Görevimiz tehlike, amacımız ''Aşk!''
Kaçak Gelinler'in yeni bölümünü, yeni kanalında, yeni gün ve saatinde izledik bu hafta. Tv8 kanal değişiminden dolayı son reklam kuşağını saymazsak hiç ara vermeden verdi diyebiliriz diziyi. Şahsen ben ne tuvalete gidebildim, ne de annemin yarınki günü için yapılan böreklerde ona yardım edebildim. Bu yüzden güzel bir azar işitip, terlikten son anda kurtuldum ama olsun. Güzel bir bölümdü çok, değerdi diyebiliriz.


Yo yo. İstanbul. Karşınızda KaiCan.Yo.

Bu hafta Kâinat'ın babası gelen eleştirilerden dolayı biraz daha yumuşatılmıştı sanırım. Daha az ve öz gözüktü ve olması gereken de bu bence. Kızıyla oturup konuştular, neden biz böyleyiz, neden konuşamıyoruz diye herkes eteğindeki taşları döktü. Devamı böyle gelir inşallah, nazar değmesin diyorum. Ekranlarda biraz mutlu aile görelim.
Kâinat babasıyla arasındaki sorunlarını halletti ama hiç hesaba katmadığı Ege başına büyük bela olacak o belli oldu. Hem Ege'ye güvenmeyip, hem de eline tutuşturduğu bir kağıtla Can'dan şüphelenmesi ilişkinin gidişatı için kötü sinyaller verse de, beraber yaptıkları düetle ortamı yumuşattılar. Hayranları iyi bilir Fırat Altunmeşe esasında rap müzikle ilgilendiğinden dolayı bu tarzı seçmişler sanırım. Deniz Baysal'ın sesinin ne kadar güzel olduğunu Cihan Yenici nam-ı diğer Ege'yle olan düetlerinden biliyoruz zaten ama ben ses olarak Ege-Kâinat'ı daha çok yakıştırdım. Can'ın ailesine de değinildi bu hafta, kayıp baba önümüzdeki bölümlerde ortaya çıkar umarım.


Yalnızca uyurken değil, uyanıkken de böyle başını yaslamanı isteriz Şebnem.

Şebnem'e şirketten kovulmak değil de, Selim'in ona destek çıkmaması koydu bence en çok. Haftalardır dediğim gibi Şebnem'in tek ihtiyacı Selim'e güvenebilmek. Bir Hülya'yla gezip, hop Şebnem'i öpünce işler karışıyor tabi haliyle. Neyse ki Selim çabuk uyandı ve Hülya'nın bir dolaplar döndürdüğünü anladı. Akşamına gidip Şebnem'den özür dilemesine 10 puan ama 1 liralık simit alıp elim boş gelmeyeyim demekle de benden sıfırı alıp sınıfta kaldın Küçük Bey. Bir profiterol, bir pasta almak bu kadar zor olmamalı ama özründen dolayı bunu görmezden geliyorum.


Mr.and Mrs. İnan

Hülya'nın peşinden Şile'ye gidip türlü dolaplarla ihale dosyasını almaya çalışmalarını keyifle izledim bende herkes gibi. Birde yazmadan edemeyeceğim bir nokta var ki o da, daha çok sarhoş Şebnem görmek istediğim. İçince tüm o güvensizliğini unutup Selim konusunda ne tereddütleri varsa bir bir söyledi. Güvenin ne kadar önemli olduğunu, Hülya'dan ne kadar nefret ettiğini (bunu bilmeyen yok ama olsun) hepsini saçmalayarak da olsa anlattı. Selim'de boş durmadı tabi. Şebnem'i kıskanması, fırsattan istifade saçlarını okşaması falan gözümüzden kaçmadı tabi. Abartmayacaklarını bilsem diziye Şebnem için yakışıklı bir partner isteyeceğim neredeyse. Selim'e o kadar yakıştı yani kıskançlık. Neyse Hülya'dan kurtulmuşken hiç başımızı belaya sokmayalım şimdi başka erkeklerle. Onların kaderi bir yazılmış böyle devam etsinler. İşte de, aşkta da çok uyumlular maşallah aynen devam.


Sonunda....

Bu bölümde en çok gelişme gösteren çift kuşkusuz Âlmillâ ve Özgür çiftiydi. Özgür'ün büyük fedakarlık yaparak ismini Akif Tatlıcı olarak değiştirmesi sonucu Âlmillâ bir şey demeden çekip gitmesine ekran karşısında sinir olup daha ne yapsın çocuk tarzında söylemlere başlamıştım ki, bu kez böyle bir aşka karşılık verememekten korktuğunu söyleyip içimize biraz su serpti. Yalan yok bu kez ona hak verdim birazda olsa. Onlarında aralarında büyük bir güven sorunu vardı ama şükür oda yok oldu artık. Önder'in katkıları sonucu Özgür'ü kaybetme korkusu, diğer korkularını yenince Can ve Kâinat'dan sonra ikinci çiftimizde mutluluğa yelken açmış oldu. Darısı Şebnem ve Selim'in başına diyorum.
Aileden başlayarak bölüme bir pozitiflik hakimdi genelde. Sorunlar çözüldü, herkes konuştu ve güzel adımlar atıldı ilerisi için. Bu güzel bölümde emeği geçen herkesin emeğine sağlık deyip, yeni kanalında bol reyting almasını diliyorum.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER