E saraydaki her olaya Ahmed’i koştururlarsa, Ahmed’de
sefere çıkacak ne zaman, ne hâl kalır. Ahmed koş: Haremde kızlar kavga çıkardı,
Anastasia’yı paraladılar. Ahmed koş: Handan Mustafa’yı öldürmeye kalktı. Ahmed
koş: Dudu Hatun öldü. Ahmed koş: Cennet Hatun fingirderken yakalandı. Ahmed
koş: Gözden doğum yapıyor. Yahu bu nasıl padişah? Biri de demiyor ki şunu da
padişahı karıştırmadan kendi aramızda halledelim. Ha bir de yeni gözdeler bulup
Ahmed’in kafasını karıştırmak da savaşlara dâhil. Tabii ki amaç soyu devam
ettirmek falan değil, Kösem’i alt etmek…
Aralarında düğünü olanı bulunuz.
Farkındaysnız bu “Ahmed koş”ların hepsi de, kadınların
çıkardığı sorunlar kaynaklı. Hani bir tane de devlet işi yok arasında. Aslında, dünya
kadınlar tarafından yönetiliyor olsa çok daha güzel ve barış içinde olurdu, fikrine katılırım.
Ancak ve ancak, bu, şu hâl için geçerli: kadınların kendi aralarında iktidar
savaşı yaşanmıyorsa, doğru düzgün bir hiyerarşik düzen kurulduysa. Yoksa işte
durum böyle karman çorman oluyor.
Bir kere haremin başı kim belli değil. Valide
Sultan konusu bile muallakta. Handan padişahın annesi, ama ondan büyük Safiye
Sultan var. Safiye Sultan’ın eskiden beri kapıştığı iki gelini Handan ve Halime
ile bir mücadelesi mevcut zaten. Gelinler arasında ise, başka bir mücadele
kulvarı var. En sıcak savaşlardan biri Ahmed’in gözdeleri arası, zira ödülü
büyük, e onların bir kuşak üsttekilerle savaşı var, bir de ayrıca hepsinin
Safiye Sultan’la mücadelesi var. Bu mücadelelerin hepsinin ortasında ise bir
Garip Ahmed! Ona mı baksam, şunu mu cezalandırsam, onunla aşk mı etsem, bununla
meşk mi etsem derken, padişahım civanımın vakti ancak sıradan devlet işleriyle
ilgilenmeye, işte “şurayı alalım, burayı fethedelim” kararlarına yetiyor.
Devamı için bir sonraki sayfaya geçelim.