışındaki yerlere de resim çizme konusunda ilham alan TJ,
gece yarısı yanlış bir yeri gözüne kestirince az kalsın ön yargılı polisin kurbanı
oluyordu, neyse ki “cool uncle” lakabının çok yakıştığı Dion zamanında yetişti.
Dion’u TJ’e yaptığı amcalıkla da sevdim bu bölüm. Pazara gittikleri
sahnelerdeki çekimleri de eğlenceli ve renkli buluyorum. Lakin amcalığı sevmiş
gibi görünen Dion’un bölüm sonunda ima edildiği gibi bi’ babalık durumuyla
karşı karşıya kalırsa aynı cool tavrı sergileyip sergileyemeyeceğini göreceğiz.
Tommy bölümde sanki arada gezinmekten başka bir şey yapmadı,
bir ara babasına gidip posta koymaya çalıştığını hatırlıyorum. Kendisine
kıymetli şaraplarıyla başarılar dilerim şimdilik.