Kırgın Çiçekler’in yola çıkış nedeni bu değil mi zaten?
Çevresinde ne kadar insan olursa olsun anne babası olmadan bir insan tam
olabilir mi? Bir tarafı eksik kalmaz mı? Kırgın Çiçekler’imiz de eksik aslında.
Kader’in anne humması yaşaması, Meral’in “ben senin annenim” diyen kadına
inanıp evine gitmesi, Eylül’ün ne olursa olsun Mesude’yi silip atamaması hep
bundan. Eksik kalan yanlarını tamamlamak, mutlu olmak istiyorlar. Songül’ün de
dediği gibi onların tek derdi kimsesizlik. Meral karakteri bana ne kadar itici
gelirse gelsin (bazen alışır gibi oluyorum sonra yine delirtiyor beni)
annesini bulsa, para onun içinde önemli olmayacak bana kalırsa.
Nazan Hanım'ı anne olarak sevdiğimi söylemiş miydim? Belki
anneliğini de bencilce yapıyor ama kendi usulünde çocuklarının iyiliğini
istediğini hissettiriyor. Defne fizik tedaviyi yarım bırakmasın diye
Gökhan’ı çağırması, Serkan gitmesin diye Eylül'e ses çıkarmaması onun için
büyük fedakarlıklar aslında. Durumlar başka türlü gelişseydi asla eve
almayacağı insanları kendisi çağırdı sonuçta. Yalnız şanslı olduğunu
düşünüyorum. Zira Gökhan para teklifini duyduğu an bağırmaya başlayacak diye
düşünmüştüm ben. Sakin davranmasına şaşırdım. Ama Necmi'nin Defne ve
Nazan'ı gördüğü iyi olmadı. Sırf para için Gökhan ile Defne'nin arasını yapmaya
çalışacak galiba. Umarım öyle olmaz. Defne tek başına yetiyor bence, Cemre ve
Gökhan’ın ilişkisine. Hani Necmi'nin müdahalesine hiç ama hiç gerek yok.
Yine mi tek damla gözyaşı? Yapmayın Allah aşkına :(
Necmi, Gökhan, Defne demişken borç meselesine de değinelim o
zaman. Gökhan’ın 40 bin lirayı bulamayacağı belliydi zaten. Defne'nin yardım
etmesini de bekliyordum. Ama Gökhan Cemreyle kavga eder diye de
beklemiştim. Bu çocuk bende nasıl bir izlenim bırakmışsa artık… Sürekli kavga
çıkarmasını, bağırmasını, birilerinin kalbini kırmasını bekleyerek izliyorum
ama Cemre'yle olan sahnelerine de bayılıyorum. Yok yok, bende var bir gariplik
kabul ediyorum yani. Necmi'nin alacaklıları kapıya dayandı. Gökhan’ın ve
Emine'nin başına iş açacağı belliydi zaten. Keşke Defne bulaşmasaydı bu işe.
Zaten tedavi için Gökhan yanında olacaktı. Şimdi bir de bu durum var, ayrılmaz
Defne'nin yanından. Alın size yeni bir Cemre-Gökhan krizi. Ne diyelim,
hayırlısı…
Kemal'imiz ilk kez yapmadı galiba!
Kemal hapse girsin diye az dualar edilmedi değil mi? Adam o
kadar suç işledi. Ceza almadı. İster misiniz işlemediği bir suçtan hüküm
giysin? Adam hırsızlık yaptı, ceza almadı; senedi yüzünden o değil Mesude hapse
girdi. (aslında Mesude'nin girmesi de saçma ya neyse) Eylül'ü taciz etti,
Serkan'ın cebine uyuşturucu paketi yerleştirdi ceza almadı. Şimdi işlemediği
bir suç yüzünden tutuklandı. Üzüldüm mü? Hayır. Ama kimse işlemediği bir suç
yüzünden bir gün bile olsa hatta bırakın günü, bir saat bile olsa hapse
girmemeli. Kemal de o deliğe girecekse, yapmadığı bir hırsızlık için değil
işlediği suçlar için girmeli. Boş yere işlemediği bir suç için yattığı günlerin
telafisi yok. Tazminat ödeniyor tabii ama giden gün geri gelmiyor.
İzleyenler bilir Ferhan Şensoy’un "Pardon" diye bir filmi
vardır. (İzlemeyenler için spoiler :))
Üç arkadaş işlemedikleri bir suç için hapse girerler. 6 yıl 3 ay sonunda gerçek
anlaşılır ve Devlet sadece “PARDON” demekle yetinir. Hapisten çıktıktan sonra
içlerinden biri eniştesini vurur ve devletten boş yere yattığı günlerin
cezasından düşmesini ister. Aslında bu komedi filmi gibi görünen trajikomik bir durumdur. Çünkü suçsuz yere yatılan hapis cezadan düşmez. Şimdi
bunun ne alakası olduğuna gelirsek Kemal’in de boş yere yatması işlediği
suçların cezası olmuş olmayacak aslında.
Beni beni Zeyno'nu...
Cemre'nin kardeşini bulması beni pek tatmin etmedi. Yani
tesadüfen babasının ceketini bulması, o ceketin cebinden sim kart bulması,
onun da içinde kardeşi olduğuna dair bir mesaj kalması… Sinan karısı anlamasın
diye farklı bir telefon kullanacak kadar akıllı da mesajları silmeyecek kadar
aptal mı? Sanırım tesadüflere inanmadığım için bu şekilde yazılan sahneler bana
inandırıcı gelmiyor. Bir de Cemre'nin bir kardeşi olduğunu bu kadar kolay
kabullenmesi tuhaftı. Ama ben bunu kimsesiz kalmak istememesine bağlıyorum.
Kardeşine yani Zeyno’ya gelirsek oyunculuğunu beğendim. Ama başta psikopat gibi
gösterilip bölüm sonunda gelip Cemre’ye sarılması olmamıştı. Yani nerede
annesine kök söktüren, Cemre’yi dönme dolabın tepesinde bırakıp giden Zeyno
nerede yurda gelip “bana babamı anlat” diyen Zeyno. Bu arada Ayfer’in dediği
gibi (Ayfer Akay) umarım Zeyno da Gökhan’a aşık olmaz. Bana Defne yetiyor.
Lütfen, daha fazlasını kaldıramam.
Arkadaşlar bu hafta yazım biraz kısa oldu farkındayım. Ama
ben Kırgın Çiçekler’i izlemekten sıkılmaya başladım. İki haftadır sadece yorum
yazmak için bölümü izlediğimi fark ettim. Bu durum böyle devam ederse Rana
Hanım ile konuşup yorum yazmayı bırakabilirim. Çünkü diziyi izlemeyi de
bırakacağım sanırım. Şimdiden haber vermek istedim. Bir-iki hafta içinde
kararım netleşir.
Haftaya görüşmek
üzere… Sevgiler…