Uzun zamandır eğlenmediğim
kadar eğlendiren, karakterlerin zaaflarını, içlerinde yaşadığı medcezirleri izlediğimiz
harika bir bölüm oldu 43. bölüm. Yaman’la Mira barışmasını ben de tüm kalbimle diliyorum
elbet ama Nadir’in pisliklerindense bu restleşmeler, bu entrikalar çok tatlı.
Adeta bir Beren oldum bu bölümde, çıkan olaylarla eğleniyorum, işte bize
bunlarla gelin!
Uzun bir süre daha göremeyeceğimiz için şu fotoğrafı da şuraya bırakayım.
Geçen bölümün sonundaki
öpüşmeden medet uman hiç kimse yoktu tabi. Etkileneceklerini biliyorduk ki
bizim midemizde kelebekler uçuştu artık, el insaf. Mira’nın toparlanamaması
Nadir’i görmesinden mi yoksa öpücükten mi karar veremedim, ama çok tatlıydı.
Nadir oyunlarını bozmadı, düşmanının en yakınında tut ilkesini o yazmış belli
ki. Yaman Mira’nın elini tutup onu Nadir’in bahçesinden çıkardı ama sonrasında
elini öyle bir bıraktı ki izleyenler olarak hep beraber sarsıldık sanırım. Yaman’ın
bu aksiyon sonrasında Mira’ya davranışları ne kadar anlayışsızdı. Sen kıza bir
şey olmasın, kendi belaların ona zarar vermesin diye ondan ayrıl, kendinden
kopart, sonra her fırsatta onu üz. Bu ne perhiz Yaman’ım! Tamam diyette olman
menüye bakmana engel değil, erkeklerin iç sesisin, biliyoruz ama, bu gidişle korkarım
ki Mira’nın sebebi olacaksın, kızı bu kadar üzerek!
İki kırık kalp
Tamam Mira da sözlerini
içinde asla tutamıyor, sürekli birilerine püskürtüyor içindeki yangının
ateşlerini… Hele Orkun’la “Yaman’ı seninle olmam kudurtur” düşüncesiyle çıktığı
yol ne kadar da yanlıştı. Yaman buna kudurur evet, ama sonrasını nasıl
toparlayacaksın Mira’cım? Sanıyor musun ki Yaman gelip de seni onun elinden
alır? Madem onu seçti, varsın böyle olsun diye kalbine gömer gider Yaman, evet
sanırım Elif çok da haksız sayılmaz bu durumlar biraz arabesk. Gerçi bu tanıyı
koymaya hakkı olan son kişi Elif, onun durumu daha arabesk… Mira’cım ateşle
oynadığını unutup Orkun’a sarıldı. Onun hali de başka bir arabesk gerçi.
Orkun’un duygularına ilk kez bu kadar açık açık tanık olduk. Sahilde Mira’yla
sevgiliyi oynama kararı verdikleri sahnede, Orkun’a en gıcık olanların bile içi
cız etti. Ah ah ne olacak bu çocukların hali!
Ayşe'cim biraz daha nazlansaydın keşke
Yaman’la Mira’nın her bölüm biraz daha
çıkmaza giren, ama kopamayan bağlarına birazdan yeniden değineceğim ama
Ayşe’nin düğününü es geçmek istemiyorum. Benim bildiğim gelin, baba ocağından
çıkarken biraz gözü yaşlı olur. Ayşe maşallah pek bir keyifliydi, hani davul
zurna olmasa da eliyle tempo tutup oynamaya başlayacak gibiydi. Leyla’ya da
gelinin telaşlı yakın arkadaşı rolleri pek yakışmış. Gerçi bu sezon Leyla’ya
lafım yok, o da gayet mantık abidesi modunda öğütler verdi Yaman’a. Yalnız
bence Yaman Ayşe’nin ona uğur getirsin, kısmeti açılsın diye verdiği gelin
telini hemen atsın. Ayşe’nin değil belki ama Giray’ın kenafir gözleri değdi ona…
Eylül’de dedi zaten, nazar var sizde nazar… Mert, gelecek bölüm, toptan bir
kurşun döktürme seansı organize etsin. Yalnız geçen bölüm de Mert demişti kara
büyü var diye, ne kadar uyumlu bir çiftler, farkındasınız değil mi? Zaten
Mert’i tutmasan hemen evlenecek kelebeğiyle. Eylül de ihtiyatlı ama babasının
evindeki rahatlıktan vazgeçmez. Bu evlenme muhabbetlerinde bir ara Eylül’ün
gözü mü korktu acaba dedim, neyse ki o da bu sezon mantık abidesi kıvamındaki
davranışlarıyla kalbimizin sahibi, hemen toparladı.
Hapis günleri Asım Şekip Kaya'yı bambaşka biri yapmış adeta
Asım Şekip Kaya’ya
hapishanede olmak yaramış, adamın yüzüne bir nur gelmiş diyenler kaç kişiyiz?
Öyle ki gayet babacan bir tavırla Selim’i bile çağırıp artık konuşma vakti
geldi, dedi. Başka zaman olsa entrikadan entrikaya koşardı. Yalnız hapishaneyi
de ofise çevirmiş, bir deri koltuğu eksik.
This is the catfight baby!
Bay Aşk’ın yokluğunda, hikâyenin
iki harika kadını Sedef’le Sude, şirket yönetimi konusunda iktidar
savaşlarında, yoksa catfight mı demeliydim? Savaşları sadece iktidardan yana
değil, tarzlarıyla da harika bir savaştalar. Sedef’in deri elbisesiyle müthiş
sadeliği, Sude’nin abartılı harika şıklığının izlemek bir moda şöleniydi adeta.
Sedef bir ara “oo Asude Hanım da buradaymış” dedi ona. Esas sen geçen bölümde
hapishanedeki sahneyi görmeliydin Sedef’cim, kimbilir ne eğlenirdin.
Tuğçe'nin acil bir önlem planına ihtiyacı yok mu sizce de?
Gelelim bir kuşak sonraki
catfight’a. Hale’nin tüm planları bir bir suya düşüyor. Hatta bir ara, planının
kahramanı Elif’in de suya düştüğünü sandı herkes. Benim Elif’e kanım pek
ısınmadı baştan beri. İçindeki hırsı bu kadar saklayan kadınları pek sevmemişimdir.
Mesela Sude, her halinden hırs ve ihtiras akıyor, ama kendiyle o kadar barışık
ki, bunu hiçbir zaman saklamıyor, bu yüzden de kendisine zarar vermiyor. Bence
o da Leyla gibi Sude’den feyz almalı. Mesela barda yaptığı o danslardan utanmak
yerine keyfini çıkarsın. Gayet güzel bir görüntüydü çünkü, masanın üzerinde
olması dışında. Elif biraz daha rahat bir kız olursa onu da sevmeye
başlayabilirim. Gerçi önümüzde Elif’i bol bol göreceğimiz günler var
muhtemelen, Orkun-Mira atağına karşı Yaman-Elif kontratağı gelecektir, uyarmadı
demeyin. Ha bir de Elif’i uyarayım, başkalarından gizlemek istediği bu kadar
hassas yanı olan biri, kalabalık yerlerde sarhoş olmamalı.
Ooo, kız kavgası, en sevdiğim!
Catfigt’in diğer bir
kahramanı da Eda’ydı. Hale’yle takıla takıla ona benzemeye başladı artık. Eda Hale’yle
spor kankalığı yapıp bütün dedikoduları ondan alıyor ama, Mira Orkun
beraberliğinden Hale’ye bahsedip, onun başarısızlığını yüzüne vururken pek bir
keyifliydi. Bir tek Tuğçe’cim öğrenemedi bu numaraları. Hep bir, herkesi
toparlama telaşında, aman bir olay çıkmasın diye didinip duruyor. Etrafı bırak
biraz, kendine odaklan, biraz atılım yap Tuğçe’cim, yoksa hayat çok sıkıcı,
bırak olaylar çıksın, eğlenelim. İçimdeki Beren sevgisi bambaşka. Bak Altınkoy’un erkekleri bile ne kadar
meraklı, alıcıları ne kadar açık, hemen baş köşeye kurulup izlemeye
koyuluyorlar.
Bir sosyal medya uzmanı olarak Beren
Bölüm boyunca benim kadar
eğlenen biri de Beren’di. Nihayet dinlediği kapılardan felaket haberi almadığı
günler geldi. Babaısyla annesinin öpüşmesi yaşadığı bunca dram sonrası ona ilaç
gibi geldi. Yalnız kimse Beren’le aşık atamayacağının farkına varamadı bir
türlü. Önce Eylül onunla Yamira hakkında tespit yarışına girdi ve kaybetti,
sonra da Mira yedikleri hakkında laf soktu. Ama Beren bu, hepsini püskürtür. Ve
tabiî ki Orkun-Mira birlikteliğini bir tek Beren yemedi.
Mert'e annesinden son kalan bir mektup, tüm gerçekleri öğrendiği...
Bölümün en duygusal anları
Mert’in annesinin yaşadıklarını öğrendiği anlardı kuşkusuz. Gerçi Ender’in
büyük bir ihaneti söz konusu olmadığı için gerçeklerin ortaya çıkmasından yana
şikayetim yok. Çünkü aksi durumda Mert’le Selim’in arası hiç düzelmeyecekti. Onları o şekilde görmek hoş değil. Neticede Ender’in emanetleri onlar bize. Gönderilmemiş
mektupların ne kadar can yaktığına bu bölüm iki kez tanık olduk. Biri Ender’in
Selim’e yazdığı ama göndermediği mektup, diğeri de Yaman’ın en son Sedef’ten
aldığı gazla Mira’ya yazdığı ama göndermemeyi seçtiği mektup. Oysa her ikisi de
yazılsaydı Altınkoy’da endişeyle sabahlanan geceler değil, doğan güneşe
gülümseyen yüzler olacaktı.
Hafta boyunca çevirip çevirip izleyeceğiz
Yaman’ın Mira’ya kaba
davranışları bu bölüm izleyenleri biraz daha ayrıştırdı sanırım. Mesela bizim
evde “hak ettin sen bunu Yaman”larla “ama Yaman’ın verdiği sözler var, uzak
tutmak için böyle davranması normal” çarpışmaları yaşandı. Tamam Yaman’ı
anlıyorum Mira etrafındayken onu unutmak mümkün değil, kendiyle ne büyük
savaşlarda olduğu her halinden belli oluyor. Bu yüzden uzak kalmaya çalışıyor
ama hiçbir kadının kalbi bu kadar kırılmamalı. Bedeli çok ağır olabilir çünkü.
Bölüm boyunca Mira’nın gözlerini dolduran ama akamayan yaşlar şimdi Mira’nın
canını acıtıyor ama çok uzakta değil yakında Yaman da bundan nasibini alacak
elbet. Kısaca bölümün en başında motordaki hallerini hafta boyunca çevirip
çevirip izleyeceğiz, ah’lar çekeceğiz gibi görünüyor.
Bu bölüm oyunculukları gerçekten harikaydı
Orkun bölüm başında topladığı
sempatiyi, bölüm sonunda kucağına düşen fırsat sayesinde sıfırladı. Gerçek
hayatta bu kadar denk düşen durumlar oluyor mu bilmiyorum ama olay, Orkun’un
penceresinden bakıldığında müthişti gerçekten. Zaten o da bayağı eğlendi. Bu
eğlence onu birkaç bölüm götürür, Yamira bekleyenler de daha çoookk bekler gibi
görünüyor.
MedCezir bu bölüm Sedef’in de
dediği gibi kendi hayatımıza dersler çıkaracağımız, çok özel hikâyeler anlattı.
Ayrıca değinmeden geçemeyeceğim, bu hikâyelere bizi inandıran oyuncuları da bu
bölüm biraz daha fazla keyifle izlediğimizi düşünüyorum. Özellikle Çağatay Ulusoy’un sinirden titreyen dudakları, iç savaşını anlatan bakışları,
Metin Akdülger’in içinde kopan fırtınaları gösterdiği ifadeleri, Serenay
Sarıkaya’nın bir kadının duygularını bu kadar sade ve gerçek yansıtışlarını
izlemek her geçen gün daha da güzelleşiyor.