Birilerini
sevmeden hayata tutunamayanlardanım. Sevmenin, insana ilham verdiğine
inananlardanım. Çok ve hep sevmek isterim. Ben sevmek istedikçe kaçan,
huysuzluk yapanlardan ise arkama bakmadan kaçarım. Gönlümü açıyorsam, sen de en
azından varlığını göstereceksin o kadar!
Peki,
ben neden böyle bir giriş yaptım, anlatayım. AyCan… AyCan aslında ben dâhil birçoğumuzun
hayatının prototipi gibi, değil mi? Kaçarsın kovalarlar, istemezsin burnunda
biterler, tam çok ve hep sevmeyi eyleme dönüştüreceksindir, gönlünü
açmışsındır, birileri ya yapmadıklarıyla ya da yaptıklarıyla, senin bin bir
emek verdiğin kumdan kaleni bir tekmede devirirler. AyCan’ın da başına geldiği gibi…
*
İlişki
Durumu: Karışık dizinde geçtiğimiz hafta, en son Can’ı Ayşegül’e güzel haberi
verirken bırakmıştık. Ayyy, haber nasıl güzel olmasın! Komşuculuk CAN’dır! Ayrıca
balkondan balkona, duvardan duvara, camdan cama olan aşklara da varız. Çünkü
çok tatlılar. ^.^ Ayrıca Can ve
Ayşegül komşu olduysa, gıybetlemesi de bize düşer.
Mahallenin "Keserim topunuzu!"cu abisi. He he deyin çocuklar :)
Otuz
sekizinci bölüm (finali hariç tabii ki) AyCan aşkına doyduğumuz bölümlerden
biri oldu. Bu konuda hem fikiriz, değil mi? Yeni başlangıç Can’a da Ayşegül’e
de çok iyi geldi. Ayrı ayrı olduklarında bile birlikte olmayı bu kadar iyi
beceren bir çift zor gelir. Ne diyor Cemal Süreyya:
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı
kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu
bükük
AyCan
sahneleri de aynen böyleydi. Arada unuttuklarım olsun istemiyorum ama duvardan
duvara hasta numaracılıklarını mı söylesem, Can’ın Ayşegül’e yaptığı balkon
konuşmalarını mı, yoksa kapı önü romantizmlerinden mi bahsetsem ya da beraber
Ayşegül’ü evini boyamalarını mı anlatsam? Ama içlerinde en romantiği, kesinlikle, Can’ın elinde Ayşegül’ün kitabıyla, Ayşegül’ün yatağında ve Ayşegül ile
uyumasıydı. Demek ki bazen bir “kapat-aç”a ihtiyaç duyuyor insan.
Bu çocuk, bu kızı öpemedikten sonra dirseğinden farkı neeeğğğ?
Yıl olmuş 2016, hala duvardan komşu dinleyen var. Steteskop kullan bari. ^.^
Can,
Ayşegül’ün dibinde olunca Ayşegül’ün iç hesaplaşmasını da duymasak olmazdı.
Tüüüüüm İlişki Durumu: Karışık izleyenleri gibi onun da kafası “karışık”. Bir
yanı mutlu; diğer yani hüzünlü ve kararsız. Kişisel fikrim Ayşegül’ün Can’dan
ne beklediğine en kısa sürede karar vermesi yönünde. Ya ne olursa Can’ı bırakmayacak
ya da ağlaya ağlaya Can’dan vazgeçecek. Nokta.
Rüya gibi rüya! Yoksa "Ancak rüyanızda mı?" Anaammm!
Şu
rüya konusunda ayrıca gelmek istiyorum ama ilk önce @banboz’un psişik güçlerle
başkasının rüyalarına girmeyi nasıl başarıyor, onu öğrenmem lazım. Geçtiğimiz haftalarda
benzer rüyalar gördüm. Sahne aynı; kahramanlar farklı. Ama asıl mevzuu AyCan!
İnsan “Rüyalar gerçek olsa!” demeden duramıyor. Özellikle ikisinin beraber
gördüğü rüya… Allah be! Rüyalarda söz verin, uyanınca uygulayın. O da olur, fark etmez.
Domestik olduğu kadar da nalbur olan bir erkek!
Çok çalışmıştı halbuki, bir öpcüğü haketmişti!
Belirtmeden
geçemeyeceğim: Bu İlişki Durumu: Karışık’ın erkekleri de pek becerikli. Birinin
elinde boya ev boyar, diğeri musluk mu tamir ediyordu, ne? Musluk bir şey değil
de boya yetenek işi. Canımız Can, dalgasız boyadı. Can becerikli olduğu
kadar da kunduz Ayşegül’ü için de endişelenen tatlı bir adam! Bir “Başım döndü!”
lafına kızın etrafında nasıl pervane oldu. 100 points! Ayrıca Can’a meraklı
komşundan kaçarken dolaba saklanması, çıkarken de dolabın altında kalmasından
dolayı 100 points daha! Yalnız Berk Oktay, o dolabın içerisine nasıl girdi,
biri bana açıklasın!
Yazı devam ediyor...