Hayat herkse farklı başlangıçlar sunan bir oyun aslında.
Tamamladığın her seviyenin sonunda bambaşka ekranlar geliyor. Her yeni hedef
bir öncekinden daha zor oluyor. Bu defaysa en zor hedef baştan gelmiş.
Oyun; hayat.
Hedef, hayatta
kalmak.
Hikâye eski oyunculardan birinin tekrar sahaya dönmesiyle
başladı. Kurallar hala aynı. Zaman geçti ama hikayeler değişmedi. Geri döndüğü
oyunda kendisine sunulan fırsatı değerlendirmek isteyen koç, yeni takımı olarak
da ona tanıdık gelen hikayeleri seçti.
Yaşadığı zorluklara rağmen pes etmeyip bataklığa
saplanmamış, hayatını kurmuştu. Ve aynı azmin o çocuklarda olduğunu görüyordu.
Ama küçük bir fark vardı. Kurallar değişmese bile yıllar
geçtikçe oyun biraz değişmişti. Sahnede mahallenin abisi haline gelmiş, çocukları
küçükken himayesi altına alıp onları kendi belirlediği sınırlar çerçevesinde
büyütmüş bir çakal vardı. Haliyle bu ‘fırsat’ da onun işine hiç gelmiyordu.
Alıştıkları düzeni bozmak çocuklar için epey sıkıntılıydı.
Hedef gereği yerine getirmek zorunda oldukları şeyler, sırtlandıkları
sorumluluklar… Yoldaki derin çukurlara rağmen yılmadan yola devam ediyorlardı.
Daha iyi bir seçenek var mıydı?
Evet.
İpi göğüslemek için
gidilecek yol daha uzundu. Ama oyunun sonunda elde edecekleri kazanç çok daha büyüktü.
Her ne kadar ilk başta koçu yıldırma politikası uygulamaya çalışsalar da işin
sonunda pes eden taraf kendileri oldular. Peki sonuç?
Takım kuruldu.
Asıl oyun şimdi başlıyor.