Şeref Meselesi'nin 18. bölümünde hikayeyi yorumlamaktan da, izlemekten de vazgeçtim. Bu yazıda Sibel'in vedası üzerine izlenimlerimi yazacağım. 21 bölümdür hikâyede dik durmaya çalışan Sibel, muhtemelen ve büyük ihtimalle ona can veren Yasemin Allen'in tercihi ve isteği üzerine ölerek hikayeden ayrıldı. Bu ölüm ilk bölümden planlanmış olamaz. Üstelik kızçe daha yeni evlenmiş ve Yiğit-Sibel çatışmalı aşk hikayesine yeni yeni girişilmişti. Bu sebeple ve bence olsa olsa en fazla iki bölümdür (onları da izlemediğim için ip uçlarına hakim değilim) yolu kurulan Sibel'in ölüm hikayesi tamamen bir tür "olmamışlık" üzerinden verilmiş ama bana göre de gecikmiş bir karardır. Çünkü Sibel zaten Emir ile aşk yaşadığı gün ölmüştü seyircinin gözünde..
Elbette Türk televizyonunda aynı kadına aşık iki erkek, iki kardeşe birden meyleden karakterlerin olduğu hikayeler gördük, sevdik de.. Ancak ne yazık ki Sibel-Emir ilişkisi zaten sakat, hızlı, her karakterin altı boş ve sıfır inandırıcılık ile HIZLA ilerleyen bu hikayede, esas oğlana eş seçilen esas kızın, ilk günden beri taşıdığı "aptal, şöhret meraklısı, gözü yüksekte, para seven, kolay kadın" damgasını güçlendirmekten başka bir işe yaramadı. Kusura bakmayın, Sibel hikayeye girdiği andan itibaren yarattığı intiba budur. Bir seyirci olarak bana Sibel'e tutunacağım tek bir dal da vermediniz. Yasemin Allen fanı da değilim ki sadece ekranda görünmesi yetsin ve çıldırıp kör olayım. Aksini beyan ve iddia eden olursa onu da ayrıca konuşuruz.
Yasemin Allen, söz konusu
Kerem Bürsin ise bana göre yanlış cast, evet. Fakat karakter sağlam yazılsa seyirci ısınabilir ve bu handikap da aşılabilirdi. Bana göre başrol ışığı da yok, ama bu demek değil ki asla başrol oynayamaz. Elbette doğru bir hikayede, doğru isimlerle birlikte başrolü paylaşabilir. Bana göre oyun gücü de kısıtlı evet, ama kimler oynamıyor, oynatılmıyor ki? Ekranda yer bulan çoğunluğun zaten vasat ve vasat altı performanslar gösterdiği bir pazarda, yeteneğinin seviyesiyle bir oyuncu eleştirmek de anlamsız hatta büyük haksızlıktır. Bu nedenlerden dolayıdır ki Şeref Meselesi için yorum yazarken bir süre sonra Yasemin Allen'i değil karakteri ve o karakteri yazanları hatta çekenleri eleştirdim.
Şeref Meselesi'ne içindeki karakterlerin kolay heba edilmesini izlemeye dayanamadığım için ilk günden beri kızıyorum. Ama izliyordum. Zaman içinde ve hızla Şeref Meselesi nazarımda iyi planlanmamış, karasız, seçtiği yolu ilk tökezlemede değiştiren, altı üstü yeterince düşünülmemiş hikayeler yumağı haline geldi. Kısa bir süre için "acaba tamamen orjinal hikayeye mi döndüler" desem ve bu doğru olsa da durumu kurtarmıyor. Dizide orjinal hikayedeki ana aksı takip ediyor olsalar da dolgu hikayeler çok ayarsız ve asla karakter/ duygu devamlılığı içermiyor.
Son darbeyi de Yiğit'in bütün kararsızlık, omurgasızlık ve saçmalıklarının
üzerine alkollü bir kadınla güdülerine gem vuramayarak (evet, bana aynen böyle
geçti) sevişmesi ve yetmezmiş gibi sabahına da ÖKÜZ gibi davranıp,
"unutalım bu geceyi" demesi vurdu. Eğer hikayecinin derdi, Sibel'in
kendini "değersiz" hissetmesi ise zaten Yiğit'in "kızım hasta" tribi ile
apar topar geri dönmek istemesi yeterli olurdu. Sibel'i köstebek yapmak
için baş kahramanını bu derece hiç yerine koymanın, kırmanın dökmenin,
un ufak etmenin bir anlamı yok. Tıpkı o geceden peydahlanan çocuğun da
şart ya da bir anlamının olmaması gibi...
Gelelim Sibel'in ölümüne.. Olabilecek en iyi şekilde, Allah için rejinin de dev katkısıyla Sibel bu hikayeden uğurlandı. Bana göre toplam hikayenin de fazla zamanı kalmadı. Sibel ölürken bile Yiğit tam bir "öküz" gibi davrandı. Şu aşamada baş karakteri halen ve ısrarla bu kadar kırıp dökerek karanlık tarafa geçirmenin kime ne katkısı olacak göreceğiz. Anti kahraman yaratmanın yolu bu değil. 21 bölümdür dizi reyting listesinde bocalıyor.. Yarın da listede muhtemelen biraz yükselebilir; boru değil ana karakter öldü. Ama üzülerek söylemeliyim ki bu yükselmenin devamlılık arz edeceğini sanmıyorum çünkü bana göre Sibel ölürken diğer karakterlerin aldığı pozisyon yeterince etkili ve güçlü değildi.
Bu bölüm özelinde
Sezin Bozacı'ya da sevgi ve saygılarımı ileteyim isterim. Şahane bir Neriman performansı çıkardı. Her ne kadar bütünün içinde biraz "karikatür" dursa da Neriman güzel bir karakter; Sezin Bozacı da elinden geleni yapıyor. Yolu bereketli, keyfi daim olsun! Yasemin Allen'e de keyifli, iyi planlanmış hikayelerde şahane eğlenceli ve bol keyifli yeni yolculuklar dilerim. İnşallah bölüm yarın listede zirveye kazık çakar da, Sibel'in ölümünün hikayeye olumlu bir etkisi olur. Ben de sesimi keser, kenarda otururum.
Böyle işte..
R.