Siz hiç
hayatınızın büyük bir parçasını oluşturacak kadar bir diziye bağlandınız mı?
Ben bağlandım…
Hayatımın
son 10 yılına şöyle bir dönüp baktığımda ne zaman canım sıkılsa, kaçacak bir
yere, sığınacak bir limana ihtiyaç duyduğumu hissetsem kendimi hep aynı yere
yani şimdiki adıyla Grey-Sloan Memorial Hospital’in malzeme odalarından birine
saklanmış bir halde görüyorum. (O malzeme odalarında ne dertler, ne itiraflar
ortaya dökülür izleyenler bilir.) Mesela bir konu hakkında düşünmeye mi
ihtiyacım var hemen kendimi o hastanenin koridorlarında dolaşırken buluyorum.
Dr.Bailey ile karşılaşıyoruz. Önce başından savmak istese de dayanamıyor ve
yanıma gelip tüm doğruları birer birer söylüyor. Tabii ben onun sivri dili
karşısında biraz bozuluyorum, kafam daha da karışıyor. O zaman da imdadıma hemen
Dr.Webber yetişiyor ve tüm zamanını bana ayırıyor. Uzun uzun dertleşiyoruz.
Onun yanından ayrılıyorum ve asansörün orda Arizona’yı görüyorum. Heyecanla
yanındakine bir şeyler anlatıyor. Artık paten kayamıyor ama yine de mutlu. Kötü
günleri geride bırakmış. Onun yanından sessizce uzaklaşıp bir odada tek başına
pratik yapan Jackson’ı görüyorum ve yanına oturup izlemeye başlıyorum. Dönüp
bana Dr. Sloan’dan öğrendiği kusursuz dikiş atma yöntemlerini anlatıyor.
İkimizin de gözleri doluyor…
Aslında bu
yazıyı çok fazla kişiselleştirmek istemiyordum. Bilgisayarın başına geçtiğimde
de kafamdan çok daha başka cümleler geçiyordu ama konu Grey’s Anatomy olduğu
zaman ister istemez duygulanıyorum ve objektif olamıyorum. Daha fazla uzatmadan
12.sezonun ilk bölümünün yorumuna geçiyorum.
11.sezonu
bitirirken Meredith’in Derek’i arkasında bırakıp yoluna nasıl devam edeceğinin
sinyallerini almıştık. (Koskoca Derek Shepherd’i nasıl bu kadar çabuk
unutabildiler hala aklım almıyor.)

O eski halinden eser yok şimdi!
Önce “my
person” dediği Christina’nın gidişi ardından da hayatının aşkı Derek’in ölümü
Meredith için kaldıramayacağı kadar ağır bir yüktü. Zaten onu tanıyanlar bilir.
Meredith çoğu zaman kaybetme korkusu yaşadığı için hayatına yeni birini dahil
etmez. İstemediğinden değil yine yalnız kalırım korkusuyla. Bu yüzden de
kocasının vefatından sonra en kolay yolu seçerek herkesi arkasında bırakıp
gitmişti. (Daha sonra kucağında yeni bir bebek ile geri döndü.) Geri döndüğünde
de hayatının bundan sonraki kısmında çocuklarına ve işine odaklanacağını ayrıca
en yakınları olarak hayatına sadece Alex, Amelia ve Maggie’yi dahil edeceğini
anlamıştık. Finalde boşuna Amelia ve Maggie ile dans etmedi. (Oysa o dans
sadece Christina’ya özeldi ve ikisi ne zaman birbirine ihtiyaç duysa müziği son
ses açar ve dans ederlerdi.) Ve finalde verilen mesaj da artık biz üç kız kardeşiz
ve birbirimize destek olmak için bir aradayız…
Bir sonraki sayfaya geçiniz...