Karadayı olmak Mahir’e yakıştı. Kabul ama Mahir’den
kabadayı olmaz. Valla bak! Ben söylüyorum diye değil. Adamın hamurunda yok bir
kere. Neden hamurunda yok diyorum? Kabadayı dediğinin silahı dolu, kalbi sert,
merhameti az olur. Sen de amma biliyormuşsun bu alemleri demeyin, çıkarım
yapıyoruz burada. Şimdi soruyorum bu saydıklarımdan hangisi uyuyor Mahir’i anlatmaya?
İlla da olacaksa da bir şey yapamam ya! Olsun bakalım ama hobi olarak olsun.
Çünkü dediğim gibi çok yakıştı Karadayı olmak.
İkiniz de ağladınız, ne oldu şimdi!
Mahir hala sanıyor ki intikamımı alıp, bu işleri
bırakacağım. Geri döndüğümde her şey eskisi gibi olacak. Babam beni affedecek,
Feride beni bekleyecek ki bekler bundan da emin o yüzden de en çok onu acıtıyor
hiç sakınmadan. Özünde niyeti bu değil tabi, Feride’yi uzaklaştırmanın başka
yolu yok biliyor, bilmediği Feride’yi uzaklaştırmanın hiç bir yolu olmadığı.
Neyse… Evine girmiş ama yatak odasına girmiyor mesela, kanepede yatıyor,
gömleklerini portmantoya asıyor. Sevdiğiyle geleceğinden vazgeçmemiş belli ki. İnşallah
ne diyelim? Gönlümüz seninle Mahir. Ah bir de Feride’yi böyle ağlatmasan!
Kundurayı dikmek için kullanılan iğneler daha büyükse demek ki.
Olmaz dememdeki en büyük sebep de babası. Nazif baba
büyütmüş onu yahu. Nazif babam ki yanlışlıkla da olsa gerçekten adam öldürmüş,
hapis yatmış, kabadayıların ahbabı olmuş ama bu işlere girmemiş bir adam.
Karısı öldüğünde iğneye ipliği bir başına geçirmeye çalışacak kadar kendi
halinde bir adam. Mahir, Nazif babanın kanatları altında büyümüş. Nazif baba
tutuklanana kadar da evinden işine işinden evine hayat yaşayan biri. Çok
akıllı, çok cesur bunlara lafım yok ama babası evde yok diye ağladı bu adam,
gözlerimle gördüm. Ağlayan kabadayı gördünüz mü? Ben görmedim. Tamam ben hiç
kabadayı görmemiş olabilirim ama bu ağlayan kabadayı olmayacağı gerçeğini
değiştirmez.
İnşallah yakın zamanda böyle arkasından değil de gözlerine bakmaya da başlarsın.
Babası şimdilik geri duruyor ama bir sevdiği var, ömrünü
adama adamış. Kendi deyişiyle gölge gibi peşinde. Nazif babadan sonra Mahir’in
en büyük zaafı. Ne kadar kalbini katılaştırmaya çalışsa da onun gözlerine
bakınca çözülüyor. Sırf bu yüzden de istemiyor onu yanında. Bir kere çözülürse
daha toparlayamaz sanıyor çünkü. Feride, bir adamın başına gelebilecek en güzel
şey. Ben demiyorum, Mahir diyor. Bakınız; “Ben dünyanın en şanslı adamı
olmasaydım, kader seni karşıma çıkarmış olmasaydı…”
Evine geldi Feride, kendi elleriyle döşediği, Mahir’le
ve çocuklarıyla yaşayacağı günlerin hayallerini kurduğu evine. Şimdi kapısını
bile anahtarıyla açamadığı evine. Kapıyı açtığında karşısında Feride’yi gören
Mahir kadar Feride de sevindi bir an, Mahir’in mutluluğunu gördüğü için. Mahir
toparlandı hemen ama Feride gördü göreceğini, hoş görmese de biliyor Mahir’i,
ta içinden biliyor. Yine de bir kadın, duymak istiyor. Mahir’in ne yaşadığını
görüyor ama bir de onun ağzından duymak istiyor. Ah Feridem sen daha çok
ağlarsın!
Hem iki metrelik adamı görme hem de kabahati ona at. Bu kadınlar hep mi haklı?
Bu kabadayı aleminin bir kılık kıyafet zorunluluğu
vardı sanki, Seyis beyimiz Orhan’a koyu renk giymelisin gibi cümleler
kuruyordu. Ne oldu iş? Hayır Mahir’in ona şahane yakışan kırmızı gömleği için
söylemiyorum. Narçiçeği rengi ojeleri ve çan eteğiyle arzı endam eden kuaför
salonu sahibi hanım ağamız için söylüyorum. Ne işi var o hatunun o godamanların
arasında anlamak güç açıkçası. Tamam, böyle esrarengiz bir tarafı var ama baya
bildiğin kadın, hani hakim olanını bile öyle pek sallamadıkları cinsten hem de
normalde kesin sulanacakları güzellikte bir kadın. Renk katmış, güzel olmuş ama
ilginç doğrusu. Hem bu Belgin’in bir lakabı var mı? Yoksa eğer “Altın Makas
Belgin” olsun, makas kesici alet ya hem kabadayı alemi için hem de kuaför için
uygun olur bence.
Dikkatinizi çekerse hiç Ayten’e değinmedim, üstelik
de Feride’nin çaresizlik içinde ondan yardım istemesine ve birlikte olaylardan
olaylara akmalarına rağmen. Peki neden? Çünkü onun için asıl eğlenceli zamanlar
yeni başlıyor. Assolistlikten hevesini aldıysa eğer Necdet’ten yiyeceği posta
da kendisine ulaşmak üzeredir. Üstüne de Mahir’in, Feride’ye karıştırdıkları
durumları öğrenmesi eklenince seyreyleyelim önümüzdeki bölüm Ayten’in
hallerini.
Sen ne diyorsun kardeş? Mahir kabadayı oldu bile
diyenler için; haklısınız ama ben hayaller aleminde yaşamayı seviyorum.