"Sensiz bittim buralarda...""Çok korktum, seni bir daha göremeyeceğim diye."
Korkmayı hiç kimse sevmez. Ama herkes bir şeylerden korkar.
Hülya da… Gök gürlemesinden korkar, kırık camlardan korkar ama en çok da
yalnızlıktan, mutlu ailesini kaybetmekten korkar. Hülya’yı en çok anladığımız
anlar, onun korkularıyla yüzleştiği anlardır aslında. Titreyen dudakları,
buğulanan gözleri, korkuyla çarpan kalbi.
Hülya’yı anlatırken “İnsan, sevdiğini kaybetmekten korkar.
Korku, acizlik değil sevginin yansımasıdır bir bakıma.” demiştim. Bugün
Hülya’nın gözlerinde korkuyu görmek benim için mutluluk sebebi. Çünkü Hülya’nın
sevgisi 8 yaşındaki bir kız çocuğunun hayal dünyasından çok daha derinlikli
artık.
Gözlerde yaşamak dedikleri...Burcu Biricik'e ayrı, Birkan Sokullu'ya ayrı bayıldım...
Hülya ve Kerim’in en nihayetinde birbirini anlaması,
birbirini bulması, birbirini tamamlaması çok güzeldi. Daha da güzeliyse bir
sevişme sahnesinin üzerine serpiştirilen detaylardı. Kalp atışı, incelikli
replikleri, “Ben evlencem seninle, ben evlencem!” selamı ve elbette ki rejisi.
Sonsuza kadar Cem Karcı rejisi izleyebilirim. Sadece o sahne için değil, Hayat
Şarkısı’nın bütünü için konuşuyorum. Cem Karcı, muazzam bir iş çıkarıyor.
Naifliğiyle öyle bir yerden vuruyor ki, hayranlıkla bakıyorum ekrana.
Hülya gelsin de bana bi' çiğ börek yapsın. Ya da yok yok dışarıdan söyleyeyim de aç kalmayayım.
Hülya ve Kerim’in ilk günden bu yana inişli çıkışlı bir
ilişki sürdürmesini seviyorum. Zaten bugün onların kavuşmasına bu kadar
sevinmemin nedeni de bu. İlişkilerine “fan” mantığıyla bakmıyorum eğer senaryo
daha güçlenecekse gelecek hafta ayrılmalarını bile desteklerim. Çünkü görüyoruz
ki, büyük kırılmalar yaşadıkça daha da bağlanıyorlar birbirlerine. O yüzden daha köklü bir HülKer için dikenli yollardan yürümeye razıyım.
Nazar boncuğu. Nazar boncuğu. Nazar boncuğu.
Hülya ve Kerim’in mutluluğunun en büyük sebebiyse Mehmet.
Sanmıyorum ki, Hülya Mehmet’i kendi çocuğu gibi sevmese Kerim, Hülya’ya bu
kadar çabuk ısınsın. Hülya’nın Mehmet’e bakışları Kerim’in kalbini az “cız”
ettirmedi. Yine Kerim, Mehmet’e böyle güzel babalık yapmasa Hülya da sessiz
kalmazdı. Bugün bu güzel ailenin başına gelebilecek en kötü şey, Filiz’in
Mehmet’i alması. En doğru şey ise Filiz’le sınanmaları. Nihayetinde Filiz,
Mehmet’in biyolojik annesi ve konu kapanmadan önce bir hayli ter dökmek gerek.
Filiz: Abla akşama kaç numaralı limuzinimizi hazırlatayım?
Ve Filiz'in, orijinal hikayede bulunduğu konumdansa, uyarlama hikayeye nasıl katkıda bulunuyor olduğu önemli benim için. İzlediğim karakter kendi içinde ve hikayenin bütününde tutarlıysa benim için sorun yok. Mahinur Ergun'un karakterleri uyarlarken, içlerini ustalıkla doldurması bana heyecan katıyor.
Peki Mahir ne tarafta yer alıyor? Sanıyorum ki şu anda
kafamızdaki en büyük soru işareti bu. Mahir’in Hülya’ya ihanet edebileceğine
inanmak istemiyorum. Aralarındaki güzel dostluğa gönülden inananlardanım.
Kerim’e söyledikleri, Hülya’ya geçmişini anlatırken hissettikleri boş değildi
bence. “Ben o çaresizliği nerede görsem tanırım.”, “Yapamadıklarım için sana
yardım ettim.” diyen, vicdan azabını en derininde hisseden Mahir, Hülya’yı ve
bizi üzmesin isterim.
Hülya: Aaa Mahir, senin beni teselli etmen gerekiyordu.
Mahir’in geçmişinde annesinden gelen bir yarası olduğunu
haftalar önce anlamıştık ama ben doğrudan Mahir’le ilgili bir hikaye
bekliyordum. Kollarında kardeşinin ölmesi daha acı değil mi? Çaresizlik, elin
kolun bağlanması, vicdan azabı. Çok ağlattı Mahir, Olgun Toker’in güzel
yüreğine ayrıca sağlık…
Mahir, ne tarafta olursa olsun hep birilerinin yardımına
koşacak biliyoruz. Cevher ailesinin de yardımına koşan Mahir’in planı oldu.
Fakat bu mesele böyle kolay kapanmayacak biliyorsunuz değil mi Bayram Bey’cim?
Çok sevindiniz ama bence erken sevindiniz. Fakat onca sevinç içinde Süheyla
Hanım’ın sevincine de dokunulmasın isterim. Süliş’imi ağlatmayın, kıyamıyorum.
Bölümün başındaki gerginliğin içerisindeki “Pabuç” ayarı ise öyle güzel bir andı ki. -Ki dizinin ayakkabı ayrıntısına da ilk günden beri büyük bir hayranlıkla bakıyorum.- İşte Hayat
Şarkısı’nı sevme nedenlerimden biri de bu. Çok yaşayın! Bayram Babacığımı da aç bırakmayın, bi' makarna suyu koyun lütfen.
Yazı devam ediyor...