Bu bölüm
-hakkını vermek lazım- bayağı iyiydi. Çünkü kafamızı yoran bazı şeyleri
öğrendik. Temposu yüksekti ve güzel bir bölüm finali ile bitti.
Maraşlı
için kızı bir zaaftı ve bu zaafa yenildi. Bunun sonucunda istihbarat/Hilal,
Maraşlı’yı aldı. Bu kadar basit olmadığını belirterek, şunları anlatmak
istiyorum: Öncelikle, Mehmet İnce (istihbaratçı) için düzenlenen saldırıda;
Zeliş yaralanıyor. Bunun devamında Maraşlı’yı istihbarat alıp, hazırlayıp görev
veriyor. Böylece eski bir asker olduğunu öğreniyoruz. (Mahur’un fotoğrafını
masaya koyduğunda, aldığı eğitimler ile ilgili yazılar yazıyordu.)
Mehmet
İnce, Türel ailesini araştırdığı için saldırı oldu. Burada sormamız gereken 2
soru var. Birinci: İstihbarat ne oldu da Türel ailesini araştırıyor? İkinci: Bu
konu şirket ve Aziz’in uyuşturucu işi ile ilgilimi? Bu ailede derinlere indikçe
bizi şaşırtacak durumların bayağı çok olduğunu, hele de bağlantılı durumların
çok olacağını düşünüyorum.
Maraşlı’nın,
kızının intikamı için istihbarata çalışması beni ikna etmedi. Ya gerçekten çok
öfkeli olduğu için bu görevi kabul etti. (Tabii Hilal, Maraşlı’nın yeteneğini
biliyordur ve bu olaya öfkeli olduğu için bu öfkeyi kullanıp, bu görevi kabul
ettirmiştir.) Ya da yazının başında da dediğim gibi; her şey bu kadar basit
değildir.
Mahur,
Maraşlı ile gittikleri yeri; ilk gittiğinden bambaşka bir vaziyette buldu. Ve
burada gördüğü tim arkadaşları, Maraşlı’nın duvarında asılı olan fotoğrafların
içinde yoktu. Bunu Maraşlı’ya sorduğunda “Bu başka bir tim.”
cevabını verdi. Celal gerçekten yalan söyleyemiyor. Bu yalanı, Mahur’u
hikayesine inandırıp; ailenin içinde kalmak için yaptı. Peki, Aziz ilk başta iş
teklif ettiğinde; niye kabul etmedi de, logoyu görünce kabul etti? İstihbaratın
istediği, aileye girip, olayı çözmesiydi. Benim anladığım: Önünde bir fırsat
var değerlendirmiyor, logoyu görünce kabul ediyor. Eğer logoyu fark etmemiş
olsaydı, Aziz’in teklifini yine ret mi edecekti?
Yüzleşme
Maraşlı,
aptal gibi, Mahur’un her şeyi öğrenmesini sağladı. Mahur’un ve diğerlerinin
bunları öğrenmesinde benim için bir sıkıntı yok. Burada demek istediğim,
Maraşlı’nın amatörlüğü idi. Böyle görevdeki insanların amatörlüğü beni üzüyor.
Herkesin
Ömer mevzusunu öğrendiğinde iki kişi harika iş çıkardı. Mahur ve Necati.
Diğerleri, duyguya bile giremedi. Alina Boz’un gözlerine baktığınızda,
gözlerinin bile bu duyguyu yaşadığını görebilirsiniz. Ben baktım, şahidim. ^^
Ve Necati. Fragman ile az çok anlamıştık Ömer’i öldürdüğünü. (Ömer’in oğlu veya
değil. Bu konuya girmeyeceğim.) Necati’nin herkesin içinde ki konuşması, babası
için dedikleri çok iyiydi. Yani Mahur ve Necati isyan ediyor, diğerleri öylece
duruyor. Ben bu aileyi ve diziye etkisini pek beğenmiyorum. Tek bu konu
özelinde demiyorum. İlk baştan beri bu aileden emin değilim. İstihbarat,
Maraşlı’yı bu aileye sızması ile görevlendiriyor. Ama ben bu ailenin gücünü,
etkisini hissetmedim. :(
Necati
için üzgünüm, Aziz beş para etmez biri. Necati’nin babası ile sarıldıklarında,
Necati’nin gözleri “Bu dünyayı yakarım.” diyordu.
Çok
tartışılan bir konu vardır. İnsan özünde mi kötüdür, yaşadığı olaylar mı insanı
kötü yapar? Savaş’ın biraz çocukluğunu izledik. Onun hastalık zaafını kullanıp,
zarar verenleri; bir yere kapatıp yaktı. (Tabii, yeni bölümde buranın devamı
gösterirler mi bilemem. Çünkü daha çocuk yaşta bunu yapması, içinde kötülük ile
büyüdüğünü bize gösteriyor. Belki buranın devamı var ve Savaş bu çocukları
yakmıyordur. Büyüdükçe yaşadıkları bu onu bu hâle getirmiştir.)
Savaş’ın
adamı Suat, benim dikkatimi çektiği gibi sizinkini de çekmiştir. Önce, Savaş
hastanede yatarken, biri ile buluştu. Ben bu kişiye ‘siyah arabalı kişi’
diyorum. ^^ Devamında Savaş, Maraşlı’yı yakarken bu kişi buraya geldi ve bu duruma
engel oldu. Bunları izleyince, Suat’ta bir şey olduğunu fark ettim. Fikrim
Suat’ın bu kişi içinde çalıştığı ama bunu da Savaş’ın bildiğini düşünüyorum. Bu
kişi Türel ailesindeki kişi mi, bir başkası mı? Fakat Savaş’ın biraz çekindiği aşikâr.
Ama arabaya binerken ki tavırları çok da korkuyor gibi değildi.
Hani
Suat buluştu ya bu kişi ile. Tam bu sırada Necati ortalıkta görünmüyordu. Ve
diğerleri evdeydi. İki seçenek var. Birinci: Necati gizli gizli evden çıkıyor,
herkes odasında biliyor ve Savaş’ın ortağı.
İkinci:
Başka biri. Bazı yorumlarda bunun Hilal olduğunu okudum. Bunu düşünmelerinin
sebebi: Hilal’in Savaş’ı bu bölümde Maraşlı’dan kurtarması. Ve belki Hilal’in
Savaş’ı fotoğraf olayından kurtarmıştır, Savaş’ı kullanmak istiyor düşüncesi.
Eğer Savaş ile istihbarat arasında bir bağ varsa, bu durumda Savcı olayı oyun
oluyor. Yani Mahur bir cinayete tanık olsun, Maraşlı; Mahur’u kurtarsın ve
böylece Savaş peşine düşsün. Bunlar olunca Maraşlı aileye girsin. Eğer bir bağ
varsa bu durum kabaca böyle.
Benim
fikrim böyle bir durum olmadığı. Böyle olunca bazı mantıksızlıklar doğuyor.
Örnek vereyim: Eğer Maraşlı aileye girebilsin diye bu dediğim olduysa, Savaş;
Mahur’u ödül töreninde öldürtmeye kalktığında, Maraşlı televizyonda gördü ve
Mahur’u kurtardı. Maraşlı bunu düşünüp, buraya gidip Mahur’un hayatını
kurtarmasa, Mahur ölecek miydi?
Bir de tam tersi bakalım. Savaş, maske ile
Zeliş’i korkuttu ya, ilk başta çok adam vardı, büyük bir olay çıkaracaktı. Ama
Zeliş’i korkutmak ile yetindi. Burada istihbarat -belki
Türel ailesindeki ortağı yapma demiştir ama istihbarat ile bağlantılı diye
üzerine konuştuğum için istihbarat diyorum- izin vermemiştir. Kızını da korkutmasına,
Maraşlı’nın zaafını ölçmek için izin vermiştirler.
Bu tezi
çürüteyim. Peki Savaş, Türel holdingin %51’ini aldığında, bu şirketin uçakları
ile uyuşturucu işi yapacak olması; bence Savaş’ın istihbarat ile hiçbir bağının
olmadığı gösteriyor. Ben hiç böyle bir bağlantı düşünmemiştim. Savaş ve siyah
arabalı kişi, olaylara daha büyük bir pencere açacaktır.
Yalnız
kafam, bunları düşünüp tahmin ederken allak bullak oldu. Yazının başında bazı
konuları öğrenmiştik dedim ama yeni konular/teoriler açıldı. Yazıyı Maraşlı ve
Mahur ile toparlayalım.
Yazının
başında şöyle bir cümle kurmuştum: “Bu kadar basit olmadığını belirterek,
şunları anlatmak istiyorum.” Bununla
demek istediğim, Maraşlı’nın gerçekten Kahramanmaraşlı olup olmadığı, askerliği
niye bıraktığı ve konuşma tarzı. Önemli soru da “niye Celal bu operasyon için
seçildi?” İşte burada aynı yere varıyoruz, askerliği niye bıraktı, 46-49 gün
komada kalma mevzusu ve diğer merak ettiklerimiz.
Dikkatinizi
çekti mi bilmem. İstihbaratın “Operasyonun başını hatırlıyorsun değil
mi.” dediğinde ve görüntüleri izlediğimizde, Maraşlı bizim alıştığımız
tipten çok uzaktı. Burada eğitim aldığı belli oluyordu.
Yazıyı
yazmadan önce 9. bölüm fragmanının yayınlanması çok iyi oldu. Çünkü çoğumuz “Maraşlı,
âşık olduğunu söylerken numara yaptı.” dedik. Fakat Mahur gitmeyecek
olsa bunu hemen itiraf eder miydi, işte bunu bilemiyorum. (Etmezdi, bakın
biliyorum. ^^ Çünkü aşk yok görev var.)
Bazı
kişiler öpüşme oldu diye mutlu olabilir ama beni için erken bir durumdu. Mahur
gitti veya gitmedi. Artık ailesinin yanında kalmaz, Maraşlı aileden uzaklaştı.
Yani hikâye yeni bir boyut alıyor. Koruma görevi bitti mi, tam emin değilim.
Maraşlı’nın
aileye girmek için Mahur’u kullanması ve her şeyi tesadüf gibi gösterme
klişesinin yapılacağını düşünmezdim. Diğer taraftan tüm olayların tesadüf
olması hikâyeyi basitleştiriyordu. Bu konuda aradayım.
Yazıyı
Alina Boz’u överek bitiriyorum. Mahur’un bazı tavırları hoşuma gitmiyor. Fakat
Alina Boz tüm benliği ile bu Mahur’u yaşıyor. Ben gözlerinin içinde hissettim
bunu.
Maraşlı
dizisi beynimi yoruyor ve böyle yaparak keyif veriyor. Hikâyenin bir kısmı için
klişe lafını kullandım. Ama bunu senaryo olarak harika işledir. Tebrik ederim.
Vakit
ayırdığınız teşekkür ederim.