Cuma akşamlarının vazgeçilmezi Kiralık Aşk oldu benim için. Bir süredir
düşünmeye başladım beni bu kadar etkileyen şey nedir diye. Ergenlik dönemini
çoktan geçmiş biri olarak, izlediğim her anın gerçek olmadığını bile bile
etkisinden çıkamadığım bu dizideki sihir neydi? Oyuncuların muhteşem
performansı göz ardı edilemez tabii ki ama başka bir şey var bu yapımda. Genç
kızların sevgilisi haline gelen Barış Arduç karizması ya da Elçin Sangu
güzelliği değil konu.
Yaşananlar ve yaşanmışlıklar... Aşkın en güzel halini
yaşadığımı hatırladım tekrar, ne zorluklarla sevdiğimi, ne zorluklarla
kavuştuğumu... Mutlu sona ulaştığım ama hala kocamla devam eden büyük sevdamı
nasıl kazandığımı unutmuşum meğer. Sevdiğim insandan ayrı kaldığım zamanlarda
içimde kopan fırtınaları, yüreğimdeki o büyük acıyı...
O kadar alışmışım ki ben
onunla birlikte olmaya bir zamanlar nasıl birlikte olamadığımı unutmuşum
farkında olmadan. Hayattaki rutinlere dalınca insan bazı şeyleri göz ardı
ediyorsa demek... Eski mahalle arkadaşlıklarını özlemişim mesela, çıkarsız, saf
günümüzde çok zor bulunan kaldı ki artık sohbetler çekirdek çitleyerek değil
sosyal medya ortamında sanal alemden yapılıyor çok yazık.
Tozlu raflardaki eski
kitaplar geri çıktı, unutmuşum bu romanı baştan okuyayım diye. Uzun zamandır
elime almadığım kalemimi elime aldım ve tekrar yazmaya başladım. Hayatımdaki en
büyük eksik buymuş benim için farkına varamamışım.
Unutmuş olduğum birtakım
duygularımı geri aldım kimse anlamasa da. Neyi sevdim başka diye düşündüm
mesela; ben Ömer'in Defne'yi sevişini sevdim, yalnızlığını, o yalnızlıkta
kaybolmayışını, Defne'nin saflığını, tertemiz kalışını, iyi yürekliliğini,
ailesine kol kanat gerişini,herkes öpüşme sahnesi beklerken ben aralarındaki
saf ve temiz aşkı sevdim,yanağa kondurulan küçücük bir buse daha değerliydi
benim için.
Serdar'ın klişe olmayan ağabeyliğini, Ekmek Arası'nın küçücük
boyuyla olgunlaşmasını, Türkan Hanım'ın annesiz ve babasız torunlarına hem anne
hem baba oluşunu... Nihan'ın kendi dertlerini bile hiçe sayarak arkadaşına yardım
eli uzatabilen dostluğunu, İso'nun akıl hocalığını,Endam'ın dünürlüğünü...
Yasemin'in iyi insan olma çabasını, Sinan'ın güler yüzlülüğünü, Necmi'nin biraz
geç de olsa hatırladığı amcalık duygusunu... Sude'nin aşkına sonuna kadar sahip
çıkışını... Koray'ın fenalaşmalarını, kahkahasını ve tabii ki ağlamasını...
Neriman'ın o kadar güçlü durmasına rağmen sevdiği adam olmadan bir hiç oluşunu
sevdim.
Ee daha ne olsun. İşte bu yüzden Kiralık Aşk bambaşka benim için.
Sayenizde unuttuğum bir çok şeyi hatırladım, geri kazandım bu yüzden bu yapımda
emeği geçen herkese binlerce teşekkür eder bu muhteşem ekibin başarılarının
devamını dilerim.
Not: Farkettim de, hiç bahsetmediğim bir Deniz kalmış galiba ama onun da kötü karakteri çok iyi oynayışını
sevmiş olabilirim:))