Göz ucu misafirliğiyle Kalbim Ege'de Kaldı

Göz ucu misafirliğiyle Kalbim Ege'de Kaldı

Hani çevrenizde yabancı diziler izleyip yerli dizilere şöyle biraz tepeden bakan gıcık tipler var ya, işte onlar miting yapsa en önde pankart taşıyacaklardan biriyim. Ranini.tv de Diriliş “Ertuğrul” ve Kurtlar Vadisi Pusu gibi dizilere yorumlar yazıyorum ama bu dizileri yazmaya başlama hikayem de Ranini’nin yönlendirmelerinden geçiyor.

Kışın soğuk ve uzun gecelerinde sıcak çayı ve aperatifi ile oturup uzun uzun dizi izlemeyen birinin yazın kısa ve sıcak gecelerinde oturup yerli dizi izlemesini beklemek biraz boşa olur. Fakat geleneksel her yurdum ailesinde olduğu gibi bizim evde de televizyon yaz kış açık oluyor ve ben sevmesem de ev ahalisi dizileri pek bir seviyor. Onların sayesinde mi desem yüzünden mi desem bilemedim gelip geçerken hemen her diziye az da olsa göz ucuyla bakmış oluyorum. Kalbim Ege’de Kaldı da bu göz ucu misafirliklerimde yavaş yavaş bende yer etmeye başladı.

Açıkçası ratingi nedir bilmiyorum. Hani bilsem de panel okumayı bilmediğimden pek bir anlam ifade etmiyor. Belki deli izleniyordur belki de tutunmak için büyük çaba harcıyordur. Göz ucu misafirleri bunlara takılmaz. Biz olayların heyecanına da takılmayız. Bizi çeken ilk şey samimiyettir. Kalbim Ege’de Kaldı da bu samimiyet fazlasıyla mevcut.

Şahane kadro be karşim...

Egeli değilim, hatta açık söyleyeyim Ege bölgesine dair yapılan diğer dizilerde o keskin şiveyi duyduğu anda kanal değiştirenlerdenim. Fakat bu Limonlu köyü her şeyiyle insanı kendine çekiyor. Aslında mekan mekan baktığında tamam güzel bir yer ama hani bildiğin sıradan Ege köyü gibi geliyor insana. O zaman anlıyorsun ki Limonlu’yu güzel yapan şey ahalisi. Ahali o kadar sıcak ve samimi ki insan kendini Limonlu köyünün havasına kaptırıveriyor gari...

Yapımın en büyük başarısı da bu olsa gerek. Esas oğlanımız ve kızımızın ve diğerlerinin çıkardığı olaylara ahali öyle aşina olduğumuz tepkiler veriyor ki hem sahiciliği sağlıyorlar hem de salt komedi iddiasıyla yola çıkan dizilerin gülümsetmekten dahi uzak kaldığı bir ekranda gülmemize sebep oluyorlar.

Etrafı bu kadar özenle hazırlanan bir dizinin merkezinde de aynı özeni görmek beni mutlu ediyor. Mustafa ve Zeliş’in aşkları arasındaki imkansızlık çok pratik ve basit bir mantıkla kurulmuş. Zorla bir araya getirilen ve daha sonra birbirine alışan çiftlerin hikayesi daha önce pek çok kez yapıldı. Fakat aslında ne söylediğin değil, nasıl söylediğin önemlidir derler ya Mustafa ve Zeliş’in arasında geçenlerde öyle içimize sinecek şekilde söyleniyor. Daha önce gördüğümüz bir konuyu tekrar izlemenin bıkkınlığından ziyade tebessümü ile ekrana bakıyor insanlar (Ev ahalisi gözlemlenmiştir.)

O ayakkabılarla divana çıktığını nenen görmesin Mustafa...

Samimiyet konusu güzel dedik ama tabii ki yeterli değil. Kalbim Ege’de Kaldı vadettikleri ile de trafiği az olan bir yolu seçmiş. Büyük aşklar, sağlam intikamlar, yükselme hırsları gibi olgular yerine pek çok yurdum insanın sahip olduğu, sahipken değerini pek bilmediği ama kaybedince içine oturan olgular üzerine yoğunlaşmış. Biraz hayırsız, fazla sempatik ve komik bir genç hemen herkesin sülalesinde mutlaka vardır. Güzel, başarılı ve hırslı genç kızlarımız hiç eksik olmaz. Çok değerli bir nene ve kök sayabileceğin bir köy yurdum insanın cebindedir. Kalbim Ege’de Kaldı hem cebimizdekinin değerini bize gösteriyor hem eksik olanlara karşı nefsimizi köreltiyor. Senarist Gül Abus Semerci gerçekten sağlam iş çıkartıyor. 

Yönetmenlik işlerinden pek anlamam ama Ömer Uğur ve Eray Koçak için şu kadarını söyleyebilirim ki göz ucu misafirliğimde beni yapımdan uzaklaştıracak, izlediğim hikayenin kurmaca olduğunu hissettirecek bir şeyle hiç karşılaşmadım. Bir yönetmen için başarı da bu değil midir? 

Mustafa rolündeki Alper Saldıran’ı yıllardır ekranda görürüm. Şimdi düşündüğümde kötü performans gösterdiği bir rolünü hatırlamıyorum ama yine de Kalbim Ege’de Kaldı’daki rolünde sahip olduklarının üstüne bir tık daha koymuş gibi geldi.

Lens alsam takabilir miyim acaba?..

Zeliş rolündeki Oya Unustası’nı TV’de ilk kez görmeme rağmen gerçekten bayılıyorum. Aslında daha önce Sevdaluk, İzmir Çetesi ve Beyaz Karanfil dizilerinde de yer almış. Zeliş karakteri için mükemmel bir cast çalışması olmuş. Çeşitli yapımlarda Zeliş karakteri gibi aslında çok güzel olan ama güzelliği çevresince o ana kadar pek fark edilmemiş karakterleri görürüz. Bu karakterlerin genelde ya güzellikleri fazla törpülenir ya da o kadar güzeldirler ki dizideki insanların bunu nasıl fark etmediğini anlamazsınız. Oya Unustası bu role tabiri caiz ise ‘cuk’ diye oturmuş. 

Herkesin rolüne yakıştığı, yüzümüze tebessüm konduran bu güzel dizi umarım daha uzun süre devam eder de gündelik yaşamdan sıkıldığımızda oturduğumuz koltuktan ağrı kaçabileceğimiz bir köyümüz olur. Bu zamanda daha büyük bir lüks düşünemiyorum. Var olsunlar...

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER