Her genç kız hayallerini saklar çeyiz sandığında. O
çeyiz sandığı kimisi için zannedilenden fazlasıdır. O danteller el emeği
örülmüş bir hayat, o havlular bembeyaz bir hayal, o çetikler adım adım giden
bir ayak umuda. Bir ailedir o çeyiz sandığı. Çeyiz sandığı bir hazinedir.
Geride bıraktığın ailen, teminatın, her şeyin o sandığın içindedir. Her genç
kadın hayal eder geleceğini ve nasıl bir gelin olacağını. Nasıl evlendiğinden
çok nereye gelin gittiğin önemliymiş sahiden. Mihriban apar topar Gedelli’den
bir delikanlıyla evlendirilmiş bir gelin. Her şeyi geride bırakmış, her şeyi
göze almış bir gelin. Has gelinimiz Mihriban’ın hikayesini izledik bu hafta.
Veysel parmaklıklar ardından nihayet çıktı. Adalet
yerini buldu ve tüm gerçekler gün yüzüne çıktı. Veysel’in masum olduğunu tüm
Gedelli’nin duymasını isteyen Cemile hayır yemeği dağıttı. Masumluğundan hiç
şüphe etmediği kocasına kavuşan Cemile doya doya hasret giderdi. Amca
oğullarına kavuşan Taner ve Ramazan, evlatlarına kavuşan Muammer ve Döndü
hepimizi duygulandırdı. Dişçi Musa olanlardan hep kendisini sorumlu tutmuştu.
Dolayısıyla ne eski neşesi vardı ne de eski enerjisi. Dişçi Musa’nın neşesini
yerine getirmek te çok sevdiği damadı Veysel’e kaldı. Eski günlerdeki gibi
kayınpederiyle bahçede spor yapan Musa ve Veysel başta Yağmur bebek ve Cemile
olmak üzere hepimizi güldürdü.
Muammer’in oğluyla helalleşmesi bölümün en güzel
sahnelerinden biriydi. “Sen benim canımdan cansın oğlum.” diyen Muammer
şaşırttı. Çok zor sarılan ve yıldızları barışmayan baba oğul bu bölüm gerçek
bir kavuşma yaşadı. Ağlayan Veysel ve Kenan ağabey-kardeş dayanışmasının en
güzel örneğiydi. Üzerinden büyük bir yük kalkmıştır herhalde Döndü’nün. Veysel
dönerken yanında bir emanet getirdi. Bu emanet Mihriban’ın dayısından bir
mektuptu. Bu mektup Mihriban ve Rıfat’a teslim edildiğinde Mihriban çok büyük
bir tepkiyle tüm ailesini çalanın o dayısı olduğunu söyledi.
Asuman ve Ramazan cephesindeyse işler karıştı. İtiraz
dilekçesi reddedilen Asuman Erzurum’a gitmek zorunda kaldı. Babasından da
temkinli olmadıkları için uyarı alan Asuman için artık her şey daha zor. Daha
yeni evlenen, okula yeni kayıt yaptıran Asuman ne yapacağını bilemedi. Ona tüm
cesareti ve desteği veren de her seferinde
“Sen delisin biliyorsun değil mi?” dediği kocası Ramazan oldu. Ramazan
Asuman’a istifa etmesini ve hayalleri, müziği için uğraşmasını söyledi. Münir
Bey’in buna ne tepki vereceği az çok belli. Çok kızacaktır. Her şeyi göze alan
Asuman memuriyetten istifa etti ve müziğe yöneldi. Bu herkesin atamayacağı çok
zor bir adım.
Kenan artık Elif’le kavuşmak istiyor. Ailesiyle
konuştu ve çok yakın zamanda Elif’i istemeye gidecek. Muammer tahmin ettiğimden
daha yumuşak karşıladı bu kararı. Tüm Kaya ailesi istemeye gidecek Elif
kızımızı. İsteme günü büyük bir olay patlayacağını düşünüyorum. Serdar’dan yana
ya da Elif’in ailesinden yana bir problem çıkabilir. Kenan’ın bir hayal
kırıklığı yaşayacağını düşünüyorum. Bu aşamada Elif ne yapar? Nereye gider?
Kenan ve Elif bu kadar problemsiz ve çabuk kavuşabilir mi? Düşünmek lazım.
Yaşar ve Meryem evlenmek üzereyken kasabada tüm gözler
Rıfat ve Mihriban’a çevrildi. Sessiz sedasız, kimsesiz evlenen Mihriban buna
çok takılmasa da Rıfat Mihriban’ın boynu büyük kalsın istemedi. Onun güzel bir
düğünü ve gelinliği hak ettiğini düşündüğü için de herkesten borç istemeye
çalıştı. Sefer ve amca oğulları zor durumda oldukları için yardım edemediler.
Yardım edemeyen amca oğulları Rıfat ve Mihriban’ın düğününü bizzat yapmaya
kalktılar. Hem de Yaşar ve Meryem’in düğünüyle aynı gün. Muammer’den davul
zurna çalan, Selami’yi kaçıran amca oğulları Rıfat ve Mihriban’a müthiş bir
düğün yaptılar. Rıfat Mihriban sarı saçlarıyla tutunda hayata. Yeniden âşık
oldu. Sevmeyi yeniden öğrendi. “Aşk aşk derler. Aşk nedir bildin mi sen?” diye
soran Mihriban’ın aldığı cevapla artık Rıfat’ında Mihriban’ın da sırılsıklam âşık
olduğunu anlamış olduk. Varlık sadece maddeden ibaret değilmiş. Varlık
sevgideymiş, varlık aileymiş, ruhmuş. Vesselam.