Poyraz Karayel:
Ta ta taam.. İşte karşınızda "manyaklar geçidi"
Evet, tam anlamı ile bir manyaklar geçidi! Nur topu gibi gelen yeni manyağımız Neşet.. Babası ölsün diye haftalarca etmediğimiz beddua kalmadı, şimdi  ise daha ilk haftadan adamı mumla arıyoruz. Poyraz’dan bahsetmiyorum bile. O manyakların en tatlısı, en sempatiği zaten. He, bir de yeni nesil işlemcili Sinan var sırada. Ummanlara gelince, Sado yılların emektar Deli Fişeği! Şimdi de mekanlarda adamların kafasında şişeler patlatan Ayşegül’ümüz var! Kısacası, “Bunların hepsi manyak Albayım!” Hadi o zaman buyurun ellinci kez manyaklar geçidinden geçmeye..

Ben  demiştim demeyeceğim elbette. Çünkü hepimiz Zaten Neşet’in bu kadar sakin ve iyi olmasının kuzuların sessizlik evresi olduğunu tahmin etmiştik. Ne demiş çok sevgili ve ileri görüşlü atalarımız? Gelen gideni aratır.. Hem de ne aramak, mumlar da yetmeyecek bize! Adil’i o diri diri gömüldüğü topraktan çıkarmak istediniz değil mi? Çünkü Neşet gümbür gümbür geliyor. E, haliyle beni de alıyor bir merak. Ethem Hoca’yı bilen bilir kendisi gözümüzün yaşına bakmıyor. Ve bence şu anki en büyük olayı Neşet’in yapacağı manyaklıklara odaklanmak. Adil’e bunca kötülüğü yaptıran hoca, Neşet’e Ayşegül ile ilgili neler yaptırır neler… (Yazar burada gelsin yeni bölümler diyerek, mutlu oluyor.)


Geldiği sanılan "adalet"

Burnuma çok güzel işlenmiş psikopat bir Neşet kokusu geliyor. İlk gördüğüm andan itibaren Neşet’e kalpten inandım. Benim için böyle karakterlerin başarısı "rahatsız edici"likleri ile doğru orantılı. Yani, izleyici olarak izlerken ne kadar rahatsız olursam, karaktere ve yaptıklarına o kadar inanıyorum. Makarna yediği, kediyi korkuttuğu an gibi ufak detaylar, Ayşegül’e bakışları, mimikleri o kadar rahatsız edici ki.. Resim yaparken dinlediği müzik, odadaki küçük detaylar da bu rahatsız ediciliğin arkasını dolduruyor. Bunun yanında “kötü adamların” da zekisi makbuldür benim gözümde. Adil gibi olaylara dan dun girmeyen, ikili oynayan ve en önemlisi kendini sevdiren kötü adamlar hep daha iyi işler çıkarmıştır. İzlerken bana hafiften bir Zafer’i de hatırlatmadı değil. Eğlenceli ama bir o kadar da acımasız kötülerden. Ayşegül’e olan zaafını ilk andan itibaren hissedilir boyuttaydı, bu nedenle  Ayşegül’ü çizmesi beni şaşırtmadı. Şimdi öğrenmeyi merakla  beklediğim şey ise, bu takıntısının nasıl başladığı.

Peki, Adil’in ölümü yeterli mi? Tam karar veremedim ona. En büyük korkusu karanlık olan yetişkin bir Adil için gayet korkutucu diri diri gömülmesi de cabası. Sanırım beni tatmin etmeyen nokta, bütün bunları Ummanların kendi başarısı değil de Neşet’in planının parçası olması.


Yazı devam ediyor...


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER