İso konusuna dönecek olursak Elif, Ayşegül’ü yine
sağlam tehdit etti. Etti etmesine de umarım tarih, Elif için acı bir
tekerrürden ibaret olmaz ve yaptıklarının farkına varır. Hamilelik olayını
unutmak mümkün mü? Adalet aksayarak da olsa geldi ve sırrı bir şekilde açığa
çıktı. Geç bile kalmıştı, çok iyi oldu.
Gülmek güzel.
Bu bölümün AyCan sahneleri, öyle tahmin ediyorum ki,
çoğumuzu gerçek dünyanın debdebesinden bizleri birazcık da olsa uzaklaştırdı. Ayşegül’ün
olan bitenden habersiz Can’ı heyecanla karşılaması, Can’ın Ayşegül’ün yazısını
okuması, parktaki halleri, sarılarak uyumaları ve Can’ın not oyunu. Ne güzel
bir aşk oyunudur o… En bi’ sevdiğim! Almaya da bayılırım bırakmaya da! Bazen
kitabın arasına en sevdiğin şarkıyı yazar bırakırsın, bazen en sevdiği şairden
bir-iki dize. Bazen de adım adım sevdiğini yanına çağırırsın o notlarla, Can
gibi. Neyse…
Naçizane bölüme damgasını vurduğunu düşündüğüm sahne
ise Ayşegül’ün Elif’in evindeki konuşmasıydı. Yaşadığımız da günlerin etkisiyle
de sevdiklerimize daha sıkı sarılmamız gerektiğini hatırlattı. İçimdeki Ayşegül’ün
farkına vardırttı. Seviyorsan tamamdır arkadaş!
***
Her şeye rağmen harıl harıl çalışan ve ekranın karşısından güzel kalkmamızı sağlayan tüm ekibin
ellerine, kollarına, emeklerine sağlık. İyi ki varsınız!