İçimizdeki Melek'i öldürmeyin!
Bu dünyanın erkeklere ait olduğunu söylerler. Bazen gerçekten de öyledir. Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır. Çünkü arkada durur kadın. Mesela yalnızca rüyalarında özgürdür. Diğer zamanlarda kendini feda etmekten, geleceği hayal etmeye fırsatı yoktur. Hadi itiraf edelim... Kadınları güvende tutmak için üretilen şekilli düğmeli fikirler, şeker pembesi taksiler ve daha pek çok tecrit alanı aslında kadınlar için değil. Hepsi erkekler dünyaya daha rahat sığabilsin diye. Bir çember çizdiğinde neler olur? Kendini mi içeri kapatırsın? Yoksa senin dışında kalan herkesi çemberin dışına mı hapsedersin?

Kadınları, kadınca savaşmayı, kadınca ölmeyi anlatan dizi... Bu hafta diğer haftaların aksine içime işleyen bambaşka şeyler buldum. (Sanki diğer haftalar hiç bulmuyordun) Kadınların cirit attığı Şamverdi Konağı'nın en çelimsiz, en görünmez kahramanlarından biriydi Melek. Kahramandı diyorum, çünkü daima içinde açığa çıkmak için bir cevher olduğunu hissettirdi. Karagül portresini çizen kalemler, Melek'i gözümüzün önünde yavaş yavaş yetiştirdi. Nihayetinde göğüs kafesini kırdı ve içindeki amazonu uyandırdı. İyi ki!

Asım ve Rüzgar'ın minik sohbeti ufak tohumlar ekti şimdilik. Geçen bölüm Kendal'ın Asım'a olan ilgisinde de görmüştük, Asım küçükken sağlıklı bir çocukmuş. Belli ki sonrasında bir şeyler olmuş ve Asım da hatırlamıyor. Belki Kendal'ı o şeker baba modelinden çıkarıp karanlığa çeken şey de budur. Sebebi mi? Bekleyip birlikte öğreneceğiz.

Bu bölüm en çok Melek'i dinledik. Bu bölüm sadece Melek'i dinledik. Dizilere ağlayacak biri değilim ben. Gerçekçi yaşamak uğruna bir damla alkol tüketmedim şu yaşıma kadar. Ama bu gece bir dizi karakteri bizim de ocağımızı söndürdü. Kadınları, kadınlığımızı, acımızı, tamamlanmamışlığımızı hatırlamak çok koydu. Melek çekti, bize de kendimizle yüzleşmek miras kaldı.

Her kadının çektiği acı, yara gibi işleniyor zihnimize. Bu dünyadan hiçbirimiz sağ çıkamayız, biliyorum. Ama biraz daha mutlu olamaz mıyız? Erkekler, bize izin verir misiniz? Gece vakti sokakta yürürken kalbimiz yerinden çıkmasa mesela. Minibüste yalnız kalınca bacaklarımız titremese korkudan. Suçlunun örtüler, masumun spotlar altında olduğu günlerden hiç geçmesek.

Karagül'deki her kadın, Türkiye'deki her kadın, dünyadaki her kadının acısında yanan ciğerlerimin kokusu çalınıyor burnuma. Oysa ki daha çok dans etsek, ondan da çok aşık olsak. Kalem tutsak, başarımızla bu kez biz önde dursak, avuçları patlatırcasına alkışlansak. Öldürmeseniz bizi... Gözlerimize toprak değil gün ışığı dolsa ve bizi 'gerçekten' sevseniz. Erkekler, bu kadarını başarabilir misiniz? Evet, bu dünyanın erkeklere ait olduğunu söylerler. Ama bilmedikleri bir şey var.

Geceleri gülmek yasaksa bize, yasaksa bize gülmek şehirlerce; geceleri de değiştiririz, şehirleri de.

Güzel günler.




BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER