Dizi bitti,
gece sabaha varacak neredeyse ama benim kulağımda hala Ceylan’ın sesi
yankılanıyor, davullar zurnalar çalıyor. Bu dizi müzikleriyle beni benden
alıyor resmen.
Kazık kadar da olsalar, babanın karşısında hizaya geçiyorlar.
Yanık Memet’i
sevdim, oğullarını, annesini de. Babanın evlada, evladın babaya davranışını,
birbirlerini gözünden anlamaların sevdim. Selva’yı sevdim, Selva’nın utangaç
utangaç Cemal’i sevmesini de. Cemal’in de onu sevmesini istemiştim, belki de
olacaktı. Ceylan, İstanbul Müzik Çarşısı’nın ortasına düşüp de "Kınıfır bedrenk olur"
diye şakımaya başlamasaydı, belki Cemal de Selva’yı sevmeye başlayacaktı. Sevmek
değil belki de karısı olarak onu kabullenmeye başlayacaktı, olmadı. Cemal için
Selva hikayesi hiç başlamadan sona erdi. İyi de oldu sanki. Selva için değil
tabi, Cemal için. İllaki karşısına biri çıkacaktı. Şimdi en azından kendini
suçlu hissedeceği kimse yok hayatında. Ha ben çoluğu çocuğuyla mutlu bir aile
olsunlar istedim orası ayrı. Hatta şimdi düşününce Ceylan’la da mutlu
olamayacaklar. Aman ya hangi dizi çifti çok mutlu olabilmiş ki?
Kardeş işte mecbur uğraşacaksın.
Baba da,
oğullar da hem yetenekli hem de güzel insanlar ama her ailede olduğu gibi bir çürük tohum mevcut. Çetin... Aynı baba büyütmüş, aynı şartlarda
yetişmiş ama işte karakteri farklı, evin asi çocuğu o. Selva’yla evlendiği daha
doğrusu onu eşi olarak görmeye başladığı için Cemal’i suçluyor. Halil abisinin
ölümünü içine sindirememiş belli ki. Gördüğü kabustan anladığım
sanki bu işte biraz kendini de suçluyor. Kötü tohum dedik öyle kızıp,
söylenip, birilerine diklenmekle olmuyor o. Gitti adamın karşısına çıktı, silahını
çekti ve adamı sevgilisi sandığı kızın gözü önünde vurdu. Kendi rahatladı mı bilemiyorum
ama ailesinin, en çok da Cemal’in başını çok büyük bir belaya sokmuş oldu.
Ceylan da daha onlarla çalışmaya başladığının gecesi böylesi bir felakete şahit
olmuş oldu.
Çetin'in başına açtığı belalar yetmezmiş gibi belalı bir kıza da aşık oldun, tam oldu.
Ceylan
demişken, o da pek hanım hanımcık bir kıza benzemiyor. Çetin kadar büyük işler
yapmasa da bir bölümde üç tane adamı haklayıverdi. Önce ev arkadaşının
sevgilisini etkisiz hale getirdi, sonra barda sarkıntılık yapan adamın
kafasında şişe kırdı, en son da o adamın arkadaşının kafasına yangın tüpüyle
vurdu. İncecik kızdan nasıl öyle bir ses çıkıyor anlaşıldı böylece.
Evde bir
sürü oğlan var ama hiç birinin bir sevdiği, sevgilisi yok demiştim. Bu bölüm
yavaş yavaş görünmeye başladılar. Cemal’i zaten biliyoruz, Kadir ne durumda
göremedim, Çetin Rus hayat kadınlarıyla takılıyor anladığım, en küçük de daha
önce bir yerlerden gözümün ısırdığı bir garson kıza (Canım Ailem- Eda | Deniz Denker) gönlünü kaptırmış belli ki.
Babası Cemal’e "Biz anamla gideriz, kardeşlerin kendi halinde,
sen ailene sahip çık" manasına gelen bir söz söyledi. Sonra da Cemal’in Ceylan’a bakışlarını
fark etti ve “rezil oluruz biliyorsun değil mi?” diye uyardı. Cemal'in Selva ile evliyken Ceylan'a karşı bir şeyler hissetmesi onu da ailesini de zora sokar. Babanın hakkı var. Var da en başında Cemal’in omzuna bu kadar yükü verdiğinde, böyle
bir şeyin olabileceğini hesap etseydi keşke.
Ben bu
diziyi sevdim, sıcaklığıyla, eğlencesiyle. Her bölüm bir düğün olacak belli
umuyorum ki her bölüme bir cinayet de düşünmemişlerdir.