Mavi sevmek
Bugün bölümü izlerken derin derin deryalara daldım. Hayatımda hiç görmediğim ama görmekten büyük zevk aldığım, ne zaman orada bir sahne olur diye beklediğim "Bizim Yer"de kalan anılara, çok isteyip olamayan hayallere baktım. Nereye gidiyor bu aşk acaba diye, beyin fırtınası halindeyken hepimiz, fragmanı izledik. Mutlu mu oldum, yoksa daha bir korkmaya mı başladım gerçekten bilmiyorum. Genel itibariyle sakin, bol hüzün parçacıklı, duygusal ve az biraz da aksiyonlu bir bölümdü.

Mahir'in derdi çok sen hayır dualarını eksik etme amca!

Mahir sonunda icraatlarına başladı. Onun elinden kaçanın kurtulduğu az görülmüştür. Tabii ki tereyağından kıl çekme hadisesi oldu! Fazla mı kolay oldu sanki malları kaçırmak? Ama Mahir bu elbette yapar. Demek ki koca Seyis'in en değerli İngiliz atlarını alsa kimse duymayacak. Artık cümle alem duyar adını, duyması da lazım. Tek başına madara etti o kadar büyük adamı. Onların da Mahir'e aferin demeyeceği muhakkak, artık daha büyük düşmanları mı olur, yoksa bu cengaver işimize yarar deyip yanlarına mı alırlar göreceğiz. Ama buradan çıkaracakları sonuç; Karadayı'nın basit bir mahalle kabadayısı olmadığı gerçeği. Kahvede dert dinlerkenki hali aslında eski Mahir'di, eskiden de düşküne yardım eden biriydi.

O cephede işler yolunda gidiyor hadi hayırlısı. Peki gönlüne ne diyeceğiz; Feride'nin onu bıraktığını düşünmek bile içine oturdu. Şimdiye kadar hiç bu ihtimali düşünmemişti belki de. Bu kadar sevilmek her kula nasip olur mu? Ama kim kimi ömrünün sonuna kadar bekler ki? Demek arada gerçekle yüzleşmek iyi geliyormuş insana, belki bir şok etkisi. Aslında kaçtıklarımız gelip daha çok yerleşmez mi kalbimize. Nereye gittiğinin önemi olmuyor işte çünkü kalbin hep yanında!

Kalbinde kim varsa onunla yürürsün, onunla paylaşırsın hayatını. Mahir'in kalbi bu sıra çok kalabalık ve sanki derin bir kuyu oldu. Ama en aydınlık yeri Feride. Şimdilik çekti çıkardı güzelim aşkı o kuyudan. Mahir'in en sevdiği rengin mavi olduğunu öğrendik bugün; boşuna değilmiş o mavi gömlekler, ne giyse yakışır zaten. Maviye vurulanların çocuklarına Deniz ismini koymak istemesi tesadüf değildir sanki oradan da aldık payımızı.

Kızacağına bir sor, niye yaptım?

Bugün Feride'ye methiye yazsam az gelecek; bir yaşam belirtisi görmek istiyor haklı olarak sevdiğinde. Aslında Mahir'in canının yanmayacağını, başının derde girmeyeceğini bilse belki her şeye evet diyecek. Ama biliyor acı gerçekleri. Onun gururlu, başı dik, bildiğini okur halini epeydir unuttuk. Bir zamanlar köşe başında onu aşkla bekleyen adama ayarı verdi, hepimiz Mahir'e ayar vermiş sayıldık.

Ya çay bahçesi; önce hayaller merhaba dedi, sonrasında şimdinin verdiği derin acılar. O papatya yere düşünce acaba bitti mi dedik. Evet, dedik! Aşkından ölen kadına ettikleri için bir daha kızdık Mahir'e. İnsanın kalbindekini bitirmesi, onun hayatına hiç dahil olmadığını düşünmek öyle bir anlık kararla olsa keşke. Olmuyormuş ki koşa koşa Ayten'e gidildi. Ayten hayatı boyunca edip edeceği en büyük iyiliği yaptı bizce. Atılan adımların samimiyetini görmüş olduğunu düşünüyorum ve birde bu aşkın birbirinden geçememe halini. Bu mutlu hallerini özlemiştik Feride'nin. Cesur adımlar atmaya ve bizi şaşırtmaya devam ediyor.



İlknur'un büyük buluşma ve yüzleşme gününü beklemesi, bir nebze bile intikam ateşinin soğumadığını gösterdi. Nazif Baba'nın kendince çabaları var ama beni asıl şaşırtan bu ailede Songül. Fazla bencilce geldi bana düşündüğü. Ne yani Yasin'in hiç mi değeri yok senin için? O kadar çaba gösterdi aşk için, babası için, abileri için! Ona da Osman yüzünden kızamıyorum. Osman mutlu olmalı, çok bekledi bu anları, korkarım çok üzülecek.

Şiddetin her türlüsüne hayır demiş biri olarak Ayten'i zerre sevmesem de; lütfen kadına şiddete hayır! Bölüm içinde en mutlu olduğum an kesinlikle Bülent'in bir süre sesinin çıkmayacak olmasını duymaktı. Umarım oradan hiç çıkamazsın. Suna ve Yasin bizim iç sesimiz, hatta dış sesimiz oldular sevdalılara. Bunlar ne güzel ayrıntılar.

Hayatını kurtardın aferin, sana da bu yakışır ama bu kadın yakandan kolay kolay düşmez ben sana söyleyeyim.

Ya Belgin; Mahir'e ettiği hakareti aynen iade ediyorum. Hayatını kurtardığına göre Mahir'e can borcu oldu. Bir kıyağı olur umarım, Vehbi izin verdiği sürece. Orası da başka bir olay, Feride yine saflığına yansın. İyi aile babası Vehbi, Belgin'in tiksindiği sevgilisi çıktı! Bu hafta Mehmet Saim'i ve kötülüklerini göremedik, eksiğiz. Yeni gelen Mahir'in ayaklı gazetesi pek şirin geldi gözüme. Mahir'in yanında iyice bir pişer o, yalnız benim bildiğim Mahir çay sever, kahve nereden çıktı?

Tek kişilik hayatta iki kişilik rezervasyon! İşte bunun adına aşk diyorlar. Aşkın hallerini izliyoruz her hafta farklı şekilde. Biz bahar haline daha çok var derken birden baharın kollarında bulduk kendimizi. Yeniden mi geldin umut ne iyi ettin, yüzümüz güldü, çiçek açtık. Oldukça vakitsiz geldin, hatta erken mi geldin?

Yalnız ben yalancı bahardan çok korkarım; insanı hasta eder, çiçeği dalından eder, ağacı kökünden eder. Ama umut güçlüdür umarız umuda bir şey etmez. Bu hafta merak edecek bir şey kalmadı fragman temizledi gitti ortalığı. Gel bakalım yalancı bahar; belki de gerçek baharsın kim bilir?
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER