46: Narnia’ya uzanan kahverengi palto
Klasik bir psikopat Murat, babasının kahverengi paltosunu giyer, antika arabayı alır, bomboş otobanda hemen arkasında onu takip eden Salim’i görmez ve ayahuska aldığı zaman belirlediği kurbanına ulaşmak için amcası Ferit’e koşar… Pardon, uçar!

Size kardeşini kurtarmaya çalışan, insanlara yardım eden, öğütler veren profesör Murat’ı mı yoksa psikopat Murat’ı mı daha çok sevdiğimi söyleyemeyeceğim ama, Erdal Beşikçioğlu’nun tam anlamıyla çifte karakter yarattığına ve yaşayarak delirdiğine o kadar çok inandım ki izlerken tırsıyorum. Bu nedenle psikopat Murat’ın oynadığı sanatsal ruh halini izlemek 46’nın sunmayı hedeflediği “farklı bir şey” dokusunu daha derinden hissettiriyor.

Bu bölümde, önceki hafta dünyasına girebildiğimiz 46 evrenine ait ilk şifreleri almaya başladık. Artık kafamızda soru işaretleri yaratmaya başlayan ve anlık şoklamalarla hikayenin perde arkasını buğulu bir şekilde gösteren, belki de bölümlerce sürecek sırları ve bu sırlar arkasına gizli hikayeleri izlemeye başlayacağız.

Anlaşılan her bölüm iki karakter arasında süregelen “biraz uzun” sohbetlere alışmak zorunda kalacağız. Aslında şu soruyu sormak lazım, 60 dakika bir ürün ortaya koyulsa bile bunun ne kadarı dolgu olmalıdır? Meselenin süreyi kısaltmaktan ziyade sahnelerin içini doldurmak olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden 60 dakikalık bir dizide istemem ki Salim "duvara düşme" anısını detaylıca anlatsın…

Daha önce Murat’ın ayin içeceğini içmeden önceki ve sonraki haliyle iki farklı karaktere büründüğünü söyledik ama bu bölümde bu iki farklı karakter yapısının karışıp farklı zamanlarda art arda nüksetmesine şahit olduk. Murat cenazedeyken, Ceyla’nın babasının, ölmeden önce son söylediklerini hatırladı. Ardından gün ortasında içeceği almamasına rağmen sanrılar gördü ve Salim’i bayıltıp psikopat kimliğine bürünerek babasının ölümünde parmağı olduğunu düşündüğü kişilerin peşine takıldı. Yani Murat’ın profesör ve psikopat karakterlerini birbirinden ayıran sınırları çizen ayahuska içeceğinin belirleyici özelliğinin bir nebze ortadan kalktığını ve Murat’ın artık ruh halinin zaman zaman nüksedeceği karakter yapısına göre şekilleneceğini görüyoruz. Artık içeceği düzenli olarak almasa bile aniden değişecek olan psikolojisiyle sürekli ve  farklılaşan Muratlar görmeye hazır olacağız anlaşılan…

46, her ne kadar başarılı efektlerle hikayesini anlatmayı denese de dün akşam yayınlanan bölümde Murat’ın beyaz bir fonda uyanıp dondurmacı evrenine girişini beğenemedim. Fonun ve efektlerin sanallığının “ben buradayım” dercesine verilen vurgusu sahneye odaklanmama engel oldu. Oysa gerçek bir mekanda daha farklı bir figürasyon ve sanatsal çizimle bambaşka bir sahne çekilebilirdi. 46 oyuncuları dizi başlamadan önce, 60 dakikalık formattan dolayı giydikleri kostümden kullandıkları eşyalara kadar çok büyük bir sorumluluk ve titizlikte olacaklarını belirtmişlerdi ve bunu ilk iki bölümde de çok iyi bir şekilde sunabildiler ancak özellikle Murat’ın sanrılarının pıhtılaştığı sahnelerin daha gerçekçi ve duyguyu, gerilimi yok etmeyen sanatsallıkla kurgulanmasını tercih ederim.

İş artık Enzo’yu uyandırma boyutundan taşıp bambaşka bir dünyaya akmak üzere. Selin’in sırları, bu sırlarla oynayan Doğan’ı ve tüm bunların üzerinde benliğinde iki farklı karakterin birleşimini taşıyan bir profesörün mücadelesini izlemeye başladık. Gerilimi yüksek, şaşırtmaya başlayan, soru işaretleri oluşturan bir bölüm izledik ama korkuyorum açıkçası. 46’nın kısa sürede evirilerek klasik bir polisiyeye ve ısrarla reddettikleri klişeleşmişliğe dönüşmesinden korkuyorum.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER