Bölüme Oswald Cobblepot’un şehre geri dönüşü ile
başladık ve Oswald’ın gözlerinden Gotham şehrinin nasıl yozlaşmış bir şehir
olduğuna şahit olduk. Gündüz gözü çalışan cepçiler, kapkaççılar, seks işçileri
ve bunlara “dur” diyen kimsenin olmaması. Gotham şehri bir yandan kendi koruyucularını
büyütürken bir yandan da Oswald’ın deyimi ile şehrin geleceğine el koyacak
kötüleri de geliştiriyor. Oswald her adımında daha da acımasızlaşırken gerisinde
de yeni cesetler bıraktı ve taktik değiştirdi. Saklanmak yerine işe sıfırdan
başladı. Ama Gotham, Oswald’ı seviyor olmalı ki onu en doğru yere, Gotham’ın
patronlarının ortaklıklarını pekiştirdiği bir lokantaya gönderdi. Fısıltılar
Oswald’ın kulaklarından kaçamayacak. Sonuçta ne demiş ünlü düşünür: “Bilgi
güçtür!”
Bu maskelerden daha çok göreceğiz gibi.
Dizi ilmek ilmek örerek ilerliyor dersem yanlış
olmaz sanırım. Hem her bölüm yeni bir kötü ile karşılaşırken hem bu kötü ile
daha önceki karakterlerin de bağını örüyor. Bir yandan Oswald’ı izlerken bir yandan
Selina Kyle’ın Gordon’a kendi tarzı ile yardım etmesini izliyoruz. Bir şekilde
Selina, genç Wayne’de kendini görüyor ve hiçbir çıkarı olmamasına rağmen
ailesinin katillerini bulması için Gordon’a yardım ediyor. Bir yandan da diziye
yeni kötüler ekleniyor. Hâsılı iki ters bir düz ilerliyoruz. Bu haftaki kötümüz
Baloncu idi. Henüz Gotham şehrini ve halkını koruyan Batman yok iken, bu bölüm
gördük ki en başından Gotham şehrinin bazı koruyucu denemeleri olmuş. Bu bölüm
Baloncu hukukun hükümsüz kılındığı sokaklarda kendi adaletini kendi sağlamaya
çalıştı.
Tüm bölüm kimse bu adamları kurtarmak için uğraşmadı ya.
Geçen bölümde, olaylara valinin “kendi yararına mı
değil mi?” onu hesapladıktan sonra el koyması gibi bu bölümde de polis
teşkilatı benzer bir yöntemle şehirde işlenen cinayetleri ciddiye aldı. Görünüşte
saygın ama yozlaşmış bir tüccar, Baloncu lakabı verilen birisi tarafından meteoroloji
balonlarına bağlayarak ölüme yollandı. İlk başta Gordon ne kadar ısrar etse de
bu olaya önem vermeyen Bullock, ikinci kurban bir polis olunca işi ciddiye
aldı. Bu bölüm Bullock ve Gordon’ın çalışma yöntemlerinin de farklı olduğunu
gördük. Gordon eldeki kanıtlara odaklanırken, olayın tanıklarını sorgularken, Bullock
şehrin içine dalıyor. Şehrin sokaklarının sahibi, gerçek suçlularla konuşuyor.
Polis ölürse koş,vatandaş ölürse kaç!
Gotham’ın
bu haftaki bölümünde, Gotham şehri, Jim Gordon ve Bruce Wayne’nin kendilerini
tanımlamaları için iki soru sordu: Kimin için savaşıyorsun? Gotham şehrini kim
koruyacak?
Düşün düşün çoktur işin.
Gordon ve Bullock, Baloncuyu yakaladıktan sonra
Gordon dayanamadı ve bir sonraki hedefin kim olacağını sordu. Baloncu “ne fark
eder?” dediğinde şaşırmakla kalmadı. Aynı zamanda Baloncunun kendisine sorduğu o soru Gotham şehrindeki yerini bulmasına
yardım etti. Çünkü kafasında şu yankılanıyordu: kimin için savaşıyorum? Yozlaşmış
polisler, satılmış savcılar, paraya göre yön değiştiren politikacılar, tacizci
rahipler,… Her şeye rağmen yasalar uygulanabilir mi? Gordon ilerleyen
bölümlerde bunun çatışmasını çok yaşayacak gibi.
Tüm bunlar olurken Alfred, Wayne’i gerçek hayatta
tutmanın yeni yollarını denedi. “Madem Bruce kendini sınıyorsun o zaman bunu
beraber yapalım” dedi ve Wayne’nin sınırlarını zorlamasa da tahta kılıçlarla
idmana soktu. Wayne ise Gotham’ın pis dünyasına girdi bir kere. Bu nedenle Gordon’a
o kadar güvenemiyor ve ipleri kendi eline almak istiyor olmalı ki bir şekilde ailesinin
dosyasını ele geçirmiş. Yemeden içmeden kesilen Wayne’nin iştahını (hem gerçek
dünyaya olan iştahını hem yemeklere olan iştihanı) ise haberlerdeki gazetecinin
o sorusu geri getirdi: Gotham şehrini kim koruyacak? Sanırım Wayne de bu şehir için kaderinin ne olduğunu anladı.
Sadece göğünde değil sokaklarında da kara bulutlar dolaşan şehir: Gotham şehri.
Bu bölüm Bruce Wayne ve Gordon’un geleceği için
temeller atan bir bölüm olmasının yanında Gotham şehrinin dehlizlerine de
girdiğimiz bir bölüm oldu. Ancak Gotham dizisinin
bence sorunu henüz rotasına karar vermiş olmaması. Batman öncesi Gotham
şehrinin kahramanları ve kötülerinin geçmişlerini mi izleyeceğiz? Yoksa Batman
ile Gordon’ın gelişimine mi odaklanacağız? Yoksa sadece DC Comics’in kötülerinin de dâhil olduğu dedektiflik hikâyeleri mi
izleyeceğiz?