‘‘Bir Filistin vardı. Bir Filistin gene var.’’
''Düşlerin Filistin'i ve acıların...''

Toprağından şair fışkıran memleket Maraş’ın Yedi Güzel Adam’ı bu hafta onlarca yıldır ateş altında varlık mücadelesi veren Filistin’e selam durarak açtı bölümü. Filistin’i içinde bir derin yara gibi taşıyan Nuri Pakdil, gecesinde, gündüzünde, gerçeğinde ve düşünde başka hiçbir dert ile dertlenemez oldu. Acıyı bunca hisseden şairlerin elbet Filistin için söyleyecek sözleri vardı. Ellerini taşın altına koyup bir konferans düzenlediler. Sözü silahı olan şairler yüreğini döktü ortaya. Filistinli şair Mahmud Derviş’i de selamlayarak, dediler ki: ‘‘Bir Filistin vardı, bir Filistin gene var!’’

Barış için bedel ödemeye hazır bir yiğit öğretmen: Erdem Bayazıt
Konferansın düzenleneceği salonun önünde okul müdürüyle karşılaşan Erdem Bayazıt kendisini hiç de şaşırtmayan bir tavrın muhatabı oldu. Müdür Bey tarafından tenkit ve tehdit edildi konferansa katıldığı için. Çünkü Müdür Bey’e göre o konferans yasak ve tehlikeli bir eylemdi. Ve barış için birileri adım atacaksa onlar öğretmenler olmamalıydı. Erdem Bayazıt’ı tanımıyordu Müdür Bey. Kuru tehditlere bir tebessümle göz kırpıp geçeceğini bilmiyordu. Barış olacaksa dünyada ve bunun için bir bedel ödemek lazımsa Erdem Öğretmen buna talip idi.
Zaten barıştan mesul olmak ancak bir öğretmene yakışmaz mı? İki kere ikinin dört ettiği kadar gerçek değil mi bağımsızlık öyküleri? Çocuklara ‘Ali ata bak’ öğretilirken bir yandan da ‘yaratılanı sev’ fısıldansa kulaklarına, dünya daha güzel bir yer olmaz mı?

 Bebek Bayazıt'a sürpriz hazırlıyor onun şair amcaları.

‘‘Dedesi ezan okuyacak kulağına, biz şiir…’’
Erdem Bayazıt’ın doğacak bebeği için güzel bir sürpriz hazırlamak peşinde arkadaşları. İnsanın şair babası ve onun da şair arkadaşlarının olması ne muhteşem bir duygudur kimbilir. Cahit Zarifoğlu en naif haliyle tanımladı hediyelerini. Dedi ki: ‘‘Dedesi ezan okuyacak kulağına, biz şiir…’’
Doğacak bebeğe bir defter alıp içine birer mısra yazarak bir şiir hediye etmek ona ve bu vesileyle -bence-  hayata bir sıfır önde başlamasını sağlamak ne incelikli, ne zarif bir düşünce.
Şairler böyle ince düşünür çoğu zaman.
Ve şairler bu yüzden çoğu zaman erken ölür.
 
Cevat’tan yürek sızlatan ‘Arkadaş’
Dizinin asi, haşarı fakat çocukluğuna en inilesi, en çok bağıra basılası çocuğu Cevat bu hafta hem sevdiceğinden ayrı düştü, hem de ikiz gibi gezdiği Hakkı’sından. Sevdiği kızın dayısı ülkücü çıkınca, Cevat da devrimci bir genç arkadaş olunca kızımızın payına bağrına taş basıp Cevat’tan vazgeçmek düştü. Herkes haklı kendince. Öyle tehlikeli günler. Üzerine benzin dökülmüş bir şehir. Kim ters bir hareket yapsa şehir alev alev yanacak. Herkes istiyor ki o ilk kıvılcım benden çıkmasın. Büyükler bu yüzden öfkeli ve temkinli. Gençler bir o kadar dolu dizgin.
Hakkı da Cevat’ın kendisini son zamanlarda ihmal ettiği düşüncesiyle kırgın Cevat’a. Başında devrim yelleri, gönlünde kavak... Hal böyle olunca tatlı tatlı bir Arkadaş döküldü Cevat’ın dudaklarından.
Bayıldık biz. Tekrarını hatta başka şarkıları da dinlemek isteriz Bora Cengiz’in güzel sesinden.

 Sağım, solum, hamurum: insanlık.

Artık herkesin bir sıfatı var isminin önünde
Komünist Cevat, Alevi Hakkı, Gerici Erdem, Faşist Kahraman...

Farklılıklarımızla zenginleştiğimizi hiç kavrayamamış ya da böyle bir derdi olmamış bu sistemin hepimiz için özenle hazırladığı kulplar var bu hayatta. Yeri ve zamanı gelince sessizce yakamıza iliştirilen ateşten kulplar. Oysa biz kardeştik her şeyden önce. Ve hiçbir sıfata ihtiyacımız yoktu üstelik.

Dizide bu durumun farkında olan pek az insan var. Yolu şiirden, öyküden, muhabbetten geçenler görüyorlar ancak gerçeği. Öğrencilerine siper oluyor, onları sokaktan çekmek için var gücüyle savaş veriyor, dünya barışı için kafa ve gönül yoruyorlar.

Yedi Güzel Adam’ın anlatacak çok hikayesi, ağlatacak çok sevdası var daha.
Emek veren herkesin gönlüne sağlık.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER