Bölümü geçen hafta kaldığımız yerden devraldık -ki
en sevdiğim şekil- Esra “alalım hepsini sorguya” dese de Ceyhun ekibimizi
sorguladı zaten haberi yok. Ceyhun’un “Doğan dayınız mı değil mi?” baskısı
karşısında soğuk terler döken Nevizadeler’in elleri ayakları dilleri birbirine
karıştı. Ekibin başı ve dolayısıyla en profesyoneli Kandemir işi toparlamaya
çalıştı ve rahmetli kayınbabamın evlatlığıydı yalanını uydurdu. Ferdi’de “bu
sırrı sadece ikimiz biliyoruz” ayağına Kandemir’i destekledi. Ceyhun yer mi
hiç, yalan söylediklerini anladı.
Komiser Ceyhun’dan bahsediyoruz artık canım
Nevizadeler maalesef karşınızda gözlerine perde inmiş aşık Ceyhun yok! Bu sefer
işin içinden çıkmak öyle kolay olmayacak. Çünkü kalbi kırılmış bir kadın ağlar
çok ağlar hem de ama içindekileri kusar bir şekilde. Ama kalbi kırılmış bir
adam susar, içine atar ve acısını unutmak için de işine sarılır tıpkı Ceyhun
gibi. Çetemiz de Ceyhun’un işin peşini bırakmayacağını bildiklerinden ve ona
giden yolda önce Şehriban engelinin aşılması gerektiğini bildiklerinden
kendilerini Şehriban’a affettirmeye baş koydular! Vira Bismillah!
Sana kahkahalar yaraşır Şehriban Ablam!
Şeytan
kaçmış bunların içine!
Ekimizin
tiksindirme operasyonu karşısında nakavt olan Şehriban depresyona girdi,
hayattan soğudu kadıncağız. Ayılıp bayıldığı ailenin korkunç değişimine mi
yansın oğluşunun kırılan kalbine mi yansın ne yapsın! Olanları bir türlü aklı
almıyor, sindiremiyor haliyle.
Deneme1:Başarısız!
Çetemiz Şehriban’a kendilerini affettirme planında
tiksindirme operasyonunda olduğu gibi adım adım ilerlemeye karar verdi. İlk iş
kızlar mis gibi bir börek yapıp Şehro’nun kapısına dayandılar ama boşuna
çırpınışlar bunlar. Şehriban nuh dedi peygamber demedi, kızlar eşikten
adımlarını atamadılar. Derya’nın ‘anne’ dediğini bile duymayacak kadar perişan
olan Şehro’ya kıyamam ama!
Deneme 2:Vicdan azabı tavan yapmış Bahadır (temsili
değil) başarısız!
Kızlar başarısız olunca sıra Bahadır’a geldi. Sosyal
ilişkileri pek de kuvvetli olmayan Baho olaya Star Wars’tan girip Nietzsche’den çıkınca Allah affetsin diye
kapandı kapı suratına.
Deneme 3: Bu da mı gol değil?
Üçüncü deneme Ferdi ve Karlos’tan geldi. Geçen bölüm
altından girip üstünden çıktıkları evi öyle bir temizlediler ki bal dök yala!
Ayol avize sildi bu adamlar avize! Ama yine de yaranamadılar Şehriban
ablalarına. Şehriban’ın gülmemek için kendini zor tuttuğu ve sonunda da
kahkahayı bastığı sahneye öldüm öldüm!
Yılın selfie’si!
Kendi geleceği için tek şansın iki aile arasındaki
buzların erimesi olduğunu bilen Maşuka Kandi’yle konuşmak isteyince
bizimkilerde son şansları olarak Kandemir’in bir şekilde Maşuka’ya yürümesi
gerektiğine karar verdiler. Kalbi ‘Kandemir’ diye atan Maşuka hayallerine
kavuşurken Kandemir de Şehriban’a kendilerini affettirebilmeleri için mantıklı
bir açıklama yapmaları gerektiğini anlamış oldu.
Shan Li’nin yaptığı ördekten ‘Mahmut virüsü’ kaptık,
kafamız bir milyon oldu diyen Nevizade kardeşler durumu uygulamalı bir şekilde
Şehriban’a anlatmak istediler ve ‘önceden hazırlanmış’ ördeği 3 diyet birden yapan
Fatma üzerinde test ettiler, Şehriban tarafından onaylandılar. Şehriban affetti
affetmesine ama Ceyhun’u ikna etmesi için bir şartı vardı, nikah günü
alınmalıydı! Yaşanan onca travmatik olaya rağmen hala nikah günü istiyor olmak
için ancak Şehriban gibi temiz kalpli olmak gerekiyor kanımca.
FerDer’cilerin yüzü güldü sonunda!
İki
aşk, iki farklı romantizm
Ferdi ile Derya’nın Kandemir’in vetosu yüzünden
gerçekleşemeyen sahil buluşması gerçekleşti ve ‘sonunda’ dediğimiz nice şey
gerçekleşti, evet tamam biri hariç! Derya o gün Ferdi’nin sahile neden
gelmediğini öğrendi öncelikle ve sonra şiir meselesini öğrendi. Sonunda
birbirlerini sevdiklerini söylediler ama yine beklenen öpüşme gerçekleşmedi!
Onlar dilek balonu yakıp uçuşunu çimlerde sarılarak izlerken bizler de darısı
başımıza iç çekişleriyle izledik bu romantik sahneyi.
Derya gibi ben de merak ediyordum Kandemir’in Karlos
ve Yaren’e neden tolerans gösterdiğini. Ferdi “onların derdi çok büyük” diyerek
Karlos&Yaren’in içimizi çok yakacağının sinyallerini verdi.
Sözlerden
çok gözlerdedir aşk!
Bir yanda şiirlerle, dilek balonlarıyla romantizm
yaşayan FerDer diğer yanda sakatat yiyip birbirine şarkı sözleriyle yürüyen
KarYar. İki farklı romantizm anlayışı! Peki, sence hangisi daha romantik? Şu
bölümden önce bana sorsan ‘sahilde sevdiceğinle beraber dilek balonu uçurmak’
dünyanın en romantik olayı gibi gelirdi. Ama şu an Karlos& Yaren’in
yaşadığı şey bana daha samimi ve daha romantik geliyor. Çünkü onlar klişeleşmiş
hareketler yapmıyor, kalıplaşmış sözler kullanmıyorlar. Seni seviyorum demenin
bin türlü yolu vardır derler ya heh işte onlar kendilerine has bir şekilde
sevdiklerini dile getiriyorlar. Karlos Yaren’i Yaren olduğu için, Yaren’de
Karlos’u Karlos olduğu için seviyor. Hayal ettikleri, olmasını istedikleri
kişiler oldukları için değil. ‘Senden ayrıyken aynı şehirde nefes aldığımızı
bilmek bana yetiyordu’ demiyor mesela Karlos göstermek için “böyle nefes
alıyordum ay burnum tıkalı” diyor. Yaren’de “kurban olurum lan ben sana” diyor
var mı daha gerçeği, varsa söyleyin. Ben çok anlatamadıysam içimdekileri Servet
Amca’nın ağzından dinleyin isterim; “Aşk üzerine her şey söylenmiştir ama
herkes tarafından değil. Şairler ve yazarlar takımından söylenmiştir, onlar
aşkı anlatmak için bu kelimelerden hep medet ummuşlardır, yanlış, ters!
Sözlerden çok gözlerdedir aşk, aşkı anlatmaya çalışmak en büyük hıyarlıktır
ulan! Kim anlamış ki sen anlayacaksın!..İlk bakışta değil son bakıştadır aşk
yani ayrılırken sana nasıl bakıyorsa o kadar sevmiştir seni işte bu kadar!”
Büyük
Takip
Doğan olayının peşine bırakmaya niyeti olmayan
Ceyhun ve Esra ekibimizi yakın markaja aldılar. Tüm bölüm boyunca adım adım
takip ettiler-ettiklerini zannettiler. Yanlış üyeleri takip ettiler çok şükür! Elinde
olsa megafonla Doğan’ın hırsız olduğunu dünya âleme duyuracak olan Esra takip
işinde tam bir fiyaskoydu, ben daha iyi takip ederim yani!
Takip edildiklerinden habersiz olan çetemiz
çocukların kaldığı surların yıkılıp yerine avm yapılacağını duyunca çocukları
topladılar ve çocuklardan Ali’nin uyuşturucu işine bulaştığını öğrendiler.
Ali’den de ‘Kutalmış Topal’a ulaştılar. Kutalmış, çocukları önce bağımlı sonra
satıcı yapan pisliğin teki. Üretici olmadığından Kolombiyalılar ile iletişimde
olan Kutalmış’a bu yoldan teklif götürmeye karar verdi ekibimiz. “Çok
eğleneceğiz” demekten dili yanan Kandemir’e güzel bir alternatif getiren “bu
sefer de yabadabadu desek?” diyen Baho’yu yerim ben!
Saçım şekil önümden çekil!
Kızlarımız Kutalmış’a tatlı tatlı yürüyüp ‘maviyle
sihir yapan Alaaddin’ ile tanıştırdıktan sonra dansla ikna ettiler Kolombiyalı
arkadaşları! Dans sahnesi güzeldi. Sonunda ağız tadıyla bir dans sahnesi de
izledik oh be! Bu sahnenin tabii ki yıldızı Karlos’tu! O nasıl kılık, o nasıl
konuşma şeklidir öldüm bittim gülmekten! En hasından bir alkış tufanı gelsin Karlitoma.
Dakikalar sonra gerçekleşecek baskından bir haber
kendilerini role kaptırmış ekibimiz
Kutalmış -az çakal değil tabii- işi yerinde görmek,
pişiriciyle tanışmak isteyince bizimkiler hemen bir laboratuar, Kandemir’den
eski kimya öğretmeni Hazım Berk ve mavi akide şekerlerinden de uyuşturucu
yarattılar. Her şey tamamdı, Kutalmış deneyeceğiz dese de ikna olmuş gibiydi
ama Ceyhun ve Esra pusuya yattıkları yerden çıkıp baskını patlattılar! Neyseki
Bahadır son anda onları gördü.
Siz birbiriniz için yaratılmışsınız!
Bölümün sonunda Esra ve Ceyhun’un nasıl bir
manzarayla karşılaştıklarını göremedik ama Ceyhun’un bakışlarındaki o konduramama,
o neyle karşılaşacağını bilmeyen endişeli tavırlarını hayranlıkla seyrettim.
Bir büyük alkış da Ceyhun’a(Salih Bademci) geliyor!
Hareketli bir bölüm izledik. Nevizadeler bu sefer
paçayı nasıl kurtaracak, Dodo meselesi nasıl kapanacak, Ceyhun onları affedecek
mi hepsini ilerleyen bölümlerde göreceğiz. Çok eğlenmedik ama güzel şeyler
hissettik, güzel şeyler düşündük bu bölüm sayesinde. İtinayla güncel meselelere
dikkat çeken tüm ekibin emeğine sağlık. Çok eğleneceğimiz bölümlere diyelim!
*Fotoğraflar için İclal Tuna’ya teşekkürü bir borç
bilirim:)
Çağla Akyürek