Özür dilerim Cemal, özür dilerim..
Bir kadınla tokalaşmak için bile babasının gözünün içine bakan Cemal, aşka düştü. Cemal'in en son beş yıl önce bir kadına el sürdüğüne de yemin edebilirim. Olmaz öyle şey demeyin, olmuş. Yengesi Selva'ya nikah bastığı gün "Sazımı da duvara astım" demesinden anlamalıydım. Anlayamadım. Bir başka kadına kalbini açmadığını, renkli pavyon masalarına yatak odası yoksunluklarını kusmadığını, hovarda okşamalara uçkur açmadığını anlayamadım. Zannettim ki nihayetinde Cemal de bir erkektir. Selva'ya el sürmeyi ciğeri kaldırmadıysa, dikenli fıçıya girecek hali yok. Elbet çalacak kapı bulmuştur bunca yıl içinde, dedim kendi kendime. Bilemedim. Süslü kalplerin Güliver'i olmayacağını anlayamadım. Özür dilerim. Ceylan, "dur" demek için eline yapıştığında kıza bakışından, o sıradan temasla çarpılışından anladım kalbinin kilidini. Sazını duvara asmış, gelenektir diye yatağına sokulan Selva'nın nikahına da ihanet etmemişsin. Ne biçim bi' adamsın sen Cemal? Vallahi işimiz var seninle!

Kostüm yanlış briefle ilerlemiyorsa Ceylan kazandığı her kuruşu kılık kıyafete yatırıyor olmalı. Çok marka kokuyor..

Ceylan havalı bir kızımız. Cemal'in alışık olduğu tür kadınlardan değil. Kimsenin alışık olacağı tür kadınlardan değil aslında. Başına buyruk. Ayakları üzerinde durmak isteyen, dünya yansa önce kalbini kurtaracak tiplerden. Cemal'e iyi gelmeyecek bu aşk. Her türlü ziyan. Bu aşk gerçekleştiğinde az önce çok sevdiğim Cemal'den geriye ne kalacak bilmiyorum ama Cemal de bu aşkı yaşasın, boyunun ölçüsünü alsın istiyorum. Bir "Evrim Savaşı Fener Alayı" tadında yaşanacak sanki bu aşk. Birbirlerini kendi dünyalarına çekiştirmek için tepişecekler. Bir adım ileri, iki adım geri ilerleyecekler. Ceylan, Cemal'in dünyasına uyum sağlamayı önceleri ilginç bulsa da eşyanın tabiatına aykırı bir aşkın peşinden gittiklerini er ya da geç anlamaları gerekecek. Her türlü sonu mutsuzluğa bağlanacak bu aşkın bence..

Aslında bir Selva-Cemal yakınlaşma sahnesi izlemek isterim. Çünkü o kalemlerden çıkacak olan bu dramatik an dizi tarihine geçer. At fav'a!

Selva kazanır mı Cemal'i? Nene'nin istediği torunu verir mi?
Urfalıyam Ezelden hikayesinin en şanslı kadın karakteri  Selva aslında. Küllerinden doğabilir, kendini inşa edebilir. Geleceğini elleriyle kurabilir. Selva'nın sırtında bir yük Cemal'e meyillenmesi, hepimize de yük aslında.. Hâlâ deli gibi merak ediyorum o an hangisiydi? Hangi anda Halil'i geçip Cemal'e yürüdü gönlü? Yoksa o da sadece 'Töredir, madem ki böyle, karı-koca da olalım öyleyse" mi diyor? Kalbini yakan aslında sadece öğretilmiş bir aidiyet ateşi mi? Hikayenin en bilinmeyenli yanı Selva, içinden her an çıkmaya hazır "Kasaba Cadısı", töre ile örselenmiş kadınlığı, Halil'in kanı ile kirlenmiş aile bağıyla çatışmanın odağı ve tadına doyamayacağımız günlerin de habercisidir aslında..

Ah Çetin.. Ah küçük kafalı, mangal yürekli Çetin.. Ah can almayı erkeklik sayan dünyanın en korkak çocuğu! Bilmez misin o kan sonunda gelip senin canını yakacak? Kanlın anasına sarılıyor diye tetik yerine burnunu çekerken de ayılamadın mı meseleye? Saten çarşaflı dilber koynunda debelendiğin bedelli gecelere benzer mi Mahpus olmak sanıyorsun? Katil etiketini yakana takmak bu kadar kolay mı? Umarım ölmemiştir. Umarım Cemal hastaneye yetiştirir. Zira senin ölün çıkar o hapishaneden, yaşayan bir ölü olursun.. Gençsin, yazık..

Baba yadigarı Ceylan'ın en kutsalı olmuş..

İnci (Eylem Yıldız) güzel bir arkadaş. Ceylan'ın daralıp daralıp sığınacağı kıyıdaki o 'Balıkçı Amca' olacak, belli. Türlü Türkan gibi.. Yalnız olur da Türkan, Yanık Mehmet ile denk gelirse çarşı karışır, söylemedi demeyin. Yanık'ın yalnızlığı tam Türkan'a göre.. Haydar denilen kımıl zararlısının derdi nedir bir onu tam anlamadım? Kan üzerinden hangi rantın peşine düştü de Çetin'e bu kadar yolveriyor? Ceylan'ın bam teli babacığı.. Babasından dinlemeye doyamadığı o türküyü Cemal bir gün sazını duvardan indirip tıngırdatır mı dersiniz? Ya da Selva is the new Cemşit mi dersiniz? Ceylan'ın hayalinde duyup öğrendiğimiz baba yadigarı türkü salt bir "Hah Dayı tam bu sahnede 'Selvi Boylum'a bi selam çakalım" amacını güdmüyor. Yazılan her sahnenin bir de görünmeyen yüzü var ve ikinci anlamlar bize izleğin gerçek tadını veriyor, eğer üzerine kafa yorarsanız.. Yok, izler geçerseniz de şahane bir iş izlemiş olursunuz ama benim kadar zevk alır mısınız bilemem?

Çare Türlü Türkan'da Emice, koş bence..

Çabuk bana Zuhal Olcay'ın katilini bulun!!

Hikâyecilerimiz ikinci bölümde de kendilerine yeni yeni cepheler açmaya devam ettiler. Çok da güzel başa çıkıyorlar. Ses etmeden izliyorum. Az da olsa, "İyi de bölümde olay yok" telaşı hissetmiyor değilim. Haksız da sayılmazlar. Zor bir panelin içinde kemikleşmiş dizilerin arasından sıyrılıp zirveye oynamak çok incelikli hikaye stratejisi gerektiriyor. Ancak ikinci bölümde Ceylan'ın Zeyna hallerini izlemek biraz yordu. Neyse ki Faruk Teber çekiyor yoksa misalen Ceylan'ın pavyon sahneleri benim için  "Hiç mi pavyon görmedi, film de izlemedi mi? Bu ne şaşkınlık ve telaş, her gün 72. 5 buçuk kanalda pavyon alemi ve racon nakş eden dizileri de izlemedi mi? der, zaplardım. Sahne seyirlikti ancak hikayedeki inandırıcılığı zayıftı.

Reji'nin bütün kamufle etme çabalarına rağmen dün gece Zuhal Olcay'ın Plastik Cerrahi'ye kurban verdiği yüzünü izlerken ağlayacaktım. Meral Çetinkaya'nın kullandığı 'ağız' hâlâ pek yorucu. Öyle ki ettiği lafı anlamak için sahneyi yeniden izlemek ve dinlemek zorunda kalıyorum. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim, Urfalıyım Ezelden'i dün gece izlerken gözümü ekrandan ayırmadım. Sanırım dizi, "Tweet atmadan izlenir" listeme kafadan girdi. Yolu açık olsun.

Bütün ekibin gönlüne bereket..
Böyle işte..
R.


Ceylan'ın babasından duymaya doyamadığı türkünün Selvi Boylum Al Yazmalım'da kullanıldığı sahne



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER