“Bunu hemen yarın sabah avukata veriyorum, boşanma işlemini başlatsın!”
Zeynep onları hemen yırtıp atmasını istemişti, ama Fatih gitti Mukaddes’in merhametli ellerine bıraktı boşanma belgelerini. Kafayı mı yedin Fatih? Ha tabii yapacak bir şey de yok tabii, bi’ kere boşanma kağıtlarını imzalatmaya gidiyorum dedin.. İşte böyle bir oyuna girmenin riskli tarafı da bu; her iki tarafta sürekli birbirinin haberi olmadan kendi başına bir şeyler yapmaya başladı bile. Daha kim bilir neler göreceğiz bunlar daha iyi günlerimiz..

"Burada travmanın eşiğindeyim!"
Fatih o kafa pek at sakinleştiriciyle ulaşılmış bi’ kafaya benzemiyordu yeme bizi. Belli ki gece Selin ile Orhan’a maruz kalmanın acısıyla.. Tamam, elma yemeyiz ama ağaçta yetiştiğini de öhhm! O değil de yeminle insan bir abi olarak bileklerini keser.. Ama beterin beteri var Fatih, Allah muhafaza ya Derin Şevket ile Kara Meryem’in odasına dalmış olsaydın? Tahayyül dahi etmek istemiyorum.. Hayır bir de ikisi de sert mizaçlı insanlar ya, düşünsenize.. Aman Allah'ım!

“Kocaman bi’ çılgınsınız Darbeli beyciğim!”
Darbeli Haydar ile Gergedan Ayfer aşkı hem vallahi hem billahi bugüne kadar izlediğim en tutkulu sevdaların başında geliyor. O ne çekim, o ne cinsel gerilim! Adeta Akhilleus ile Briseis.. Gel gör ki aralarında sürekli bir imkansızlık da mevcut; bir yanda Fadik öte yanda Şevket. Yani onların aşkı da tıpkı Dante ile Beatrice’in ki gibi.. Ahh Fadik ahh, bu anan hiç gün yüzü görmesin mi? Bak kadın iki romantizm görünce nasıl da unuttu o kazanova babanı.. Hakikaten yahu ne oldu senin babana? İnsan gider bi' arada halini hatırını sorar, elini öper. Ne hayırsız evlatsınız..

"Sen beni cepte ohh, oldu bitti zannetmişsin!"
Fadik yeminle bacak kadar boyun var türlü türlü huyun var.. Arkadaş, ne istiyorsun sen bu Mete'den? Adam ne yapsa yaranamıyor.. Hayır, bu Mete bir yanda piyano çalarken ardından ayağa kalkıp tango yapmaya başlayan, daha sonra İtalyanca şiirler okurken öte tarafta Fransız şarabını yudumlayan biriydi de bizim mi haberimiz yok? Malzeme bu yahu, adam tanıdığın gün de böyleydi. İçten ve doğal biri sadece, fazlası değil.. Ama klasik işte, sen adamı olmadığı biri gibi kalıplara zorla sokmaya çalış. Evlenene kadar adama kan kustur, ondan sonra evlenince erkekler çok değişiyor!! Yahu adam değişmiyor, özüne dönüyor.. Sen adamın sana neler verebileceğini baştan görüyorsun zaten, beğenmiyorsan kafadan yola çıkmaman gerekiyor. Böylece de ilerde ne kendini kahredersin ne de adam hayata küser.. Sevmek demek olmadığın biri gibi davranmak demek değil, anla artık şunu..

"İlk iş olarak senin imajından başlayacağız.."
Meryem'in bir anne olarak Zeynep'in bir baltaya sap olmasını istemesini doğal karşılıyorum.. Ancak Zeynep gibi zaten kendine aşık ve Dünyanın etrafında döndüğünü düşünen biri, üstüne bir de sınırsız maddi güce ulaşırsa, neye dönüşecek kestiremiyorum açıkçası.. Ha bu arada söylediklerimin Zeynep'in çıktığı alışverişteki halleriyle zerre kadar alakası yok. Sonuçta bir çoğumuz, geçtim mağazaları talan etmeyi, bir hafta bile sınırsız paraya sahip olsak yüksek ihtimal alkol komasına gireriz..

"Çok güzel müzikmiş sen nereden bulun bunu?"
Şaziment ne izliyordu? Ne gördü de birden gaza gelip öyle dans etmeye başladı? Hani ne o kadar hoşuna gitmiş olabilir ki? Aslında aklıma bir şey geliyor da, şimdi ortam müsait değil.. Yalnız Şaziment'in o dansı tövbe estağfurullah, nice koçyiğit dün itibariyle keşiş olmaya karar vermiş olabilir..

"Aşkım ben seni çok özledim.."
Ah be Zeynep.. Evet, farkındayım Fatih'i seviyorsun, hatta onu özlediğine de eminim. Sorun şu ki yine "sen" özlediğin için gece gece konağı geldin. Fatih, "özledim" derken umurunda bile değildi. Fatih perişan halde üzüntü çekerken sen bey gibi yaşamaya devam ediyordun; evde ailenle olsun, annenle alışverişte olsun.. Eskiden Fatih'i sevdiğin konusunda bile çekinceye düştüğüm oluyordu ama son birkaç aydır bu konuda beni ikna etmeyi başardın, ancak emin olduğum bir konu daha var.. Hayatında, "seni, Fatih gibi seven biri" olmasını daha çok seviyorsun. Her çağırdığında gelen, git dediğinde giden, öl desen ölecek.. Sevginin tek taraflı fedakarlık ya da sadece bir tarafın hazlarının karşılanmasına yönelik bir şey olmadığını öğrendiğin gün, umarım çok geç olmaz..

Bitirirken..
Bu hafta yine genel hikaye akışına pek bir etkisi olmayan, komedi ağırlıklı epizodik bir bölüm izledik. Bu demek oluyor ki haftaya büyük bombalar bizi bekliyor, çünkü genelde hep öyle oluyor.. Özellikle Vahit'in, Meryem'e verdiği sürenin de dolduğunu göz önüne alırsak o cephenin karışacağı aşikar.. Ha Fatih ile Zeynep'in Mukaddes'e basılması durumu ne mi olur? Bu "oyun" kararından bu kadar çabuk vazgeçileceğini sanmıyorum, o yüzden emin değilim..

Valandil..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER