Fenerbahçeliler sabırla ve özlemle bugünün gelmesini bekledi. Evet, 4 eleme maçı oynandı ama Avrupa’ya esas dönüş, bugün olacaktı. En başta Terraneo diye bir adam geldi. Herkes birbirine “Kim bu adam?” diye sormaya başladı. Ama sonra Giuliano Terraneo parti kursa oy verilecek duruma geldi. Sonra teknik direktör olarak Vitor Pereira takımın başına getirildi. Fenerbahçe taraftarının yıllarca özlemini duyduğu dinamik, maçı yaşayan hoca artık bulunmuştu. Çünkü bu adamın öncekilerden en büyük farkı, kenarda cansız manken Vahe Kılıçarslan gibi durmamasıydı. Her anını aksiyon filmi tadında yaşayan bir adam Pereira. Bir bakıyorsunuz paçalarını sıvamış ve çömelmiş; bir bakıyorsunuz oyuncusundan önce topa kafa vuran ya da ellerinde market poşetiyle Roland Emmerich’in felaket filmlerindeki kahraman baba rolünde, selin içine dalmış.
Teknik kadroyu hallettikten sonra ben dâhil bütün taraftarlar transfer nöbetine başladık. Önce Nani, sonra Van Persie için sosyal medyada devriye gezdik. Ancak stresli bekleyişlerimiz mutlulukla sonuçlandı. Sadece bu iki oyuncu değil; Kjaer, Fernandao, Volkan Şen, Ozan, Şener ve Markoviç de beni çok heyecanlandırmıştı. Çoğumuz Josef de Souza’nın kim olduğunu bilmiyorduk ama ne kadar faydalı olduğunu bize gösterdi. Thor Kjaer, wonderkid Ozan, yeniden doğan Diego, kral Fernandao, geçen yılın en iyi kanat oyuncusu Volkan Şen ve Sırbistan’ın Tuncay Şanlı’sı Markoviç ile rakipleri hem korkutacak hem de titretecek bir kadro kurdu Fenerbahçe. Dikkat ederseniz Luis ve Robin’den bahsetmedim bile. Gerek duymadım. Peki, bu kadroyu kurmak yeterli oldu mu? Ligde 10 puanla lideriz. Ama kazanırken bile zorlanmamız, henüz tam oturmamış kondisyonlar, futbolcuların hem takıma hem birbirlerine hem yeni oyun sistemine olan uyumsuzlukları bir gün patlak verecekti.
Fotoğraf: twitter/FenerbahçeMaçtan önce dinlediğim spor yorumcuları Molde’yi küçümsememek gerektiğini, maçın zor geçeceğini, Molde’nin tehlikeli forvetleri olduğunu söylemişlerdi. Gözden kaçırdığım sürpriz Suarez transferi falan mı var diye, açıp Molde’nin kadrosuna baktım. Yoktu. Güldüm geçtim. Kadrolar açıklandığı zaman benim için tek sürpriz, Volkan Demirel yerine kalede Fabiano’nun olmasıydı. Defans Caner-Kadlec-Alves-Şener. Orta saha Ozan-Meireles-Topal. İleride Volkan Şen-Van Persie-Nani. Bence doğru bir diziliş… Fenerbahçe’nin kadro yapısı buna daha uygun. 4-3-3 veya 4-2-3-1 ile Fenerbahçe daha güçlü bir takım olabilir. Tabii, hazır bir Van Persie ile.
Maçın ilk 4 dakikası yoğun bir baskıyla başladı Fenerbahçe adına. Ancak son vuruşlardaki etkisizlik ve Van Persie’nin bir türlü üzerinden atamadığı ürkekliği sebebiyle gol çıkmadı. Maçın böyle başlaması gidişat açısından bizi rahatlattı. Ancak 6. dakikada Molde etkili geldi ve pozisyonu buldu. Sadece defansı düşünmeyen; hücum yapmaya, topla çıkmaya çalışan bir takım Molde. Penaltıya kadar Volkan Şen’le yüzde yüzlük bir gol kaçtı. Volkan’ın milli takımdan kalan gol kaçırma hastalığı devam etti. Ardından Nani’nin etkili şutunu kaleci çıkardı. Sonra anlamadığımız bir şekilde Molde bir penaltı kazandı. Ozan rakibi hava topuna yükselirken futbolcunun beline hafifçe dokundu ve Norveçli rakip, vurulmuş gibi uçtu. Hakem de yedi. Çok geçmeden Meireles, Nani’nin ağzının içine bıraktı topu. Nani ipeksi bir dokunuşla topu ağlara gönderdi.
Fotoğraf: twitter/ Fenerbahçeİkinci yarı için çok rahattık. 1-2 tane daha atardık en az. Öyle hayal etmiştik, ta ki 53. dakikada golü yiyene kadar... Aslında bu gol bile sıkıntıya sokmazdı Fenerbahçe’yi. Ancak Mehmet Topal’ın oyundan çıkması orta sahayı düşürdü ve ardından Molde’den bir gol daha geldi. Tüm oyuncular, tüm Fenerbahçeliler yumruk yedik adeta. Sonraki dönemde gelen Alper ve Uygar hamleleri bir işe yaramadı. 65. dakikada girilen komadan, 90+2’nci dakikada çıkıldı ama çok geç kalınmıştı. Maçın genelinde ayakta kalan, savaşan, bir şeyler yapmaya çalışan tek oyuncu Nani’ydi. Bence şu an takımın yıldızı Nani. Vitor Pereira’nın Mehmet Topal takıntısını anlamış değilim. Bu takımın Josef ile birlikte vazgeçilmezi bence. Ayrıca Kasımpaşa maçından sonra bu maçta da Diego’nun yokluğu hissedildi. Takımda ayağında top tutabilen başka oyuncu yok. Van Persie acilen hazır hale gelmeli. Top kontrol etmekte bile zorlandığı anlar oldu. Maçın başındaki doğru dizilim ve kadro, Molde’nin ani golleri ve Pereira Hoca’nın yanlış hamleleriyle etkisiz hale geldi. Kör topal ilerlendiği halde, 10 puanla lider devam edilen lige aldanıldı ve bu sonuç ortaya çıktı. Kağıt üstünde en kolay görünen maç kaybedildi. Ancak Molde, Ajax ve Celtic’e de büyük sıkıntı yaratacağını gösterdi. Kaybedilmiş bir şey yok. Çıkarılması gereken dersler var. Bu, Molde’nin bize elektro şokuydu ve bu şok bizi hayata döndürecek.