Bir kadının "özel anlar listesi"nde en başı sevdiği
adama hamile olduğunu söylediği an çeker. O anda karşı tarafın verdiği tepki,
kaşı gözü mimiği hiçbir şeyi asla unutulmaz. Lale’ninki ekstrem bir durum olduğu
için, elbette duygusallıktan uzak olacaktı. Ama yine de Onur’un
heyecanlanmasını beklerdim şahsen. İlk tepki olarak gayet odunca “peki çocuk
benden mi emin misin?” dedi ve durmadı, Lale’yi aşağılamaları silsile halinde
devam etti.
Bir an kendimi Lale’nin yerine koydum. Düşünsenize hiç
tanımadığınız bir adamdan hamile kalıyorsunuz. Herkes ne hissettiğinizi
sorgulamadan, sizin üzerinizden planlar yapıyor ve biyolojik katkının sahibi
vatandaş da sizi “zengin avcısı” olmakla suçluyor. Ben Lale’nin yerinde olsam değil bebeğimin
yüzünü, bezini bile göstermem!
Sarıhan’lara kız veriyoruz ayol!
DNA testinin sonucu çıktıktan sonra renkten renge giren Yıldız Hanım’a laf
sokan Songül Yenilmez canımızdır! Sayesinde biraz da olsa içimiz soğudu. Ama
yetmez! Onur Efendi’nin sürüm sürüm süründüğünü görmeden hayatta soğumaz içim!
Kabul ediyorum, onun için de zor bir durum. Başka bir kızla evlenecekken, bir
kere gördüğü bir kızın ondan hamile olduğunu öğrenmesi travma sebebi. Ama
yaşananların tek sorumlusu olarak Lale’yi suçlamak yerine, yaşadığı duygu
karmaşasını görseydik, bizim de onu sevmemiz için bir nedenimiz olurdu belki.
Mesela bu bölüm Onur’dan nefret etmemiz için onlarca sebep doğdu. Dizilerde
artık yeni modalardan biri de bu zaten: “Esas oğlanı önce dünyanın en itici
şahsiyeti olarak gösterip, 3-5 bölüm sonra aşık olunacak adam kıvamına
getirmek.”
“Ay bu tutulumu bebeğime giydireceğimi sanmıyorum. Hiç
tarz değil!”
Lale’nin karnını sevip Onur’a saydırırken, “sen
kulaklarını tıka tamam mı?” cümlesi gülümsetti beni. İşte “annelik” denilen şey
orada devreye giriyor galiba. Kendinden çok onu düşünmeye başlıyorsun. Zaten Lale’nin
imtihanı da şu anda bu yönde. Bir yanda gururu, bir yanda doğmamış bir bebeği
babasız bırakmak…
Yazı devam ediyor...