Allah’tan Haluk ve ona eşlik eden Rüzgâr (arada da komşular) var, vallahi kopuyorum onların sahnelerinde. (Laf aramızda Haluk’un tek başına olan sahnelerine de ayrı bayılıyorum, muhteşem bir şey. Bu tıpkı tek başına koca sahnenin tozunu yutup oyunu tek başına sırtlayan tiyatro oyuncusu ya da tek başına sahneye çıkıp insanları her hareketiyle kahkahalara boğan stand-up’çının bıraktığı tat gibi çok lezzetli ve eşsiz.. Tadı damağınızda kalıyor.) Cici(!) Müge’yi ne kadar sevmiyorsam bir o kadar Rüzgâr’ı cici buluyorum efenim, abisinin enerjisine enerji katıyor ve o enerji bize kadar ulaşıyor ^^

Korkmayın, buyrun.. Yüzsüzüm ama zararsızım
Hiç unutur muyum Müjde cadısını, bu bölüm daha bir sinirlerimi gerdi kadın. Derdi ne anlamıyorum her şeye sahip olan insanlar da ne yapacaklarını bilmiyor. Çok verip azdırtma Allah’ım sonra böyle oluyor işte, neye saracağını şaşırıyor insanlar. Kadın o kadar fesat ki adamcağızın neler hissettiğini umursamadan bir an önce belgeyi imzalatma derdinde, pişkin pişkin geldi o beğenmediği evde saatlerce oturdu kaç saat, te allam! Ama çıkacak oyunu sinyallerini aldık, yakındır.
Bir de bölüm boyunca “Ya ne kadar tatlı çocuk!” demekten kendimi alamadığım Efe gerçeği var. Çocukcağız bana kaç level atlatıp keşke benim de böyle bir torunum olsa dedirtecek kadar tatlı NET! (İsmini bileniniz varsa yoruma bekliyorum, fena merak ettim.)

Demek espriyi anlamadın!
Bölümde, Haluk’un Ece'nin maline bakıp Ece'nin ona neden soğuk davrandığını anladığı; flashbackin gelmesini beklerken kameranın Haluk'a yaklaştığı sırada söylediği “Dur kardeşim ya hatırlayamadım daha, üzerime üzerime gelip duruyorsun.” repliği şahaneydi , oldum olası böyle incelere bayılırım. Leyla ile Mecnun’a da selam olsun buradan, kaç kişi tanıyorum L&M’den sonra aile, mahalle sıcaklığı hissedip Baba Candır izleyen, keza ben de öyle. Demem o ki bu sıcaklığını kaybetmeden absürdlüğünün de bugüne kadar olduğu gibi sınırını koruyarak yoluna devam etmesini umuyorum, çok seviyoruz bu karışımı biz.
Yazımı tamamlamadan önce de bir sıkıntımı dile getireyim Ceylan karakterinin o büyümüş de küçülmüş tavırlarını sineye çektim neyse ama Salih Baba’ya sürekli babacım da babacım diyip yıkama yağlama yapması beni sahnenin gerçekliğinden uzaklaştırıp birazcık da irrite ediyor, o yönü biraz törpülenirse seyirci olarak daha mutlu olacağım. Not düşmek isterim karakterin kendisinde sıkıntı var yoksa Melis Tüzüngüç şahane performanslar sergiliyor.^^
Görüşmek üzere.