Pazartesi akşamlarının vazgeçilmez dizilerinden Ömer sezon finali yaptı bildiğiniz üzere. Ben de sıcağı sıcağına bir yazı kaleme almak yerine biraz beklemek istedim doğru bir yorum yapabilmek adına. Sezon finali yorumuma geçmeden önce diziye dair emeği geçen herkese bir izleyici olarak teşekkür etmek isterim öncelikle. Gelecek sezona da güçlü bir şekilde giriş yapmalarını da temenni ederim.
Dizinin en güçlü yönlerinden birinin şüphesiz ana karakterler Gamze ve Ömer’e hayat veren Gökçe Bahadır ve Selahattin Paşalı uyumunun kusursuz oluşu olduğunu birçok kez dile getirmiştim. Zira çok başarılı bulduğumu söyleyemeyeceğim sezon finalini bana sonuna kadar izleten de bu müthiş uyumdu. Ayrıca bu ikiliye dair oyunculukların kusursuz olduğunu da belirtmeliyim. Hele Gökçe Bahadır’ın havalimanındaki hali, yüzündeki o birçok duyguyu aynı anda barındıran ifade muhteşem ötesiydi. Yine hastanede Ömer’in ikilemi Selahattin Paşalı tarafından başarıyla yansıtılmıştı. Ama benim için sezon finalinin en güzel sahnesi kuşkusuz Gamze’nin Reşat’a baba dediği andı. Gökçe Bahadır ve Barış Falay o kısacık sahnede harikaydılar.
Reşat ile Gamze arasında Reşat yüzünden oluşan gergin ilişki, Reşat’ın Gamze’ye Tuna konusunda bir adım atmasıyla birazcık da olsa değişti. Öyle ki Gamze minneti o kadar büyüktü ki korka korka da olsa içtenlikle bir adım attı kayınpederine ve neyse ki reddedilmedi. Başından beri diyorum aslında Ademoğlu ailesi Gamze gibi bir gelinleri olduğu için mutlu olmalı, zira kadın işittiği onca lafa, zorla evlendirilmeye çalışılmasına vb. birçok yapılana rağmen hiçbir kin tutmadan kendisine uzatılan ele karşılık veren biri. Gerçi Gamze tarafında aileye karşı olumsuz bir his bu zamana kadar hiç işlenmedi, aile hep tepkili olan taraftı. Gamze yeri geldiğinde sadece kendini savundu bu süreçte doğal olarak. Yalnız Tuna için birlik olunan, bazı buzların eridiği bu anlar kısa sürdü. Çünkü eski koca babaanneye zarar vermesiyle yine Gamze hedef tahtası haline geldi. Öyle ki ailesinden daha çok kendisine yardım eden Gamze’ye karşı hala vefasız tavırlarını sürdüren Nisa da hastanede devam etti aynı tavırlarına. Tahir’i saymıyorum bile. Kısaca olan Gamze’ye oldu.
Ben bu hikâyede en çok Gamze’ye üzülüyorum. Çünkü onun içinde bulunduğu şartlar daha zor, daha mecazi bir deyimle prangaları daha fazla Ömer’e göre. Havalimanında bir umut arkasını dönüp baktığı sahnede ise kalbimi bıraktığım doğrudur. Ömer gelir diye umdu, kurtulur diye umdu ama Ömer de ayrı bir zorlu durumun içindeydi aynı dakikalarda.
Ömer’e gelince… Hataları çok, sezon finalinde de gördüm ki çok fevri hareket ediyor. Tuna’yı kaçırma planı da çok müthiş bir plan değildi açıkçası. Ancak yine de bu aşkı dolu dolu yaşayan, Gamze’sini kaybetmekten korkan, kendince yaşananlarla mücadele etmeye çalışan bu aşık adamı seviyorum ben.
Tuna’ya gelince. Diğer taraftaki babası olsa da Ömer’e çok sert davrandığı kanaatindeyim. Tuna’ya dair umutlarım büyük bir hayal kırıklığı olarak kaldı kısaca.
Süreyya konusu neden bu kadar sıkıcı bir şekilde uzun uzun işlenirken ani bir kapanışa şahit oldu onu çözemedim bir izleyici olarak açıkçası. Öyle ki bir ara Süreyya ve Figen’in maceralarını izlediğimiz bölümler görmüş bizler bu ani kapanışa şaşırmadık desek gerçeği gizlemiş oluruz. Yine de Süreyya konusunun kapatılmasına mutlu olduğumu belirtmeliyim.
Erdal ise başından beri çizdiği anlayışlı, ılımlı profili sonuna kadar koruyan karakterlerimizden. Onun için üzüldüm. Yine de bu hikâyede kızması gereken asıl kişi Reşat olduğu için onun yerine de Reşat’a bir kez daha sinirlendim Erdal’ın halini gördükçe. Gelecek sezon kendisini görür müyüz bilmiyorum ama Gamze’nin eski kocasından daha seyir keyfi yüksek bir karakter olduğunu söylemeliyim.
Eski kocaya gelince itiraf ediyorum ben dönüşünü böyle beklemiyordum. En azından bu kadar sert ve yıkıcı olmasını hiç beklemiyordum. Gamze’yi defalarca aldatmış, kadına yapmadığını bırakmamış hala ben seninle olmak istiyorum tavırlarına katlanmak oldukça güç doğrusu. Tuna’yı kullanması ise ayrı bir sorun ki onca zaman oğlunu hiç düşünmemiş birinden bahsediyoruz.
Gelelim sezon finalinde en çok üzüldüğüm noktaya. Gamze ve Ömer’in sahnelerinin aceleye getirilmiş olması. Ayrıldıkları an da buna dahil. Zaten son birkaç bölümdür eski güzel çekim açılarını göremediğimize de üzülen ben bunu da görünce kalbi kırık bir izleyici olarak kalktım ekranın başından. Neyse ki üzülmemeye karar vererek gelecek sezon için umutlu olduğumu belirtmeliyim.
Yazımı sonlandırmadan önce bir kez daha bir konuya vurgu yapmak isterim. Ben Gamze ve Ömer’in iki farklı dünyanın insanı olduğunu düşünmüyorum. Özünde karşısındakine saygılı ve empati kurma yetenekleri gelişmiş bu ikili aşkın da etkisiyle gayet de sonsuza dek mutlu yaşayabilir. O yüzden dizi için de umudum şimdiden mutlu sonla taçlanması yönünde.
Gelecek sezon için umutlu bir izleyici olarak güçlü bir dönüş de arzu etmekteyim diziye dair. Gamze ve Ömer ikilisini özleyecek bir yazın hüznü biz izleyicilerde saklı olmak üzere gelecek sezon da görüşmek dileğiyle…
Sevgiyle kalın…