Hayat bir seçimler ve vazgeçişler bütünü.
Bazen bir yola doğru yönelmişken, aklımız ötekinde kalsa da ayaklarımız ileri
gitmek zorundadır. Her tercih bir vazgeçiştir aynı zamanda; iyi ya da kötü,
seçtiklerimizi yaşarız ömür boyu. Zamanında Bayram ve Salih bir yol ayrımına
gelmişler. Sonrasında yaşadıkları da bu yol ayrımının getirileri. İki arkadaş
aynı kadına aşık olmuş, aynı işi tutmuş sonra yolları ayrılmış. Biri bakır çubuğu verip sevdiği
kadınla evlenmiş, diğeri o çubuğu alıp, sevdiği kadından vazgeçip gitmiş; çok zengin olmuş.
Sevdiği kadınla evlenen, sevgisine
layık olamamış. Dikiş de tutturamamış. Zengin olan ise sevdiği kadını hiç
unutamamış. Bayram'ın Emine'ye bakışı buram buram hasret, buram buram sevda
içerirken, kim diyebilir ki Bayram mutlu mesut hayatına devam etmiş? Gün
gelecek, Bayram'ın yarası daha da deşilecek. Gün gelecek, koskoca Bayram Ağa da
sarsılacak. Çünkü bazı seçimler bir yanı eksik bırakır. Ve bazı yaralar asla kapanmaz, durur durur kanar.
Bayram, çıktığı yolun hakkını verip
işlerini büyütürken, kalbi elinde küçülmüş belki de. Süheyla ile evliliklerini
iğneyle kazmaya da gerek yok, Bayram’ın Emine’ye bakışı çok şeyi anlatıyor. O
ne güzel sahneydi, ah! Ve Ahmet Mümtaz Taylan diyorum, sesi diyorum, bakışları
diyorum, insana iyi geliyor diyorum… Salih ise çıktığı yolda tökezlemiş,
seçiminin hakkını verememiş. “Seviyorum.” dediği kadına değer verememiş.
Sahne gibi sahne!
Bayram ve Salih’in karşı karşıya geldiği
her an, Bayram’ın gözünde hasreti, Salih’in gözünde hayal kırıklığını gördüm.
Geçmişin yükünü omuzlayıp da o masaya oturduklarında ikisi de kendi iç
hesaplaşmasını yapmıştı. Bunları dile getirmek zor olsa da, yüzlerine oturan o
olgunluk her şeyi anlatıyordu. Bayram ve Salih’in o sahnesi, tekrar tekrar
izlenesi.
İki eski dost, iki baba o masada geçmişi
anımsarken, küçük bir kız çocuğu da geleceğin hesaplarını yapıyordu. Yoksulluk
bir yandan, ezilmek, küçümsenmek öte yandan Hülya’nın tek bir hayali vardı.
Evlenmek ama zengin biriyle evlenmek. Zıpır gözlerine umudu da kırgınlığı da
yerleştiren küçük Hülya’yı çok sevdim.
Küçük Hülya büyüyüp de güzel bir kadın
olduğunda ise o küçük kız çocuğunun gözlerindeki kırgınlığın nasıl bu denli
büyük bir öfkeye dönüştüğünü merak ettim. Elbette ki, bu dönüşüm Hülya’nın
çocukluğunda çok güzel işlendi ama bununla kalmayacağını düşünüyorum.
Yazı devam ediyor...