Yıldızlar yeryüzüne indi, biz de onlara dokunduk..

Yıldızlar yeryüzüne indi, biz de onlara dokunduk..
Öptü mü ney? Ay öptü!
Herkese yeniden merhaba :) RaniniTv bir tutku oldu bende. Bir de annem bu durumdan çok memnun oldu, çenem kapandı diye ama neyse orayı karıştırmayalım.  ^.^

Sırayla gideyim diyorum ama bir yandan da aklım sürekli olarak son sahneye kayıyor. Arada "Ömer, hacı sen nabıyon?!" gibi çıkışlar yaşayabilirim. Sakin, sakin… Geçecek!

İz gerçekten gitti mi ya da İz mevzusu bitti mi? O tarihsiz bilet gün gelip tekrar ortaya çıkar mı? Beni biraz düşündürdü. Sonuçta henüz konuşulmayan çok konu, açığa çıkmayan sırlar var. Hem de öyle bir sır silsilesi ki bu… Ömer bu işe karışanları öğrendiğinde, dönüp bakınca çok da kimsesi kalmıyor ‘kendince’ güvenebileceği. Bir kişi hariç tabii… İşte o bilet o noktada tekrar gün yüzüne çıkar gibi geliyor. Ama şu an için İz gitti. O zaman dans! ^.^

Defne, bebeğim, sana ne çok üzüldüm ben be bu bölüm! Belki de ilk defa bana bu kadar dokundu yaşadıkların. Yalnız bir şey fark ettim, yanılıyor da olabilirim tabii, Defne’nin Ömer’den uzak durma sebebi -ki bu da biraz geride kaldı artık eh biliyoruz bölüm sonunu-, sadece söylediği yalan değil sanki. Ömer’in telefon konuşmasını hemen üzerine alındı ki hiç beklemiyordum. Bu da Defne’nin hala Ömer’in yanına kendini yakıştıramamasından, hala Ömer’in onu ne kadar sevdiğini bilmemesinden kaynaklanıyor. Hatta belki de annesi ve babası tarafından terk edilen o küçük kız çocuğunun ezikliğinden, burukluğundan... “Beni annem babam terk etmiş, sevdiğim adam mı terk etmeyecek? Bir de bunca dalavereyi çevirdiğimi öğrense, tamam işte!” diye düşünüyor olabilir dedim ben. Ve tabii ki "Git!" dedi. Çok kızdım evet, ama o an öyle yapması çok normaldi. Ben Ömer’e üzüldüm aslında. Beyni yandı yavrumun. Bir frekans tutturamadılar Defo’yla. Defo tam defo yani! ^.^

Sude’yi sevemedim ben ya. Tek sevmeyen ben miyim bilmiyorum ama problem çocuk havası var. Hatta bence hasta kendisi… Sinan’a duyduğu aşkı daha girdiği ilk bölüm hastalıklı bulmuştum ki bu bölüm bununla ilgili birkaç ipucu da duyduk, izledik. Neriman bir şeyler yapacağını söylüyor ama ben umudumu kestim gibi Nöro’dan. Ciddi ciddi inzivaya çekildi yahu. Hadi bakalım.

"Anne, o kızı buldum!"

Passionis kurtuldu. Evet  Passionis’in asıl yıkılışı Ömer-Sinan ayrılığı olurdu, olmadı. Çok iyi oldu. Ama itiraf etmek gerekirse bunu da hiç beklemiyordum. Yani benim gözlemlerime göre ilk atak Ömer’den geldi, şaşırdım. Bu da aslında gizli bir mesaj olabilir. Yani Ömer’ciğim, sen sana yalan söyleyenlerle diyalog kurmayacağını, ilişkini bitireceğini söylüyorsun ama hayat o kadar keskin kenarları sevmiyor canım ya! Ya kendinden, başka bir deyişle gururundan, ödün vereceksin ya da hayatındaki bazı güzelliklere veda edeceksin. Yapma bunu be güzel seven adam! Evet, çok güzel seviyorsun, çok güzel bakıyorsun. (Yazar burada eridi, gitti.) Ayh evde kaldık, vallahi evde kaldık! Öhöm öhöm!

Savaş mı, barış mı? Savaşın kazananı var mıdır ki? Barış olsun! Ömer’le Sinan arasında da, Defne’yle Ömer arasında da ve hatta Türkan Hanım’la Endam Hanım arasında da. Herkes barışsın mı be! Barışsın be! (Kamu Spotu burada bitiyor ^.^)

Defne tasarımdan yürüyecek galiba. Ömer’e yoldaş geliyor gibi. Ya da rakip mi, ay bilemedim yahu! Dizinin başında "Dikkat! Bu dizide her şey mümkün! Her şey olabilir." yazmalı. Bunu bir düşünsünler bence. 

"Kendini bana bırak!" Ben bi’ bıraktım gibi zaten be. Yayıldım gittim koltuğa, buradan beni kazıyarak çıkaracaklar. Yahu be adam, be kadın! Bunlar nasıl laflar? Ne özlemişiz böyle aşkları (Zannedersin 30 yılı devirdim!).Zaten bölümde buradan sonrası alıp başını gidiyor. Tutamıyoruz, önüne geçemiyoruz. Bi’ baktım, fırt son sahne. Ama durun daha oraya gelmedim.

Durun daha Deniz var. İnsanın istemediği ot misali bu adam yahu! Her yerde bitiveriyor. Kafanı bir çeviriyorsun, hop Deniz Tranba! Yaso’nun ex aşkı imiş. Vay vaay! Bakalım burayı eşeleyince neler çıkacak... Parmak uçlarım karıncalanıyor!


Kız ben sana mayınlı arazi demedim mi? Neyse Ömüş halletti.

Vee o sahne! Ben sadece bir dans sahnesi sanmıştım. Ama tabii, bu dizide ne "sadece" olarak kalıyor ki! Ben danstan pek anlamam. Lakin bu akşam izlediğimiz danssa diğerleri ne? Diğerleri danssa, bu ne? Zamanında karlar altında evlenme teklifi eden Emir vardı. Millet ölüp bitmişti "Emieeer!!" diye. Tabii ben de… Ömer onu da yıktı, geçti. Nefes almamışım yahu! Nefes almadığımı da fark etmemişim, işin garibi. O yüzük kutusu ortaya çıkınca ve "Sabredeceğiz!" lafını da duyunca dedim "Anam, geliyor evlenme teklifi!" Ama o teklifi dans ederlerken ve şu an heyecandan ötürü hatırlayamadığım o mükemmel sözlerle kesinlikle beklemiyordum. Yıldızlar yeryüzüne indi ve biz de onlara dokunduk. Evde kaldık demiş miydim? Demiştim, evet!

Bi’ alev aldı buralar!

Toparlamak gerekirse bu bölüm hızlı bir bölümdü. Saate hiç bakmadan süreyi doldurduk. Bol DefÖm’lü idi o yüzden de çokça onlardan bahsettim. Evet, şu an için her şey çok güzel. Evlenme teklifi de geldi, oh mis! Ama bana öyle geliyor ki fırtına yakın. Şöyle ki; hani kış aylarına girerken böyle son son ısınır bi’ havalar. Tam gezmelik olur. Ne çok sıcak, ne de soğuk. Babam hep der ki; "Hava kar topluyor. Bunun arkası tipi, yağış, kış." Yani demem o ki sanki bunun arkası kış. Ömer’in kışı… Winter is coming bebeğimler. İstesek de istemesek de… Baharlarda görüşmek ümidiyle :) 





BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER