Teknolojinin gelişmesiyle birlikte artık dünyanın her yerinden, her türlü diziye ve filme erişmek mümkün hale geldi. Eskiden başarılı olan yapımları izlemek için televizyonumuza ya da yakındaki sinema salonlarına gelmesini beklememiz gerekiyordu. Bazen diziyi ya da filmi bulsak da altyazılı veya dublajlı versiyonlarını bulmak sıkıntılı oluyordu. Şimdi internetin de yardımıyla her türlü yapımı istediğiniz dilde bir altyazıyla izlemek mümkün. Tabii bunun için önce güzel yapımlardan haberdar olmak gerekiyor. Dünya çapında ünlü bir web sitesi, okuruna "O diziyi seven bunu da izledi" mantığında bir liste hazırladı. Gelin biz de sizinle birlikte vox.com'un hazırladığı izlenesi diziler listesine bir göz atalım. Listede Game of Thrones seyircisine önerilen bir Türk dizisi de var.

Deutschland 83, Amerikan kanalları tarafından yayımlanan ilk Almanca yapım olmasıyla dikkat çekti. Dizi, Doğu Almanya'nın meşhur teşkilatı Stasi'nin Batı Almanya'ya bir köstebek yerleştirme fırsatı bulmasıyla başlıyor. Bu görev için genç bir sınır görevlisi olan Martin Rauch'ı seçerler. Martin, yüksek rütbeli bir general olan Moritz Stamm'ın yerini alır. Üstelik Martin hem görünüş hem de futbol sevgisi açısından Moritz'e benzemektedir. Komünist düzene alışkın olan Martin hem yeni işine hem de bambaşka bir düzeye sahip olan Batı Almanya'ya ayak uydurmalıdır. Ancak marketlerin yiyeceklerle dolup taştığı, dünya müziklerinin radyolarda çaldığı, herkesin daha özgür olduğu bu ortama ayak uydurmak kolay değildir. Elbette dizinin en dikkat çekici yanlarından birisi Amerika ve Rusya gibi birbirine uzak iki ülkeyi değil de, iki parçaya ayrılmış bir milleti konu etmesi.



 

Fransızların Les Revenants yapımından Amerikan televizyonuna uyarlanan The Returned, ölümden geri dönen insanları konu ediyor. Hikayenin geçtiği küçük kasabada ölüler yılların ardından hayata dönmeye başlar. Ancak bu aklınızda zombilerin canlanmasına neden olmasın. Aksine, ölüler oldukları gibi yeniden canlanmaktadır. Vücutları çürümemiş, yaşlanmamış halde...


 

İsrail yapımı olan Prisoners of War aslında Showtime'ın meşhur dizisi Homeland'e ilham veren yapım diyebiliriz. Ancak Homeland daha çok bir ajanlık hikayesiyken, Prisoners of War daha travma sonrası önceki yaşamına geri dönmenin zorluklarını anlatıyor. Dizi savaş sırasında esir alınan ve 17 yıldır haber alınamadığı için ölü oldukları farzedilen üç askeri konu ediyor. Nimrod Klein ve Uri Zach sonunda ülkelerine canlı olarak dönerken, beraberlerinde Amiel Ben-Horin'den geriye kalanları da taşıyorlar.

13 bölümden oluşan Arjantin yapımı Epitafios, HBO'nun Latin Amerika kolu tarafından çekildi. Dizide Bruno Costas, beş sene önce yaşanan bir rehine alma vakasında ölen dört liseli gencin intikamını almak istemektedir. Hikayenin kahramanlarıyla eski bir dedektif olan Renzo Márquez ve psikiyatrist Laura Santini'dir. Üstelik bu iki devamlı ayrılıp barışan bir çifttir. İsimsiz bir şehirde geçen bu hikaye suçluların dünyasına derinlemesine bir dalış gerçekleştiriyor.

The West Wing'in optimistik versiyonu gibi görülebilecek olan Borgen, Danimarka'nın ilk kadın başbakanı olan Birgitte Nyborg'u anlatıyor. Dizi sürpriz bir şekilde başbakan olan Nyborg'un bu başarısının ülkeyi, basını ve ailesini nasıl etkinlediğini konu ediyor. Kale anlamına gelen Borgen aynı zamanda Danimarka'nın parlamentosunun ve başbakanlık ofisinin bulunduğu Christiansborg Sarayı'nın takma adı olarak biliniyor.

Bir başka Fransız yapımı olan Braquo'da Paris'in Hauts-de-Seine bölgesinde çalışan dört polis konu ediliyor: Eddy Caplan, Walter Morlighem, Théo Vachewski ve Roxanne Delgado. İş arkadaşları Max Rossi yapmadığı bir şeyle suçlanıp, intihar eder. Bu durum dört polisin hayatlarını alt üst eder. Hep birlikte Max'in adını temize çıkartmak için gerekli olan neyse yapmaya karar verirler.



 

Paris'te geçen bu dizi şehirde yaşayan polislerin, avukatların, hakimlerin ve onların ailelerinin hayatını konu ediyor. Dizinin orijinal adı olan Engrenages aynı zamanda "suç sarmalı" anlamına gelmektedir. Spiral, Parisli bir temizlik işçisinin Romanyalı genç bir kadının cesetini çöpte bulmasıyla başlıyor. Bu kadının kim olduğu ve geçmişi ortaya çıktıkça, cinayet git gide bir yolsuzluk hikayesine dönüşüyor.

Biliyoruz, bu bizim için bilinmedik bir yapım değil. Ancak bu yazı için kaynak olarak kullandığımız vox.com diyor ki, eğer Game of Thrones'u seviyorsanız Muhteşem Yüzyıl'a bir şans verin. Gerçekten de Muhteşem Yüzyıl güç mücadelesiyle, taht kavgasıyla, entrikalarıyla Game of Thrones'u aratmıyor. Ayrıca bunca başarılı yapımın yer aldığı bu listede Muhteşem Yüzyıl'ın adını görmek ayrıca güzel. Yabancı izleyicilerin Youtube üzerinden İngilizce altyazılı olarak izleyebildiği Muhteşem Yüzyıl, Sultan Süleyman'ın hükmettiği dönemi konu eden başarılı ve bol bölümlü bir dizi olarak tanımlanıyor. Ancak diziyi yurtdışında izleme imkanları sadece Youtube'la sınırlı değil. Geçtiğimiz sene son bulan Muhteşem Yüzyıl bir sürü yabancı kanala satıldı. Toplamda 45 ülkede 210 milyondan fazla izleyiciye ulaştı. Magnificent Century ismiyle bilinen Muhteşem Yüzyıl'ın Imdb puanıysa şu an 6,4.

Bir Güney Kore dizisi olan My Love From Another Star, The Vampire Diaries tarzı dizileri sevenlere öneriliyor. Dizide, 400 yıldır Dünya'da olan, kendi gezegenine dönmek için hazırlandığı sırada ünlü ve güzel bir oyuncuyla tanışan bir uzaylı konu ediliyor. Güney Kore'de 2014 yılında yayımlanan dizi 21 bölümden oluşuyor.

kaynak: vox.com