Kaç canı kaldı Hızır'ın?
Ölüm melekleri…
Bu hafta Eşkıya’da Yunus bebeğin aranması etrafında şekillenen bir bölüm izledik. Her ne kadar bölümde bir miktar aksiyon olduysa da, bize hissettirdikleri açısından durağan bir bölüm izlediğimizi söyleyebiliriz. Eşkıya bir süredir, gerilim ve merak unsurunu sadece son sahnesine yerleştiriyor. Bu da bölüm içinde duygudan duyguya koşmamızı ya da tabir-i caizse hop oturup, hop kalkmamızı engelliyor. Konuya teknik yaklaşıp, okuyanların canını sıkmak istemem fakat Eşkıya’nın geldiği nokta, sadık bir izleyicisi olarak beni hayli endişelendiriyor.

Daha önce de Hızır’ın benim kafamda pek de birbirine bağlanamayan lokal engellerle savaştığından bahsetmiştim. Lokal engelden kastım, ana karakterin karşısına çıkan kısa ömürlü engeller. Bu engellerin, ana hedefi unutturmadan, onun şemsiyesi altında birbirine bağlanması seyirciye haz verecek bir durumken; ana hedefin olmadığı ya da gözden kaçtığı durumlarda bir başı boşluk hissi yaratabiliyor.

Geçtiğimiz hafta da değinmiştim, ben, Hızır karakterinin ana hedefini fena halde ıskalamış haldeyim. Hızır ticarete devam edip para kazanmaya mı, devleti kurtarmaya mı yoksa sadece hayatta kalmaya mı çalışıyor? Hayatta kalmak, bir ana karakter için motivasyon kaynağı elbette olabilir, ama o zaman kimlerin ayağına neden basmış, neden düşman edinmiş oraya bakmak gerekiyor. Hızır ticareti yaparken mi, yoksa devleti kurtarmaya çalışırken mi düşman edindi işte bende oralar hep kayıp… Maalesef etrafta duyulan "Hızır tehlikeli", "asıl sorun Hızır" lafları da benim karnımı doyurmuyor.

Uzun lafın kısası, Hızır’ın hangi nihai amaçla bu kadar düşman edindiği sorusu yanıtlanmadan, hikayedeki bütünlüğe odaklanamıyorum. Daha da acısı, Hızır bu düşmanları af buyurun bir takım salaklıklar silsilesi sonucu ediniyor. Sibiryalı örneğin… Hatırlarsanız, Hızır devletin kasası durumundaki Sibiryalı’nın deposundaki dolaresleri almış ve parayı masadakilere dağıtmıştı. Masadaki üstün zekalı tiplerin parayı geri vermemesi, Hızır’ı son derece güç bir durumda bırakmış ve neticede Özlem ölmüştü… Sibiryalı’ya yapılan bu saçma hareket, Viktor’u ortaya çıkarmıştı.


Yazı devam ediyor..

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER