Kaderden çaldığımız anlar
Madem başa geleni çekeceğiz, o zaman geriye yapacak tek bir şey kalıyor: Kaderden çaldığımız her an kâr yazılsın hanemize, iki haftadır Efe ve Nisan’ın yaptığı gibi... Ama biliyoruz ki; ne onlar birbirlerine, ne de biz onlara doyduk. Zaten 7. bölümün sarhoşluğu geçmemiş. Bir dolu seyirci adeta ellerimizde meşaleler Nisan- Efe bayraklarını sallaya sallaya oturduk ekran başına. Evet, istediğimiz buydu ve hatta daha fazlası. Ağza çalınmış bir parmak bal değil. Gördük ki bir parmak bal olmasa da, bir kavanoz balla bölüm finaline bağladılar konuyu.

Bu iş çok yazıldı. Daha da çok yazılacak. Yan yana bu kadar iyi duran bu ikilinin üstüne giderken biraz insaflı olmak gerek. Hem de bu kadar güzel anlar yaşamışlarken. Erken bahar vaktinde Şile’de çekilen sahneler çok başarılıydı. Nisan’ın erken açan çiçek için “ Güneşe aldanıp çiçek açmış aptallar” yorumu, tam tamına kendilerine söylenmiş gibiydi. Yine bu bölümün en iyi iki sahnesinden biri Efe’nin rüya sahnesiydi. Tam bir rüya atmosferi yaratılmıştı. Keşke biraz daha uzun sürse, biraz karabasan boyutuna kaysa muazzam olacaktı. Mete’nin yüzüğü bırakarak verdiği “ Ben yokum artık, keyfinize bakın” mesajı, sanırım Efe tarafından pek algılanmadı. 20 sene önce çocuklukta tohumları atılan bir aşkın önündeki tek engel vicdanı değildi zaten. Zaten uyandıkları vakit, gündüz kâbusu olarak Seda, olay yerine intikal etti. Bölümün kalanı, Efruz ve Efe’nin flörtleşmeleri ile geçip, Seda’nın hain planının meyvesini vermesiyle son buldu. Sanırım o esnada Nisan’ın zihninde “ Seni bana yar ederler mi” melodisi çalıyordu. Neyse Seda'cığım, Efe ile evlenip kocanı en iyi arkadaşının yanında görmek ne demek bir de sen anla! İnşallah Efe ve Nisan da o esnada bir bebek yaparlar da, empatinin anasını ağlatırsın.



Yüzüğü oraya bıraktım, bundan sonra Nisan ancak yengem olur.

Her neyse bu bölüm Türk dizilerinin en büyük yarası bir hastane sahnesi ile başladı. Olmuyor olamıyor. Esasen bir sağlıkçı olarak yazmadan duramıyorum. Masasındaki monitörden, acil sinyalini gördüğü halde, doktor çağırmadan komşu teyze gibi içeri giren hemşire, doktor çağırmayı ve müdahale etmeyi Efe söyleyene kadar akıl edilmemesi, Mazhar’ın midesine yapılan kalp masajı… ne ararsanız var. Neyse ki Mazhar dokuz canlı çıktı da elektroşok sahnesine girilmedi. Sonra Yakup geldi, yine iki lafla Mazhar’ı susmaya ikna edip perdeyi kapattı. Böylece geçen bölümden kalma "Mazhar konuşacak mı" meselesi çarçabuk ve tatmin edici olmayan bir şekilde rafa kaldırıldı. Zaten bu bölüm tıka basa doluydu. Eş zamanlı olarak İsmail’le utancı, Seda ile gerilimi, Kadim ve Efruz ile buruk bir sevinci, Efe ve Nisan ile aşkı yaşadık. Kafalar bir geldi bir gitti resmen. Bir sezonluk iş yine bir bölüme sığdırıldı.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER