Hangimiz hayattan her istediğimizi alırız ki? O
güzel elbiseyi hep bir başkası kapar, o yakışıklı adam hep en çirkin kalpli
kadını seçer ve o güzel günler hiç bizim semtimize uğramaz. Bazen gerçekten de
böyledir. Her dileğimiz gerçek olmaz, evet... Fakat zaten dünya bizim
dileklerimizi gerçekleştirme makinemiz değildir. Bunu anladığımızda dünyanın
devasa bir yolculuk gemisi olduğunu da fark ederiz. Varışın değil yolun tadını
çıkarmalıyız. Gemimiz batıyor olsa da geminin duvarlarına resimler çizerek
yolculuğumuzu unutulmaz kılmalıyız. Savaş ve Nazlı o yolculuğa birlikte
çıktılar işte. Kalplerindeki duyguları rengarenk boyalarla püskürttüler
duvarlara ve adlarını kazıdılar: SavNaz... Peki neydi onları SavNaz yapan ve bize
sevdiren şeyler?
Boyun mu uzadı senin?
Zıtlıkların
getirdiği denge
Nazlı, tüm asiliğine rağmen elleri oyuna bulaşmış
küçük bir çocuk. Hayal ettiklerini, özlediklerini hep öfkesinin altına
saklamış. İstemiş ki kimse onlara dokunamasın, hep gizli kalsın. Ama Savaş onun
tersine öyle farkında ki dünyanın da insanların da, çocuk Nazlı'yı kucaklıyor
olgun tarafıyla. Birinde eksik olanı öteki tamamlıyor. Birinin uzanamadığı
duygulara öteki erişebiliyor. Üstelik Nazlı burnuna dokunulmasına bile izin
verdi, ötesi var mı?
Organik Nazlı işte!
Mücadeleci
ruhları
''Dünya yıkıldı yerine yenisini inşa edeceğiz''
desek koşa koşa gelir Savaş ve Nazlı çifti. Her geceyi sabaha ulaştırmak için
kan ter içinde kalıyorlar. Ölüm dışında her şeyin bir çözümü yok mudur zaten?
Asıl mesele o çözüme olan inancını kaybetmemek. Onlar bu işi çok iyi
beceriyorlar. Bazen tökezleyip düşseler de ayağa kalkmak için yine birbirlerine
tutunuyorlar. İkisi de bir ipucunun peşinden dünyanın öbür ucuna sürüklenecek
insanlar. Bunun için bir motorsiklet iki de sağlam kask yeter de artar bile...
Sen üzülme, ben varım!
Güvenilir
tarafları
İnsan söz konusu kendi hayatı olunca kendine bile
güvenemez bazen. Ufacık bir korkaklık başını bin türlü belaya sokabilir çünkü.
Ya da tam tersi aptalca bir cesaret seni uçuruma yuvarlayabilir. Ama Savaş da
Nazlı da hayatlarındaki insanların elini hiç bırakmıyor. Bir yola çıkıldıysa
sevdiklerini yolun yarısında bırakmak onların kitabında yazmıyor. Kim istemez
ki Nazlı gibi her belaya korkusuzca atlayan bir kızı ya da sevdikleri için
yumruklarını çekinmeden konuşturan bir Savaş'ı? O duvarlara boşuna yazmadılar
SavNaz kısaltmasını, güvenin sıcaklığı kalplerine işledi çoktan.
Bana ellerini ver...
Karanlıktan
korkmamaları
Sırların üstüne üstüne yürüyorlar. Gece üstlerine
çökse de onlar sırrı çözmenin peşindeler. En tatlı yalanın yerine en acı
gerçeği tercih eder bazı insanlar. Savaş ve Nazlı etraflarını sarmaşık gibi
dolanan sırları kökünden söküp atmakta kararlı. Asıl mesele o sırların
birbirleriyle olan temaslarını nasıl etkileyeceği. İkisi de öyle kafalarının
dikine gidiyor ki dünya yuvarlaksa eninde sonunda birbirlerine çarpacaklardır
diye düşünüyor insan. İşte o zaman da 'arkadaşçılık' oyununun bittiğini görmek kalp ben diye havalara uçacağım. Ne derler bilirsiniz, aşktan kaçış vardır ama kurtuluş yoktur...
Güzel günler.