Leyla’nın gece hastaneye gitmek için evden çıktığında Mustafa’nın onu götürmekte ısrar etmemesinde net olarak görebiliriz. Bu iş böyle giderse demedi demeyin Mustafa, Leyla’dan sopayı yer. Ellerine de sağlık olur. Zaten o kadar zıplayanın uçanın arasında tek kara kuşak sahibi. Vallahi duvardan duvara gezdirir. Hala Leyla'nın askerleriyiz!
Farah nihayet ipin ucundan tuttu. Ruhi Paşa sağ olsun, öyle bir yol açtık ki iki bölüme kalmaz annesine kavuşur. Bu arada Feriha karakterinde bir oyuncu değişikliği olmuş. Gidenin yolu açık, şansı bol olsun. Gelen de hoş geldi, sefa geldi. Feriha annesine kavuşacak ama orada bizleri bekleyen büyük bir cümbüş var. Bir yandan Feriha’ya saran Efendi Cemil, diğer yandan Farah’a kollarını tekrar dolamaya başlayan Yüce efendi topa girecek. Buradan çıkabilecek en büyük zorluk Feriha Nur’un görüşleri olacaktır. Onu tüm bunların kötü niyetli komplolar olduğuna ve aslında Padişah’ın iyi biri olduğuna ikna etmek epey zor olacaktır. Bu da hem Farah’ı hem de onun yüzünden Mustafa’yı epey sıkıntıya sokacak. Bir krizin doğuşunu adım adım izliyoruz.
Var mı lan öyle tek kişiye 10 kişi!
Asker Ahmet’in zindanda linç edilme sahnesini görünce gerçekten çok kızdım. Neyse ki Mustafa tam da aklımdan geçenleri söyleyince soğudum. Bulmuşlar tek çocuğu, onun üstünden vatan kurtarıyorlar. Ayıp. Bu sahne aslında tam da bugünlere ve istisnasız her kesime mesajdır. Linç kültürü malumunuz ata sporumuz oldu. Belki de hep öyleydi de biz gençler yeni yeni fark ediyoruz. Fakat bu ister yumrukla olsun, ister kötü sözle olsun kimsenin hakkı değil. Filinta bu açıdan çok doğru bir yerde duruyor.
Ahmet’e gelen af eminim seyirciyi oldukça sevindirmiştir. Sahnelerini izlerken keyif aldığım kadar, geleceğinden dolayı huzursuzluk da duyuyordum. Kim bilir, ne sıkıntılı sahneler izleyeceğiz derken şak diye af kağıdı geldi. Filinta hızını aldığında durur mu? Durmaz. Hemen ardından kariyer planı da çizildi ki “babam sizlere ömür.. anam sizlere ömür”den sonra Mustafa o çocuğu ölse bırakmaz. İki kişilerdi, artık iki buçuk kişi olacaklar. Hafiyelikte kendisini bi ispat etsin üçe tamamlarız. Bu güzel gelişmeden sonra Şehzade Mehmet'i de düşünürsek bizim de bir slogan atma hakkımız olur herhalde... "Yaşasın Ahmetler, Mehmetler! Kahrolsun bağzı şeyler!"
Size yürüyorum ama bunu anlamanız biraz zaman alacak galiba..
Efendi Cemil bu gidişle Boris kadar bile dayanamayacak. Kaldı ki Boris kendisi için aşırı büyük lokma yutmaya kalkmasa hala o koltukta Yüce Efendi’yi sinir ediyor olurdu. Cemil’in dayanamama sebebi de başta tahmin ettiğimizin aksine Mustafa olmayacak gibi… Boris ne diyordu? “Ben kimseden yapamayacağı bir şey istemem.” Sonra Yüceler Meclisi’nin gücünü hafife aldı ve herkesten o güce ihanet etmesini istedi. Doğal olarak bu mümkün olmadı. Şimdi de Cemil, Garbis’den daha yerini dahi net olarak bilmedikleri bir mekana sızıp, yılın en önemli istihbarat belgesini çalmasını istiyor. İşte bunlar hep çaresizlik…
Kadı bir gün daha süre vermişti ama Mustafalar, Cemil’in kapısına dayanana kadar nasıl bu kadar rahat olduklarını bir türlü anlayamamıştım. Hani ben Mustafa’nın ortalığı birbirine katmasını bekliyordum. Meğer senaryo ekibi de ne zamandan bizim hiç üstünde durmadığımız bir kağıt parçasını nerelere bağlamış da haberimiz yokmuş. İşte bunlar heyecanlandıran hareketler. 14000'er ordu teçhizatı belgesi çiftlikle birleşince ortaya epey sağlam iddialar çıkıyor. Fakat Kadı bunu da delilden saymayabilir şimdiden söyleyeyim. Bu durum Boris’in suçunu tamamen kanıtlıyor ama Şehzade Mehmet’i hala açıkça aklamıyor.
Tükürüyor muymuş??
Efendi Cemil, Mustafa’nın ne söylediğinden çok nasıl söylediğine epey içerlemiştir. Eeeee Mustafa’nın bi Boris’e olan davranışına bakalım bir de Cemil’e olan davranışına bakalım. Fark ortada. Sakalları tarayıp cicili bicili giyinmek saygınlık kazandırmıyormuş. Cemil giderek sabırsızlaşan bir karakter olarak bu kompleksi gösterecektir. Muhabbetin önemli tarafı yukarıdaydı ama aşağıdaki de hiç fena değildi.
Garbis-Bıçak Ali arasında sette de iyi bir dostluk olduğunu bir instagram paylaşımında görmüştüm. Hani şu Star Wars’lı olan eğlenceli paylaşım. Bu bölüm de bir araya geldiklerinde çıkacak muhabbeti merakla izledim ama işin “bi de tükürüyom”a gelebileceğini hiç tahmin etmezdim. Artık o saçlara aynı beğeniyle bakar mıyım bilemiyorum sevgili Garbis. Bazı detayları kendine saklasaydın keşke. Bu, kuru meyvelerin içinde mikro örümcekler olduğu gerçeğiyle yüzleşmek gibi oldu. Ha güldürmedi mi? Güldürdü tabii orası ayrı.
Demek tükürüyormuş...
Filinta 41. Bölüm gerçekten pis bir yerde bitti. Cemil ile Yüce Efendi iki sürprizden bahsetmişti. Birinin Leyla’yı kaçırmak olduğunu anladık. Bunu tam duruşma anında Mustafa’ya duyurmak muazzam bir strateji. Başından sonuna hatasız oynadılar ama ne yazık ki etkisiz bir hamle olacak. Daha gelecek bölüme geçmeden zaten Mustafa’nın orada kalmayı kafasında meşrulaştırdığına tanık olduk. Ha, bir görev adamı olarak zaten kalması gerekiyor dersiniz ve ben de karşı çıkmam. Fakat burada sorulması gereken soru başka. Soru: Peki Farah kaçırılmış olsaydı o salonda yine durabilecek miydi? İşte bunun cevabını kimse net bir şekilde veremez.
Bu bölüm de bu soruyla biter. Haftaya görüşürüz.