Kurtlar
Vadisi Pusu’da kocca bir sezonu daha geride bıraktık. Yine heybemizde
cevaplanmamış tonla soru var ama söz konusu Vadi olunca bunları birer açıkmış
gibi göremiyoruz. Belki hemen gelecek sezon, belki de yıllar sonra mutlaka bir
cevap gelecektir. Peki bu sezona nasıl başladık ve nasıl devam ettik?
Gerçekten
oldukça hızlı başlamıştık. Hikaye 4-5 farklı ülkede birden ilerliyordu ve Polat
özel uçağıyla bir oraya bir buraya yetişiyordu ki sezonun geri kalanı için de
beklentiyi hayli yükseltiyordu. Piramit operasyonunu ağzımız açık izledik.
Yaptığı iş de verdiği mesaj da hepimizi heyecanlandırmıştı.
Fakat bence başlangıcı
değerli kılan esas şey IŞİD’in konu edilmesiydi. Örgüt o dönem büyük bir dehşet
saçıyordu. Herkes tedirginken Pana Film’in IŞİD’i konu olarak ele alması hem de
düşman olarak göstermesi gerçekten takdire şayandı. Bu konudaki cesaretleriyle
daha da çok saygımı kazandılar.
Objektifin arkasındaki adam olmak istemezdim bu nasıl bakışlar böyle.
Piramit
operasyonunun elbette sonuçları olacaktı ve Andy Garcia’yı yıllar sonra bir
kez daha izleme keyfine eriştik. Sultanahmet’deki yürüyüşünden, balık yiyişine
kadar vallahi adama evladını izleyen anne hayranlığıyla baktık. Bize sadece
caka satmadı. Diziye katıldığı kısacık süre içerisinde Vadi’nin geleceğine yön
verecek çok önemli bir karakterinde müjdesini verdi.
Ra’yı ilk
Amon’dan duyduk. Her zaman biz ve onlar vardı. Artık biz, onlar ve bir de onlar
oldu. Ra’yı bütün sezon boyunca merak ettik. Temsil ettiği güçle de tanıştık
ama kendisini görmek mümkün olmadı. Yine de heyecanı yeter. İngilizler
gerçekten büyük lezzet kattılar diziye. Düşmanın sadece adı, yüzü değişmedi.
Tarzı da farklılaştı ki işin lezzeti de buradaydı. Polat ilk defa nokta atışı
yapan ve gerçekten ince çalışan bir düşmanla karşı karşıya kaldı. Amerikalılar
bu kadar kıvrak değildi. Ezici bir güçleri vardı ve her yönden baskıyla bunu
hissettirirlerdi.
Dizide büyük
kayıplar da yaşadık. Ömer baba ve Nazife anneyi neredeyse peşpeşe kaybettik.
Özellikle Ömer baba’nın ölümü hepimizi ağlattı. Eksikliği de had safhada
hissedildi. Hani Elif diyordu ya “herkes gidiyor, ev boşalıyor” diye... Sonuna
kadar haklıydı. Polat’ın her evine girişte o sessizliği ve boşluğu hissettik.
Sezon boyunca ince ince sürekli dokundu bu durum. Zaten Polat’ın evlilik
kararını da bölüm yorumlarımda buna bağlamıştım.
Aynı dönemde
Süha Tarık’ın izinde dolaştık ki gerçekten harika bir keşif heyecanıydı. Bize
bambaşka bir dünyanın kapılarını araladı. Tamam, yazılarımda bu dünyanın pek
taraftarı olmasam da kurgu açısından gerçekten güzel malzemeydi. Peki neydi o
dünya? Bir gizli teşkilat daha vardı. İhtiyarlar nasıl millet olgusu üzerine
kurulmuşsa bu teşkilat da Osmanlı ve ümmet algısı üzerine kurulmuştu.
Şşşşş sessiz olalım da uyuyan devletler uyanmasın.
Kısaca
diyordu ki, Osmanlı yıkılmadı. Bilinçli bir şekilde parçalara ayrıldı.
Osmanlı’dan ayrılan her devletin derinleri tek bir cemiyete bağlıydı. Buna Sır
Tarikatı diyebiliriz. O kadar iddialıydı ki Süha Tarık “bizden haber
bekliyorlar” diyordu. Gerçekten müthiş fantastik bir kurgu. Fakat hani nasıl
derler, gerçek olamayacak kadar güzel. Nitekim Vadi aklı da bu konuyu daha
sonra çok deşmedi. Süha Tarık’ın vaadleri sadece Polat’ın edindiği bilgilerle
sınırlı kaldı. Yine de gelecek sezon bu konu üzerinde durabilirler. Bir
senarist için bir sürü hikayesi olan gerçekten çekici bir alan. Vadi bunu öyle
veya böyle bir şekilde işleyecektir.
Madem
sezondan bahsediyoruz o talihsiz kazadan bahsetmeden olmaz. Necati Şaşmaz’ın
sette geçirdiği tehlikeli kaza bana göre tüm sezonun gidişatını değiştirdi. Her
sezon başı finale kadar genel bir plan kurulur ve her şey o yönde ilerler.
Necati Şaşmaz’ın geçirdiği kaza tüm bu planı alt üst etti. Onsuz bölümler
çekilmek zorunda kalındı ve uzun bir toparlama dönemine girildi.
Yine de kaza
sonrası toparlanma ve yeniden raya oturma sürecinde de epey şey yaşadık. İngilizler
gerçekten sert girdi. Polat ve Siyah Sancak terör suçlusu ilan edildi. Pek
yüklendiler bizimkilere ama bu onlara pahalıya patladı. Yüce Majeste ardında
sırlar ve baston bırakarak öldü. Sezon finalinde de değinilen Yüce Majeste’nin
bastonu Kurtlar Vadisi'nin geleceğinde önemli rol oynayacak. Bu tür gizli
bilgiler Vadi’nin akışını hep değiştirmiştir. Tabii Yüce Majeste’nin ölümüne
giden süreç kolay olmadı. Polat kaçırıldı, hatta üçüncü dünya savaşı
çıkartılmak istendi.
O değil tam da iftar öncesi yazıyorum bu yazıyı :(
Tüm bunlar
Polat’a yeni bir vizyon kazandırdı ve bir menemen masasında belki de tarihi
değiştirecek o adımı attı. Zaten bu işler hep yemek masalarında başlar. Polat
zalimlerin zulmüne karşı gelen bir yiğit olmaktan çıkıp ilk defa başlı başına
bir güç olmayı planladığını açıkladı. Bir hanedanlık daha kurulacaktı. Bu
hanedanlık, çıkarları doğrultusunda diğer hanedanlarla işbirliği yapacak bir
hanedandan çok, düzeni değiştirecek bir hanedanlık olacaktı. Vizyon, ülkesel ve
bölgesel olmaktan çıkıp evrensel bir hal aldı.
O eski mafya
dizisi dönemi fiiliyatta zaten bitmişti ama kafada da bitmiş oldu. Daha sonra
yeni bir hanedan fikrine dair açık açık adımlar atılmadı ama gelecek sezon ve
sezonların bu fikir üzerine kurulacağı çok açık. Vadi aklı için bu yepyeni bir
sınav. Ülkeyi ve bölgeyi iyi okuyorlardı. Dünyayı okumak ise açık söyleyeyim
bambaşka bir mevzu. Gelecek sezonlar senaryo ekibi için tam bir meydan okuma
olacak. Vadi’nin gelecek yıllarını düşündüğümde de beni en çok heyecanlandıran
konu bu meydan okuma meselesi.
Mutluluk böyle bir şey işte arkadaşlar.
Sezon sonuna
doğru meseleler kişiselleşti ve Tilki Andrei ve Martinle uğraşmak zorunda kaldık.
Tilki gerçekten büyük renk kattı ve soru işaretleriyle dolu bir final yaptı.
Tilki gibi kaliteli ve sevilen bir kötünün bu kadar kolay harcanacağını
düşünmüyorum. Gelecek sezon veya sezonlarda bir kez daha karşımıza çıkacaktır.
Karakterlere
değinmeden olmaz. Cahit’in yakayı ele verişini korkuyla izledik ama etkileri
konusunda ne yazık ki hayal kırıklığı yaşandı. Tapınakçıların Cahit’in
ihanetine cevapları çok daha sert olmalıydı. Yeni sezonda bu konuya dönülür mü,
dönülse de beklenen etkiyi yaratır mı bilmiyorum ama şuan için Vadi adına eksi
bir puan olarak haneye yazıldı.
Pek çok
karakter önemli niteliklerle diziye girdi ama sonunu getiremedi. Aynı şekilde
yine pek çok önemli niteliklere sahip karakterler de ne kadar doğru bir
tanımlama olacak bilmiyorum ama pasifize edildi. Bir prens geçti mesela Vadi’den...
Safiye’ye ince ince yanaşan prensimiz dayağı yiyince ortadan kayboldu. Safiye
ve Leyla son bölümlere kadar neredeyse hiç kullanılmadı. Eskiden eli silahlı,
ilkeli, sert savcımız sezonun büyük çoğunluğunda sadece oturdu. Sezon finalinde
dahi performanslık bir ölüm sergileyemedi. Son bir bakış, bir çift söz şansı
olmadı.
Böyle yata yata sezon mu geçer!
Sezon
başında Vadi, Yasin Komutan gibi önemli bir transfer yaptı. Kordon Celil’i
bekleyen sağlam bir kitle vardı. Zaman zaman Yasin Komutan şovlarını da gördük
ama yeterince kullanıldı mı? Bence cevap yine hayır. İlk zamanlarda çatışma
esnasında kaybolup farklı yerlerden gelen bir Yasin Komutan vardı ki o bile bir
değer katıyordu. Sonlara doğru o özelliği üstünde de durulmadı.
Bunlar
sadece bir kaçı. Vadi sezon boyunca genel olarak ilgi çekici pek çok karakteri
devreye soktu ama Sagir ve Brandon dışında çok azını hakkını vere vere
kullanabildi. Bu konuda hiç mi olumlu bir şey yok? diyebilirsiniz. Tabii ki
var. Levent Can’ın hayat verdiği Fehmi karakteri ve hem oğullarının hem de
ailesinin hikayesi gerçekten önemli bir değer oldu. Yusuf gibi bir karakteri
parlattılar ki gerçekten beni heyecanlandıran bir karakter. Elif'i kullanmasını da iyi becermeye başladılar. O şımarık çocuk gitti, önemli tepkileri olan bir karakter geldi. Ama bunlar
yetmiyor. Vadi, diziye karakter alımı ve onların hikayesini işleyişi konusunda
gerçekten sağlam bir planlamaya gitmeli. Bu konuda gereksiz bir dağınıklık var.
Vadi, aşklar
konusunda da bir eksi puanı daha hak ediyor. Polat’ı çıkarsak Akif – Aynura
dışında bir başka aşk görmedik. Cahit – Safiye aşkı vardı ama o konuda yaprak
dahi kıpırdamadı. Bir de Erhan’ın gülü meselesi vardı ama o kadar teğet geçildi
ki baştan neden o konuya girildi anlamış değilim. Akif – Aynura bu şekilde
gittiği sürece kısa bir süre sonra seyirciyi sıkmaya başlayacaktır. İki
karakteri de çok seviyorum ve Aynura’nın daha aktif kullanılması gerektiğini
düşünüyorum ama bu aşkın tadı kaçtı, kaçıyor... Dizide Pusat gibi, Timur gibi aslan,
kaplan delikanlılar var. Ne zaman görülecek bu çocuklar?
Gülüşe bakılırsa Polat, Leyla'nın patlayacağını ta o zamandan biliyordu.
Şu tespiti
de yapmadan geçmek olmaz. Vadi kitlesinin önemli bir kısmı konu aşk olduğunda
“aşk dizisi mi bu yaa?” çıkışı yapıyor. Fakat aynı kitle Polat – Elif aşkında
ses çıkartmıyordu. Çünkü aşkın müşterisi yoktur ama tutkunun çoktur. Kutlar
Vadisi Pusu, aşklarını tutku sosuna banmadıkça bu konuda sınıfta kalmaya devam
edecek. Koca sezonda aşka dair aklımda kalan tek sahne Polat’ın hastane
koridorunda yürüyüşü ve Leyla’nın saçını okşarken elinde bir tutam saçın
kalmasıydı. İşte orada tutku ve imkansızlık vardı. Kimsenin en ufak bir
şikayeti olmadı. Tutku önemli arkadaşlar. Çok önemli...
Aslında olan
bitenlere bakacak olursak Kurtlar Vadisi Pusu bu sezon gayet başarılı bir yol
haritası çizdi. Hani şu sezon planını hangi Vadicinin önüne koysanız kesinlikle
gözü kapalı kabul ederdi. Fakat karakter kullanımı ve teknik konular gibi küçük
ayrıntılar Vadiyi gereğinden fazla hırpaladı, gereğinden fazla eleştiri
almasına sebep oldu.
Şu bir
gerçek ki Vadi izleyicisi çok titiz ve çok yüksek beklentilere sahip. İzleyici
normal bir diziyi 5 birim dikkatle takip ediyorsa Kurtlar Vadisi Pusu’yu 15
birim dikkatle takip ediyor. Vurulan adamların yere düşüşünden tutun da sekmeyen
kovanlara kadar her hoş görülebilir detay Vadi seyircisi için dillendirilecek
bir sorun olarak görülüyor. Ekibin sınavı gerçekten zor. Senaryo ekibinin yeni
olmasını ve yaşanan aksaklıkları göz önüne alınca bu sezonun hamuru bu suyu
kaldırır diyorum. Fakat gelecek sezon için aynı kanıda değilim.
Diğer
sezonları da göz önüne alırsak Kurtlar Vadisi Pusu bu sene adeta kabuk
değiştirdi. Yeni bir oyun kuruldu, masaya yeni oyuncular geldi ve yeni kartlar
dağıtıldı. Vadi’nin gelecekteki bir kaç sezonunun temelleri atıldı. Uzun bir
başlangıç dönemi yaşadık. Gelecek sezon yeni Vadi’nin artık ustalık dönemi
başlıyor.
12 sezon
boyunca seyircisini doyurmasını bilen Vadi ekibinin işi artık daha zor ama bu
sezon yaşanan tüm küçük aksaklıklara rağmen benim onlara güvenim tam. Vadi
ender şekilde bizleri merak içinde bırakmayan bir sezon finali yaptı ama tüm bu
nedenlerden dolayı gelecek sezon için çok daha fazla heyecanlıyım. Vadi’yi daha
önce hiç bu kadar merakla beklediğimi hatırlamıyorum.
Gelecek
sezon tekrar ranini.tv’de buluşalım. Görüşürüz...