Aziz
Nesin’in kaleme aldığı benim de Yücel Erten rejisiyle, Ankara Sanat Tiyatrosu’nda
izlediğim Azizname oyununda “Alacakaranlık”tan bahseder. Eserde der ki:
Varımtrak yokumsu…
Tatlımtrak acımsı…
Salımtrak ama çarşambamsı…
Batılımsı da doğulumtrak…
İlerimsi de biraz gerimtrak…
Benim
de bu hafta başlık ilhamım buradan geldi. Doğrular, yalanlar, gerçekler, sırlar…
Doğrular yanlışları çekiyor içine, sonra bir bakmışız yanlışın içinde bir yerde
bir doğru var. Durum alacakaranlık gibi: ne doğruya yakın ne de yalana... Gerçek, gerçeğe benziyor gibi de biraz yalan gibi sanki… İlişki Durumu: Karışık otuzuncu bölümüyle ne demek istediğimi anladınız.
*
Kaç
haftadır, Elif’in hamilelik yalanı için oraya kadar mı #BurayaKadar mı dedik durduk.
Bu yalan elbet bir gün ortaya çıkacaktı. Öyle ya da böyle! Tezgâhın bu kadar uzaması,
evet biraz rahatsızlık verici ama parola neydi: Bardak daima dolu! Bu tezgâhta
kimin sinsi, kimin düzgün olduğunu da gördük. Çok iyi oldu!
Yakınlarda, bildiğiniz güvenilir bir sığınak var mı?
Mediha
mesela… Ayşegül’ü, Can’a yar etmemek için neler yapmıştı, hatırlar mısınız? (Favorim
üfürüklü sudur.) En sonunda Can’ın bekârlığını da fırsat bilerek Elif ile hamilelik
oyununu başlattı. Böyle işler Elif’i misliyle aşardı. Aştı da. Elif’in iyi
olmak gibi kaygısı yoktu ama Murat’ın ardından Can’ı da kaybetmek
istemiyordu. Sonuç olarak Can’a giden her yolun mubah olduğunu kabul etti ve
bu işe girdi. Sanırım kötü olmak ya da kötülük yapmak kara delik gibi bir şey. Nasılsa
bu yola girdim, bir-iki fark etmez deyip yardırmak, kötülüğün doğasında var.
Ama bugün geldiği nokta “Hööhh”lükte doktora derecesi. Gözünü kırpmadan nasıl
harcadı Gülendam’ı! Emekçi o, emekçi! Ama dediğim gibi: Çok iyi oldu. Herkesi teker
teker tanıdık, tanımaya da devam ediyoruz.
Elifciğim bu hikayenin hırsızı sensin farkında mısın? Can'ın hayatı, Ayşegül'ün hatta Murat'ın hayatlarından neler çaldın,sayalım mı?
(Ha,
bu demek değildir ki Elif baştan sona haksız. Hem Can’ın hem de Murat’ın Elif’i
koşa koşa öptükleri zamanları da unutmadık. Ona mı hırslandı, nedir? Ama yolun sonuna geldi. Ayşegül, artık her şeyi biliyor. İpler Ayşegül’ün elinde
gibi ama bu işler belli olmaz. “Varımtrak
yokumsu…”)
Heeeyyy!!! Alllooooo!!! Ayşegüüülll!!! Başkaaaann!!! Müdüüüüür!!! Önüne bak, önüne!!!
Murat…
Offf ya Murat konusunda hiç gelmek istemiyorum. Kendisini böyle tanımak
istemezdim. Murat’ın, kazada kafasından darbe aldığı kesin. Ayyy, sinsiliklere
bakar mısın sen ya? Başbaşa kalmacılıklar, Gülendam’ı paketlemecilikler,
Ayşegül Elif ile ilgili durumu söylediğinde bilmemezlikten gelmecilikler, Elif
ile Ayşegül’ün arkasından oyunlar çevirmecilikler. Neymiş efendim, Paşam
Ayşegül’ü kaybetmek istemiyormuş da, onunla sevgililer günü kutlayacakmış.
Burjuva! Eğer Ayşegül’ü dediğin kadar çok seviyor olsaydın ona en güzel hediyeyi,
yani “doğruyu” verirdin. Seven adam böyle yapmaz, yapmamalı! Hem seviyorum,
kaybetmek istemiyorum diye rüzgâr yapıyor hem de arkasından bir sürü alavere
dalavere!
Yazı devam ediyor...